• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Gösteriş merakımız

11 Eylül 2019
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Gururun en etkin ilacı, ölüm düşüncesidir. Bu bakımdan ölümün sık sık hatırlanması, anılması ve mezarlıkların ziyaret edilmesi önerilmiştir (Peygamber buyruğu).

Ölümü sık yâd etmek, sadece gururu kırmaz, aynı zamanda hayatın kıymetini de öğretir. Sayılı günlerin daha doğru yaşanmasına sebep olur.

Biliyorsunuz Hz. Ömer, kendisine her sabah ölümü hatırlatması için kendi kesesinden bir adam tutmuştu. Görevi, her sabah kapısına gelip, “Ya Ömer, ölümü unutma” derdi. Ölüm düşüncesiyle gururdan sakınırdı.

Bu durum Hz. Ömer’in saçlarına ak düşene kadar sürdü. Bunu fark ettiği gün, “Saçlarıma düşen aklar, ölümü zaten yeteri kadar hatırlatıyor” diyerek, adamın işine son verdi (benim saçlarımda siyah kalmayalı çok oldu şükür).

Bir de Şam Orduları Komutanı Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ın bazı yanlışlarını düzeltmek üzere, “Halife” sıfatıyla Şam’a gelişi var Hz. Ömer’in… 

Hazret-i Ömer, Şam yakınlarına ulaştı. Fakat koskoca Halîfe’nin iki devesi olmadığı için, yol boyunca, kölesiyle nöbetleşe deveye binmişlerdi. Bir dereye ulaştılar. Deveye binme sırası köleye geldi. Derenin öteki kıyısında ise Ebû Ubeyde bin Cerrâh tarafından toplanmış bir kalabalık bekliyordu. Halife’yi karşılamaya gelmişlerdi.

Halife Ömer, dere kenarında mestlerini çıkardı. Paçalarını sıvadı. Devenin yularını tutup yalın ayak suya girdi. Karşıya geçti. Ebû Ubeyde hayretler içindeydi. Hz. Ömer’in kulağına eğildi: “Yâ Halîfe!” dedi, “Böyle ne yapıyorsun? Bütün Şamlılar, Müslümanların halîfesini görmek için toplandılar. Hepsinin gözleri üstünde. Hepsi sana bakıyor. Eminim bu yaptığını beğenmeyecekler”. 

Halife: “Ne yaptım ki?” diye sordu.

“Daha ne yapacaksın, deveye köleni bindirdin, dereyi yalınayak geçtin. Bu durumda hanginiz köle, hanginiz efendi belli değil. Deveye senin binmen lâzımdı.”

Hazret-i Ömer buyurdu ki: “Yâ Ebâ Ubeyde! Senin bu sözün, burada toplananlar için çok zararlıdır…”

“Neden ey Halife?” 

“Seni işitenler insanın şerefini, vâsıtaya binerek gitmekte ve süslü elbiseler giymekte sanacaklar. Şerefin, Müslüman olmakta ve ibâdet yapmakta olduğunu anlamayacaklar…

“Ey Ebâ Ubeyde! Biz aşağı, bayağı insanlardık. Acem şâhlarının elinde esirdik. Allahü Teâlâ Müslüman yapmakla bizleri şereflendirdi. Allah’ın verdiği bu izzetten, bu şereften başka şeref ararsak, Allah bizi yine zelîl eder. Her şeyden aşağı düşürür. İzzet, şeref, İslâm’dadır. İslâm’ın ahkâmına uyan azîz olur. Bu ahkâmı beğenmeyip, izzeti, huzuru, saadeti başka şeylerde arayan zelîl olur.”

Hz. Ömer’in bu konudaki önderi de hiç kuşkusuz, Âlişan Efendimiz’di. Efendimiz’in, son derece mütevazı bir hayat yaşadığını biliyoruz. O kadar ki, doğru düzgün bir evde dahi oturmadı, hayatı boyunca gösterişten, kibirden sakındı.

