• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Batı aynı Batı, ama biz aynı değiliz!

02 Mayıs 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Batılı Aydınlanmacılarınöncülüğünde 18. yüzyılda oluşturulan “tek dünyalı” (ahiretsiz)ve “para eksenli” hayat tarzı, Avrupa’yı “ahlâksız” ve “zalim” yaptı…

Ellerindeki teknik ve askeri gücü kullanarak, kendi doğal zenginlerini işletme, hattâ koruma gücüne sahip bulunmayan milletlerin üstüne çullandılar. Yüzyıllar boyu sömürdüler, çaldılar, çırptılar, ezdiler, öldürdüler, yağmaladılar; insanları yakalayıp gemilerle Avrupa’ya taşıdılar: Köleleştirip köle pazarlarında “beyaz adam”lara sattılar…

Hiçbir hak-hukuk, ahlâk ilkesi tanımadan, ucuz işgücü olarak yüzlerce yıl kullanıldılar. Bu yüzden, Avrupalılara “ahlâksız” demek bile ahlâka hakaret olur: Çünkü zaten ahlâksızlık Avrupa’nın ahlâkıdır!

Aydınlanmacı aydınların öncülüğünde oluşturulan “yeni hayat projesi”ne biraz daha yakından bakalım…

Bu projedeAllah’a yer yoktur. Özet olarak, “Allah her şeyi yaratmış ve gerisini insan zekâsına bırakmıştır” (deizm denebilir). Her şey insan aklı ve zekâsıyla yönetilecektir. Bu çizgide yürüyen Avrupa’ya git gide “Hayat mücadeledir” (gücü olan kazanır) anlayışı ve “Büyük balık küçük balığı yer” yaklaşımı hâkim oldu…

Nihayet “altta kalanın canı çıksın” görüşü Avrupa’yı yönetenlerin temel ilkesi haline geldi. Bu da işgalin, sömürünün, zulmün envaı çeşidine dâvetiye çıkardı.

Zayıfların ve güçsüzlerin üstüne çullandılar. Yutulabilecek kıvamda olmayan hedefler bir şekilde önce zayıflatıldı, bölünüp parçalara ayrıldı (Osmanlı gibi), sonra da paylaşıldı. Hiçbir insanî ve vicdanî ilke tanımadan asırlarca yıktılar, yaktılar, ezdiler, sömürdüler. Aynı milletlerin içine “fitne” sokup milletleri paramparça ettiler, birbirlerine katlettirdiler (Ruanda örneği)…

Bugün Avrupa’nın bakış açısı değişti mi zannediyorsunuz? Hiç değişmedi: Fırsat bulur bulmaz “vahşi” yüzünü göstermekte zerre tereddüt etmez. Nitekim Hollanda’nın, demokratik haklarını kullanan soydaşlarımıza atlarla, itlerle nasıl acımasız ve ilkesiz saldırdığını geçenlerde gördük. 

Dünya savaşları, bölgesel savaşlar (İran-Irak savaşı gibi), terör, darbeler (Mısır’daki Sisi darbesi ile bizdeki 15 Temmuz ayaklanması), hattâ ekonomik krizler, bu projenin günümüze yansımalarıdır.

Başka bir nokta daha var: Zengin-fakir arasında gitgide derinleşen uçurum,bazı ailelerin topluma egemen olması ve büyük kitleyi “yem” olarak kullanması, yeni bazı arayışlara kapı açmış, “Komünizm” ve “faşizm” gibi olgular bu insanlık dışı projenin içinden doğmuştur…

Ayrıca insanın “yaradılış hikmeti”ne taban tabana zıt olan bu anlayış, insanı “üretim-tüketim” kıskacına alarak bunaltmış, insanlık âlemini kanserden AIDS’e, depresyondan şizofreniye kadar bir sürü yeni hastalıkla tanıştırmıştır.

Bütün bu değişim ve dönüşümlerin, Osmanlı Devleti’ne ve halkına elbette ki bir takım yansımaları olacaktı. Sadece “küffar” olarak tanımladıkları, tarihi, sosyolojik, psikolojik, siyasî ve dinî değerlerini pek de iyi bilmedikleri Batı dünyasındaki köklü değişimlerle önce zihinler bulandı, ardından şaşkınlığa düşüldü, sonra aşağılık duygusuna girildi, nihayet “onlar gibi” olunması halinde onlardan kurtulunacağı zannedildi ve böylece tepeden inme “yenilikçi” hareketler başladı…

Sarıktan fese, imamdan muhtara, yeniçeriden Avrupai “modern ordu”ya (Sultan II. Mahmud), Meşrutiyetten Cumhuriyete, Hilafetten Diyanete, festen şapkaya, Mecelle’den Batı hukukuna, bin yıllık alfabemizden Lâtin Alfabesi’ne, Hicri Takvim’den Milâdi Takvim’e, Alaturka (Türk usulü) saatten, Alafranga (Frenk usulü) saate geçildi.

Durum ortada: Batı aynı Batı, ama biz “aynı biz” değiliz! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23