• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Hüsnü Bozkurt yüzme biliyor mu?

08 Nisan 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Gündem sürekli değiştiği için bugün başka bir yazımızla araya girmek zorunda kaldık. ‘Güzellik yarışmalarından evlilik programlarına’ adlı yazımıza pazartesi gününden itibaren devam edelim…

Başöğretmen Hikmet Bey, okulun giriş merdivenlerinin en üst basamağında durmuş, yanan gözlerle bize bakıp bağırıyor: “Yunan’ı denize döktük müüü?”

Hep birlikte ağızlarımızı yaya yaya ve gururumuzu kabarta kabarta cevap veriyoruz: “Döktüüük…”

Soruyor: “Neredeeen?”

İzmir’deeen.”

“Gene gelseler gene döker miyiiiz?”

Yine bir ağızdan bas bas bağırıyoruz: “Dökeriiiz!”

Başöğretmen memnun memnun gülüp “Cumhuriyet Bayramı” nutkuna başlıyor. Biz mutlu mutlu Başöğretmen’i dinliyoruz. Bol bol “Cumhuriyet/hürriyet” kafiyeli vurgular yaparak, kendince anlatıyor.

“Büyük Taarruz”u Fevzi Paşa’nın (Mareşal Çakmak) yönettiğini es geçip yine “Yunan’ı denize dökme”ye geliyor: “Kordonboyu’ndan Yunan’ı denize döktük!” 

Daha ilkokuldayım. Küçücüğüm. Gururlanıyorum, çünkü Yunan’ı yirmi-otuz milyonluk bir “devlet” sanıyorum. “Dün” diyebileceğimiz bir tarihe kadar eyaletimiz olduğunu, dörtyüz yıl kadar hâkimiyetimiz altında kaldığını, sonra Batı’nın kışkırtmasıyla bize isyan edip 1828’den itibaren “devlet” statüsü kazanmaya başladığını bilmiyorum.

Bilseydim, “Koskoca imparatorluk orduları bir avuç Yunan’ı denize dökmekle övünür mü?” diye sorardım Başöğretmen’e. Sorar mıydım gerçekten? Pek sanmıyorum. O devir “sorma, araştırma, karıştırma” devriydi.

Neden sonra öğrendik ki, bu da “Çürük Bandırma Vapuru efsanesi” gibi,çürük bir efsane! Efsane olduğunu İzmir Sigortaları İtfaiye Kumandanı Greskoviç’in yangın raporu da doğruluyor (raporun tamamı “Yunan Mezalimi-Türk’ün Siyah Kitabı” isimli eserin 178-181. sayfalarında mevcut).

Zaten o tarihte İzmir’de büyük bir Yunan kuvveti yoktur. Büyük kuvvetler Kütahya üzerinden Mudanya’ya yönelmiş, buradan da rahat rahat Trakya’ya geçmişler. Bir bölümü ise İzmir’e uğramadan Foça üzerinden Midilli’ye çekilmiş. Yani İzmir’de çapaçul bir kuvvet kalmış. Onlar da gemilerle taşınmışlar. Nakliye sırasında, bir an önce gemiye binmekte acele edenlerin oluşturduğu izdihamda bazıları denize düşmüş.

Kaldı ki, Yunanistan, kendi inisiyatifiyle değil, İngiliz’in ve Fransız’ın çağrısıyla İzmir’i almış bulunuyor: “Gel” dendiğinde gelen, “git” dendiğinde gitmek zorunda!

Projenin başında Yunanistan’a “gel” diyenler, proje sonunda “git” demişler. Ayak sürüyünce de İtilaf Devletleri’nin yaklaşımı aniden değişmiş: Silah desteğiyle birlikte mali desteği de kesmişler. Yunanlılar, kuvvetlerimiz karşısında pes perişan olup çekilmekten başka çare bulamamışlar.

Milli Mücadele tarihimizin doğrusu henüz yazılmadığı için bilmiyoruz, ama bu tarihin içinde en büyük “İngiliz kazığı”nı bizimle beraber Yunanistan da yedi. İngiltere’nin verdiği teminata güvenip Anadolu’ya çıkmak ona çok pahalıya patladı. İngiliz desteği çekilince de küt diye kucağımıza düştü! Yani Yunanistan, “büyük İngiliz projesi”nin küçük bir ayrıntısından ibaretti. 

Bu olayı kendine ve partisine referans olarak alıp 16 Nisan referandumunda “evet” diyecekleri İzmir’den denize dökmeye hazırlanan CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’a kötü bir haberim var: Dökemeyeceksiniz. 

1. Çünkü böyle bir olay yok!..

2. Madem Yunan’ı yendiniz, bir de denize döktünüz, İsmet Paşa’nız Lozan’da neden savaş tazminatı talep etmedi?.

3. Savaş tazminatı bir yana, neden Batı Trakya’yı ve Ege Adaları’nın bir kısmını daha Yunan’a bıraktı?..

4. Dikkat et, sahiller CHP’ye oy veriyor, endazesiz atışların sizinkileri incitmesin! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23