• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Herkesin bir dert küpü olmalı!

24 Kasım 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Yaz başıydı. Bizim evi boyatmam gerekiyordu. Fakat boya mevsimi olduğu için tüm boyacılar çok meşguldü. Nihayet, saçlarına hafiften ak düşmüş, gözlüklü, boyacıdan çok filozofa benzeyen orta yaşta bir boyacı buldum. Bir kuşluk vakti eve geldi. İçeri girer girmez havanın rutubetinden, sıcağın nefes kestiğinden, pahalılıktan, kamyonetinin eskiliğinden yakınmaya başladı...

Bir yandan konuşurken, bir yandan da boyaları birbirine karıştırıyor, neft ekliyor, tiner ekliyor, tekrar biraz mavi katıyor, sonra sarı atıyor, fakat eşimin istediği rengi bir türlü tutturamıyordu. 

İyice sinirlenmişti. Eski boyaların kalitesi üzerine uzun bir nutuk attı. Yetinmedi, hayat boyu karşılaştığı şanssızlıklarla uğursuzlukları ayrıntılarıyla anlatmaya başladı.

Renk tutturma çabası yarı yarıya zaferle bitince, duvarı boyamaya yöneldi. Fakat bu sefer de fırça dağıldı. Kamyonetine kadar gidip başka bir fırça getirdi. Ancak çok kalitesizdi ve kıllar duvara yapışıyordu. Bunun üzerine, eski fırçaların kalitesi ve eski fırça imalâtçılarının dürüstlüğü üzerine bir nutuk daha dinledim. Adam gerçekten de filozof olmalıydı. “Şimdi dükkâna kadar gidip yeni bir fırça getirmem gerekiyor” dedi suratıma dik dik bakarak.

Hızla dışarı çıktı. Ama çok geçmeden geri döndü. Yüzü allak bullaktı:  “Kamyonetimin marşı basmıyor” dedi, “Şayet müsaitseniz beni dükkânıma kadar götürüp getirebilir misiniz?”

Onun gibi abus suratlı, meymenetsiz, somurtkan, her şeyden yakınan ve üstelik de sinirli birisiyle küçük bir otomobilde bir saat geçirmek kolay değildi, ama başka çarem yoktu. Emektar arabamla yola çıktık. Sus-pus vaziyette kenar mahallelere geldik. Boyacı bir ara bahçe içinde küçücük bir gecekonduyu göstererek: “Bizim fakirhane” dedi, “Dört çocuğum, karım ve anamla yıllardan beri bu evde yaşıyoruz.”

Sesi şaşılacak derecede berrak ve istekliydi. Yüzü aydınlanmış, bakışlarına canlılık gelmiş, dudaklarına sevimli bir tebessüm oturmuştu. Ailesine çok düşkün olduğu belliydi. İçimden bir jest yapmak geldi: “Gelmişken evinize uğrasanıza” dedim, “aileniz sevinir.”

Asık suratlarla arabadan indik. Evin bahçesinin tam ortasında koca bir küp duruyordu: “Boyacı küpü mü?” diye şakalaştım.

“Yok” dedi sıkıntılı bir tavırla, “o gördüğünüz benim dert küpüm.”

Şaşkınlığımdan hiçbir şey söyleyemedim. Boyacı doğruca küpün yanına yürüdü. Kafasını içine soktu. Anlaşılmaz bir şeyler konuşmaya başladı...

Beş dakika kadar sonra küpten kafasını çıkardığında bambaşka biriydi. Gözleri ışıl ışıl bakıyor ve lıkır lıkır gülüyordu. Tavrında sinirden eser kalmamıştı. İnsan kısacık bir süre içinde ancak bu kadar değişebilirdi! 

Şaşkın şaşkın baktığımı görünce, durumu açıklamaya başladı: “Gerçekten bu küp benim dert küpüm” diye anlattı, “günlük dertlerimi her akşam oraya atar, stresten arınmış olarak evime girerim.”

Kapıyı gülümseyerek çaldı. Oniki yaşlarında bir kız çocuğu açtı. “Bu benim ortanca kızım” diye övünerek gösterdi bana. Sonra kızına sarıldı: “Nasılsın bakalım bıldırcınım?” 

Eşi mutfaktaydı. Son derece mutlu bir tavırla eşinin hatırını sordu. Beni tanıttı. Sonra küçük oğlu ile ortanca oğlu geldiler. Onlara da aynı şekilde sarıldı. Hatta küçük oğlunu birkaç kez kucağında zıplattı.

Sonra annesinin elini öptü, hatırını sordu, biraz da annesine nazlandı. 

Bir kahve içimi oturduk. Ben son derece şaşkındım. Çok sinirli bir insanın şefkatli, sevgi dolu bir aile babasına bir anda nasıl dönüştüğünü merak ediyordum? 

Dükkânına gitmek için yeniden otomobile bindiğimizde: “Yıllardır çalışıp didiniyorum, ama işler bir türlü yoluna girmiyor” diye anlatmaya başladı, “Sıkıntılardan biri bitiyor, biri başlıyor. Bunları yıllar yılı ister istemez evime, aileme yansıttım, tabiî aile hayatım da iş hayatıma benzedi. Sonunda anladım ki, mutluluk dertsizlik yahut işlerin yoluna girmesi değildir. Sorunlara rağmen mutlu olmayı öğreneceksiniz ve mutluluğu yakaladığınız an yaşayacaksınız.”

Derin bir nefes aldı: “Hâlâ her gün çeşitli dertlerle, çözümsüzlüklerle evime geliyorum. Ama tüm bunları küpe atıyorum ve mutlu bir aile babası olarak eve giriyorum.”

Darısı hepimizin başına! Ama hepimizin “Dert Küpü”müz yok ki…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23