• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Ekranda evlilik ve kefen modası

20 Mayıs 2016
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

İzninizle sert bir giriş yapayım: Eskiden “ar” vardı, “hayâ” vardı, “iffet” vardı, “sıkılma”, “utanma” hissi vardı...

Genç kızlar kendilerini istemeye gelen “görücü”lere çıkmaya sıkılır, beğenmedikleri damat adayı konusunda açık konuşamaz, kahve fıncanları aracılığıyla ailelerine mesaj verirlerdi...

Karışık desenli kahve fıncanı: “Bu delikanlıya karşı duygularım çok karışık, beni kazanmak istiyorsa çok çabalaması lâzım”...

Gül desenli kahve fıncanı: “Olur, gül gibi geçinir gideriz”...

Baş başa vermiş gül desenli fıncan: “Bu gence içim ısındı”...

Baş kısmı aksi istikamete bakan lâle desenli fıncan: “Evlenmemiz mümkün değil”...

Şimdi her şey ekranda olup bitiyor...

Evlilik programlarında konuşulan en önemli konu ise “elektrik”: Ortalığı “elektrik aldıydım”, “elektrik alamadıydım” tartışması götürüyor! (Bunların yüzünden elektriğe zam gelirse şaşmam!).

İkinci konu: Ev, araba, bir de “maiş”...

Gerisi şamata, gıybet ve laf-u güzaf!

Yazmıştım: Eskiden kız istemeye gidildiğinde, şimdiki gibi, damat adayının evi-arabası sorulmaz, alnına ve şalvarının diz boğumuna dikkat edilirdi. Alnında “secde izi”, diz boğumunda ise “tahiyyat sararması” aranır, namazlarında ihmalkâr olan delikanlılara kız verilmez ya da öyle bir kız gelin edilmezdi...

Bir de hakkıyla ve lâyıkiyle “tesettür” vardı, eskiden...

Şimdi bir sürü “başörtülü”, ama “tesettürsüz” kadın, “altı kaval üstü şeşhane (deyimin aslı budur) kıyafetlerle ortalıkta dolanıyor, ekranlarda boy gösteriyor.

Bir sürü “başörtülü”, ama “tesettürsüz” kadın da ekran ekran dolaşıp evlilik programlarında kendine “koca” arıyor!

Hemen hemen herkes aşırı bencil, aşırı narsist, aşırı cahil, aşırı acımasız, aşırı gıybetçi, aşırı dedikoducu, aşırı satıcı, aşırı her şey...

“Karakter zaafı” dediğimiz zaafların karekökü... 

Bu kadarı örtülü olsun açık olsun, kadın olsun, erkek olsun, hiç kimseye yakışmaz, ama başı kapalıya hiç yakışmaz!

Türkiye’nin “insan ortalaması” bu ise, yandık! Tamı tamına “ört ki ölemkonumundayız demektir.

Yazılarımı okuyanlar bilir: Bendeniz ne “tutucu”yum, ne de “yasakçı”; ama bu tür programlara çoktan “dur” deme vaktinin geldiğini düşünüyorum.

Çünkü bu tür programlarda evlilik “oyun” ve “eğlence” gibi sunuluyor, bu da aile müessesesini çürütüyor.

Oysa aileyi korumak devletin anayasal görevi; devletin bu görevini ne zaman yapacağını çok merak ediyorum.

Bir de beni sinir küpü yapan “tesettür modası” var. O kadar ki, her duyuşumda irkiliyorum. Bana “kefen modası” kadar saçma sapan geliyor! O kadar itici, acıtıcı ve incitici buluyorum. 

Ne yaparsınız ki, “kapitalist dindar” konfeksiyoncular sayesinde gündemden bir türlü düşmüyor.

Anlaşılan “para”, cüzdanda durduğu gibi durmuyor. İnsanı değiştirip sekülerleştiriyor. 

Eskiden “dindar” kesimin “sağlam iman”ı vardı: Günümüz dindarının “moda”sı, “defile”si, “manken”i, “balayı”sı,beş yıldızlı oteli, tatil köyü, zayıflama merkezi, hatta “tesettür mayo”su var. 

Daha önce şaka yollu yazmıştım: Bazı “dindar” konfeksiyoncuların, salt “daha çok kazanma” hırsıyla “kefen modası” icat etmelerinden artık ciddi ciddi endişeliyim!

Gözlerinizin önüne getirebiliyor musunuz? Meşhur mankenlerimiz “dindar modacı”nın çizdiği rengârenk kumaşlardan kefenler giymiş halde podyuma çıkıyor. Boy boy ve renk renk tabutlardan oluşan bir dekorun içinden geçerek “yılın kefen modası”nı tanıtıyorlar!

“Bayanlar baylar, yakasız, dikişsiz ve cepsiz kefenlerimiz cesedinizi hem daha zayıf gösterecek, hem de çürümenizi geciktireceğinden cildiniz daha az hırpalanacaktır!” 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23