• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Gençlere rehber lâzım

09 Mayıs 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Eskiden kızlar-kadınlar Hz. Havva’ya, Hz. Meryem’e, Hz. Asiye’ye, Hz. Hacer’e, Hz. Hatice’ye, Hz. Ayşe’ye ve bu kalite/kapasitedeki iman âbidelerine benzemeye çalışırdı...

Moda deyişle, bunlar, o zamanın kadınlarıyla kızlarının “rol-model”leriydi (role models): Yani rehber şahsiyetlerdi...

Erkeklerin rol-modelleri ise malum: Başta Efendimiz olmak üzere, tüm peygamberler ve ashabın önderleri...

Ailede her akşam peygamberlerin hayatından birkaç kıssa okunur, onu Peygamber Efendimiz’in ve ashabının hayatı takip ederdi...

Okunan parçaların üstüne yorumlar yapılır, çocuklara örnek olarak gösterilir, “kıssadan hisse” almaları sağlanırdı.

Şimdi televizyon şaklabanlarına, internet “fenomen”lerine rağbet var: Giyim kuşamlarından konuşma tarzlarına kadar taklit ediliyorlar.

Akşamlarımız “kitap buluşmaları” ile geçmiyor. Televizyon yahut internet tüm zamanlarımızı kemiriyor!

Tedbir olarak, evlilik programlarını yasaklamanın derde deva olacağını sanmıyorum: Asıl tedbir, o tarz programları seyretmeye vakit ayırmayacak kadar şuurlu insan yetiştirmektir. Alıcısı olmayan malı imal edenler iflâs eder. Bu da bir nevi “arz-talep” kuralına bağlıdır. 

Yani sorunun kalıcı çözümü, talebi ortadan kaldırmaktır: Aksi takdirde, bu tür programların başka formatlarda hortlamaları engellenemez.

Kısacası, “rol model”lerimizi yeniden oluşturmamız, kitaptan ekrana dönen dikkatleri tekrar kitaba yönlendirmemiz lâzım.

Zor, çileli ve uzunca bir yoldur bu: Oysa siyaset kolay yolu sever: “Yasakladım!” der ve nesilleri zarardan kurtardığını düşünür.

Oysa bu yol etkili ve kalıcı değildir. Ayrıca da “Türkiye bir yasaklar ülkesidir” hezeyanını yayan şer güçlere malzeme verir.

Konu yine kendiliğinden “insan yetiştirme”ye geldi: Konu buraya geldiğinde, ister istemez “eğitim” ve “kültür” politikalarına da gelir...

Geçenlerde, “Bizi yönetenlere açık mektubumdur” başlığıyla bu köşede yayınladığım yazı, büyük gürültü kopardı. Pek çok yazar hak verdi. Özellikle eğitimcilerden ve kültür insanlarından çok sayıda destek telefonu aldım...

Bu arada “Sen de kim oluyorsun, bizi yönetenler her şeyin en iyisini bilirtüründen “laf u güzaf”lar da edildi. Ne var ki hitap ettiğim hiçbir makamdan herhangi bir tepki alamadım. Bu yüzden yazının amacına ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorum. 

Benim amacım, bazılarının sandığı gibi, ortalığı karıştırmak, ses getirmek, fark edilmek değildir: Amacım “eğitim” ve “kültür” konularına dikkat çekip uyarmaktan ibarettir. Bilinen, ama çeşitli mülâhazalar sebebiyle dillendirilmeyen arızaları dikkate vermek istedim. Gerisi bizi yönetenlerin bileceği... 

Yine de “insan yetiştirme” konusu, her yönüyle ele alınması gereken çok önemli bir konudur. Türkiye’nin geleceğiyle de doğrudan ilgilidir.

Geçtiğimiz Pazartesi günü, KYK’nın Balkan gezisine çıkardığı üniversiteli gençlerle birlikte olmak için Üsküp’e gitmiştim. Ayrıca yurt içinde de, aynı organizasyon çerçevesinde binlerce gençle sohbet-muhabbet imkânı buldum. Bir kere daha fark ettim ki, gençlerimiz gerçek tarihe, gerçek eğitime susamış. Arzu, istek ve heyecanlarını istikametlendirecek rehberlere ihtiyaçları var...

Rehber: Peygamber (s.a.v)... Onu ve onun rehberliği istikametinde oluşan şanlı tarihi gençlerle buluşturup dünün ışığında hem günü, hem de yarını okuyabilecek bir “meziyet” kazandırmamız gerekiyor.

“Televizyon ve internetle başa çıkılamaz” kolaycılığını bir tarafa bırakıp, bir yerden başlamak lâzım. Mesele, tüm gençliği bir çırpıda kurtarma meselesi değil, Nemrut ateşinden kaç İbrahim çıkarılabilirsek, o kadarını kurtarma meselesidir. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23