Herkesin yediğinden yedi, giydiğinden giydi, bindiğine bindi. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ragıp Günsever

Çeşit çeşit makam araçları, özel makam uçakları, halkın "bal tutan o kadar da parmağını yalar canım" düşüncesi ile yolsuzluğu kabullenişi, çalıyorlar ama çalışıyorlar kafası, itibardan tasarruf olmaz prensibi... Allah İslamı Avrupalılara nasip etmemiş dikkat ederseniz, bize nasip etmiş. İslama en uygun yaşayan ülkeler listesinde ilk 25'de Müslüman ülke yok. Neyse ya, ne yazıyorum onu da anlamadım. Yazsam ne olacak. En Müslüman biziz, dünyada Müslümanların önderiyiz, ümmetin lideriyiz. Padişahım sen çok yaşa.

azer

Ömer ararken kabine değiştirmek Kabine değişikliği konuşuluyor. İşe yarar mı?Partili Cumhurbaşkanlığı, Kılıçdaroğlu'nun itiraz ettiği gibi "partili" olarak kaldığı sürece, büyük bir   zihniyet devrimi yaşanmadıktan sonra, yeni kabine dökülen kabı doldurabilir mi? Başka bir ifade ile AKP'yi çekip çıkaracak bir sinerji yaratabilir mi?Çok daha başka bir söylemle iktidarın bozduğu işleri düzeltip yerli yerine oturtabilir mi?Hayır!Neden yapamaz?Çünkü iktidar sahipleri, ülkenin bütün devlet çarkını öylesine tahrip ettiler ki, devrilen kabı yeniden doldurmak kolay olmaz.Tarımdan, adalete, devlet bürokrasisinden eğitime oradan sağlığa, devlet aygıtında her alanda derin bir tahribat var.Öncelikle bürokrasi partileştirildi. Sırf bunu düzetmek radikal bir zihniyet değişimini gerektirir.Dışişleri bürokrasisiyle güya "monşerlerden" temizlenerek AKP'lileştirildi. Geleneksel devlet bürokrasisi adım adım tasfiye edildi.Türkiye'yi düzeltmek isteyecek bir iktidar, henüz şaibelerden aklanmamış Egemen Bağış'ı büyükelçi olarak atar mı?Merve Kavakçı'yı Türkiye temsilcisi olarak gönderir mi? Her şeyden önce bu hanım yeterince diplomasi eğitimi almış değil. Dolayısı ile bakanlar kurulunu değiştirmek siyasal ortama psikolojik bir katkı sağlar, belki bakanların performansına göre kısmi başarı sağlayabilir ama özü kesinlikle değiştiremez. Öz, büyük bir zihniyet değişimi olmadan değişmez/düzelmez.Öz değişmeyeceği için de AKP kesinlikle eski günlerine dönemez. AKP'nin kendine gelmesi için muhalefet sürecini yaşaması gerekir. Bu Türk siyasal hayatının düzene girmesi için de zorunlu bir durumdur.***ÖMER ÇELİŞKİSİHuyundan mıdır, suyundan mıdır nedir ülkede rahat ve huzur yok. En başta iktidar sahipleri, muhaliflerini "olmasalardı daha iyi olur" mantığı ile düşman görüyor.Bir taraftan "Ömer arıyoruz" diyorlar, öte yandan yolsuzlukları gösteren belediyeleri topa tutuyorlar, yerden yere vuruyorlar.Tehditler de cabası"Ankara'yı sana dar ederiz.."Lafa bak…Niye dar oluyor Ankara?"İşten kimseyi çıkaramazsın.."Ya adamlar, bankamatik memuruysa, parti görevlisiyse, hatta parti militanıysa ne yapalım?İnsan sormadan edemiyor: Bu nasıl bir Ömer arayışı?Hem Ömer arayacaksın ve hem de eş zamanlı olarak bütün adaletsizliklere, karalamalara, iftiralara, gerçeği halktan gizlemeye devam edeceksin..Allah Allah..Amerikalılar gibi.Bir taraftan bizimle devriye gezerken, az ötede PKK/PYD'lilere yardım tırları sevkiyatı yapıyor.Ömer arayanlar da aynı zaman diliminde, yolsuzlukların örtbas edilmesine çabalıyor."Vakıflara yardımı niye kestin" diye soruyor belediye meclis oturumunda. "Onlar eğitime, garip gurabaya yardım ediyor" diyor.Aynı adamlar, o vakıfların birinde erkek çocuklarının ırzına geçilmesi karşısında kesinlikle Ömer'in adını anmadığı gibi Lût hassasiyeti de göstermedi. Bu durumda Ömer fantastik bir kahramanlık öyküsü olmanın ötesinde geçemediği gibi siyasetin kitleçağrışım aracı olarak kullanılmış oluyor.İyiyi, adaleti, doğruluğu çağrıştıran ve asla gerçeğe dönüştürülemeyen bir kahraman olarak kalıyor. Bu    asra ve bu iktidar sürecine söylem dışında bir katkı sunmamış oluyor.Neden?Çünkü AKP iktidarları boyunca Ömer'i, iktidar uygulamalarının hiçbirinde adalet dağıtırken göremedik. Kaynak Yeniçağ: Ömer ararken kabine değiştirmek - Ahmet GÜRSOY
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23