• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Başrollerde Cumhuriyet Gazetesi

25 Ağustos 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Bu sefer konunun “çok ciddi” ve Ankara destekli olduğunu göstermek için, devreye, tek parti iktidarının yarı resmi yayın organı Cumhuriyet Gazetesi sokuluyor ve yeni “Güzellik Müsabakası”na ilişkin ilk haber, 04 Şubat 1929 tarihli Cumhuriyet’te yayınlanıyor: 

“Bütün dünyada güzel kadınlar seçilir ve memleketlerinin güzellik kraliçesi intihap edilirken, bizim böyle bir kraliçemiz niçin olmasın? Türkiye’nin en güzel kadını acaba kimdir?” 

Bu haberin durup dururken neden yapıldığı, aynı gazetenin birinci sayfasında iki gün sonra yayınlanan bir “ilân”la ortaya çıkıyor: 

“Türkiye’nin güzellik kraliçesini bulmaya karar verdik... 16-25 yaş arasındaki hanımlar arasında mühim ve ciddi bir müsabaka yapılacaktır.” 

“Mühim” ve “ciddi” kelimeleri elbette boşuna kullanılmamıştır: Akıllarda daha önceki fiyaskonun tortuları vardır. Bunları gidermek gerekiyor.

Asıl ilânlar 29 Ekim 1929 tarihinde Cumhuriyet’te yayınlanmaya başlanıyor. 29 Ekim’de başlanmasının sebebi “rejim” vurgusu yapmaktır: “Güzellik yarışması tertiplemeyi Cumhuriyet rejimine borçluyuz” demeye getiriliyor.

Cumhuriyetin ilânının üzerinden altı yılı aşkın bir zaman geçmiştir, ancak ülkede açlık ve yokluk kol gezmekte, bunların giderilmesi için ise hiçbir adım atılmamaktadır…

Sadece ideolojik nutuklar atılıyor, şiirler, şarkılar yazılıyor, övgüler düzülüyor, hiçbir somut veriye dayanmadan “Osmanlı kötüydü, biz çok iyiyiz” mesajları veriliyor…

İdeolojik atraksiyonlarda varlık aranıyor. Güzellik Yarışması da bu konuda iyi bir fırsat olarak görülüyor. 

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı vurgulayacak bir yatırım olmadığı için, bu güzellik yarışmasıyla cumhuriyet vurgusu yapılıyor.

Yarışmacılar 2 Eylül günü jüri önüne çıkıyorlar. Feriha Tevfik isimli kız birinci seçiliyor. 

Cumhuriyet, yarışmanın birincisini, “Orta boylu, kıvırcık lepiska saçlı, altın gözlü, beyaz tenli, zarif endamlı” olarak takdim ediyor, öve öve bitiremiyor. Semine Nihat ikinci, bundan önceki fiyasko yarışmanın birincisi Matmazel Araksi ise üçüncü geliyor.

Fakat birincilik Feriha Tevfik’e yaramayacak, hayatı altüst olacaktır. 

Önce filmlerde rol alıyor, ardından Muhsin Ertuğrul kanalıyla tiyatroya geçiyor, pek çok operet ve komedide de rol alıyor, ama 1939’da bir daha dönmemek üzere, evine kapanıyor…

“Memleketime sahnede çalışarak faydalı olmayı düşünüyordum. Fakat Darülbedayiin iç yüzünü gördükten sonra yüreğim cız etti, ümitlerim kırıldı. Ben bu hayal kırıklığına bunca yıl dayandımsa, sade ruhumdaki sanat ateşi ile tahammül ettim. Lakin bütün fedakârlıklarıma rağmen, hiçbir zaman ne maddî, ne manevi bir karşılık bulmuş değilim.”

Başka hiçbir gerekçe göstermiyor, hatta bu konular üzerine hayat boyu bir daha hiç konuşmuyor…

Sadece kırgın olduğunu söyleyip duruyor…

Ama kimlere kırgın olduğunu dahi açıklamıyor. 

22 Nisan 1991’de, Cerrahpaşa Hastanesi’nde beyin kanamasından hayata gözlerini kapatana dek susuyor, hep susuyor.

Yarın soyunmayı “milli görev” sayan gazeteye bakalım…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23