• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Gülümsemeyen adamlar

04 Temmuz 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Seçim öncesi heryere asılmış fotoğraflarında gülümseyen adaylarımıza ne oldu böyle?.. Seçilip Meclis’e girer girmez somurtmaya başladılar…

Oysa adaylık fotoğraflarında gülümsüyorlardı. Bu gülümsemelerin ne kadar gülümseme olduğu elbette tartışılabilir. Zira kimisi sessiz kahkahalar atıyordu suratımıza, kimisi kahkahasını tutmak istermiş gibi gerilmiş yüz hatlarıyla, “Gıdıklamayın ya” der gibi bakıyordu, kimisi oy uğruna işkenceye katlanmış da lütfedip dudaklarını yarmış, kimisi “gülümseme”yi “sırıtma” ile karıştırmış, gülmüyor düpedüz sırıtıyordu!

Kimisinin gülüşü kahkaha ile “tebessüm” arasında kararsız, kimisininki matematiksel bir yaklaşımla belirlendiğini düşündürecek kadar ölçülü, kimisininki aşırı saygılı, ama mimiksizdi…

Kimisinin gülüşü sadece dudaklarda kalmıştı; ne gözlere nüfuz edebilmişti, ne yüzdeki sinirlere; öylesine zorlama, öylesine yapaydı…

Çok azının gülümsemesi görenleri gülümsetecek kadar içten ve sıcaktı…

Bunlardan biriyle tanıştığımda, çok şaşırmıştım: Fotoğrafta sevimli sevimli gülümseyen adam sanki o değildi…

Kaşlar alabildiğine çatık, gözler sonsuz öfkeli, surat tamı tamına “sirke satıyor” denilen cinsten… Bu denli asık bir yüzü gülümsetebilen bilgisayar teknolojisine hayran kaldım… Baksanıza, bu teknoloji Atatürk fotoğraflarını bile gülümsetiyor.

Bence tebessümün ölçüsü, görene gülümseme ihtiyacı hissettirmesidir, Peygamber-i Âlişan Efendimiz tarafından övülen tebessüm de bu olsa gerektir.

Bunları gördükçe anlıyorsunuz ki, biz gülmeyi sevmiyoruz!..

Sevmediğimiz için de gülmüyoruz! Hatta asık suratlı olmayı ciddiyet sayıyoruz. (Paralarımızdaki Atatürk fotoğrafları bile bilgisayar marifetiyle güldürülüyor). 

Çünkü gülme ve ağlama (yani duygusal olma hali) sonradan öğrenilebilen bir şey değil. İnsanın tamamen iç âlemiyle ilgili bir konu bu. Eğitimi anne karnından başlar, yetişme çağı boyunca devam eder.

Çoğumuz böyle bir eğitimden geçmedik. Örnek aldığımız aile bireyleri büyük ihtimalle gülmeyi seven insanlar değillerdi. Belki de “sorunlar” buna izin vermiyordu. 

Bu yüzden, yetiştiğimiz aile ortamında, hayatın güzelliklerinden ziyade dertler konuşuldu. Şükürden çok yakınma duyarak büyüdük. Bundan dolayı hayatın olumsuzluklarına kilitli yaşıyoruz…

Bir bakıma dikeniyle uğraşmaktan gülü koklamaya vakit bulamıyoruz! Tabiatıyla da gülemiyoruz. Gülümsemeyi, sadece “ihtiyaç” olduğu zaman kullanıyoruz: Çoğunlukla seçimden seçime!..

Seçim öncesi hemen her yerde karşımıza çıkan aday fotoğraflarının her türden gülümseyişlerini analiz ede ede geldiğim nokta şu: Adaylarımız halka şirin görünmeye çalışıyor.

Demek ki, tebessümün insanı güzelleştirdiğine inanıyorlar.

Gerçekten de içten gelen gülümseme insanı güzelleştirir. Herkes bunun farkında. Farkında olmasak karşımıza çıkar her kameraya gülümser miydik?

Tabii kamera gider gitmez suratlar hemen düşüyor!

“Surat asmaya devam” emri almış gibi “doğal hal”imize dönüyoruz!

Dünün adaylarından bazıları bugün milletvekili… Belki bakan filan da olacaklar. Tavsiyem şu ki, arada bir adaylık fotoğraflarına baksınlar ve gülümsemeyi alışkanlık haline getirsinler.

Rahatladıklarını görecekler. O rahatlama ile belki koalisyon bile kurarlar da seçimi tekrarlamaya gerek kalmaz.

Liderlerimiz cenazelerde bile el sıkışmıyor, birbirlerini görmezden gelip bir birlerine sırtlarını dönüyorlar. 

Ne olurdu sanki her karşılaştıklarında birbirlerine selam verseler?..

Hatta biraz daha ileri gidip bir birlerinin yüzüne gülümseseler… 

Şimdilik belki hayal, ama ne olurdu sanki birbirlerinin halini-hatırını sorsalar?

Çocuksu gülüşlerimiz, “Karı gibi gülme” safsatasında azarlanır, samimi gözyaşlarımız, “erkekler ağlamaz” diye ayıplanırsa, ortaya gülmeyi beceremeyen, duygusallığın semtinden geçmemiş tuhaf modeller çıkar böyle: Maske gibi suratlarla bön bön bakınmayı “ciddiyet” sayanların sayısı artar!

Gerçek şu ki, gülümsemeyi hayatın bir parçası olarak görmüyoruz. Bu konuda o kadar ısrarlıyız ki, “Mü’minin mü’mine tebessümü sadakadır” hadisini bile görmezden geliyoruz.

O zaman neden “Allahaısmarladık” diyene “güle güle” diyoruz?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23