• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Avrupalılaşma serüvenimizde ıslahat süreci

19 Temmuz 2016
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Dedik ya, “Avrupalılaşma” maceramızın tarihi oldukça eskidir. Aslında Avrupa topraklarına ayak bastığımız ilk günden beri (Orhan Gazi dönemi) Avrupalıydık...

Avrupa’da geniş topraklarımız vardı. Ama yetmiyordu. Avrupalı yöneticiler bizi kendilerinden saymıyor, sebebini de dobra dobra açıklamıyor, kem-küm arasında “Yeterince bize benzemiyorsunuz” gibisinden kekeliyorlardı: “Kılık-kıyafetinizi değiştirin de gelin...”

Sultan II. Mahmud’dan bu yana değiştirdik, geldik: Sarık yerine önce fes, sonra şapka... Şalvar yerine pantolon, cübbe yerine ceket, içlik-dışlık yerine gömlek... Yetmedi, Sultan Abdülmecid döneminde kravat...

“Kanunlarınızı değiştirin, modernleştirin” dediler...

Hemen hemen tamamı İngiltere Sefareti’nde oluşturulan “Tanzimat Fermanı”nı ilân ettik, burun kıvırdılar.

Avrupa’nın büyükleri bazen Londra’da, bazen Paris’te toplanıyor, arada bir Rusya’yı da yanlarına alarak “bizi” konuşuyorlardı...

Her görüşme sonunda “mızıkçılık” çıkıyordu: “Önemli değişiklikler yaptığınızı görüyor ve takdir ediyoruz, ancak Avrupa Konseyi’ne (o tarihte Avrupa Birliği yerine Avrupa Konseyi vardır) girmek istiyorsanız şunu şunu şunu da yapmalısınız.”

Bu dayatmalar sonucu Türkiye, kendini Avrupa’ya kabul ettirmek için, 1839’da yayınladığı meşhur “Tanzimat Fermanı”ndan onyedi yıl sonra, 28 Şubat 1856’da “Islahat Fermanı”nı yayınladı...

Üstünde Sultan Abdülmecid’in anlı-şanlı tuğrasının bulunduğu fermanın altında ise Sadrazam Âli Paşa’nın mührü ve imzası vardı. Aslında ise İngiltere ve Fransa’nın damgasını taşıyordu. 

Özetle şunlar taahhüt edilmişti...

Kiliselerin tamirine, yahut yenisinin inşasına izin verilecek...

Hıristiyan ve Musevileri küçük düşüren deyim ve sözlerin kullanılması yasaklanacak... 

Hıristiyanların da Türk ve Müslümanlar gibi devlet memurluklarına atanmaları ve her çeşit okullara gidebilmeleri sağlanacak...

Mahkemeler açık olacak, herkes kendi dinine göre yemin edecek...

Hapishaneler ıslahı edilecek, kanunlar Hıristiyanların da anlayacağı dillere çevrilecek...

İşkence, dayak ve angarya kaldırılacak (çok eski bir hikâyedir bu)...

Askerlik için nakdi bedel kabul edilecek, Hıristiyanların ne şekilde askerlik yapacağı belirlenecek...

Hıristiyanlar il meclislerine üye olabilecek...

Yabancı uyruklu kimselerin de, vergilerini vermek suretiyle mal ve mülk sahibi olabilmeleri temin edilecek (toprak alımları)...

 Herkes (tabii bundan kasıt yine Hıristiyanlar) kolayca şirket ve banka kurabilecek, serbest ticaret yapabilecek.

Avrupalı büyükler “mükemmel” dediler ve bu tarihten bir hafta kadar sonra düzenledikleri Paris Konferansı’nda “bizi” değerlendirmeye aldılar.

Konsey, Osmanlı Devleti’nin yeni ıslahat (iyileştirme) projesini değerlendirecek, ancak ondan sonra Avrupa Konseyi’ne girip giremeyeceğimize karar verecekti.

Verdiler: “Güzel, ama yeterli değil.”

Osmanlı Devleti, özellikle gayrimüslim azınlıklara, daha ileri haklar (daha doğrusu imtiyazlar) vermeliydi.

Büyük Avrupa devletleri, büyükelçileri vasıtasıyla çoktan Osmanlı Devleti’nin önüne bir proje konmuş, “Hadi bakalım, Avrupalı olmak istiyorsanız bunlara biraz çalışın” denilerek sırtı sıvazlanmıştı.

Toplantılar, konferanslar, mızıkçılıklar, döneklikler, söz verip tutmamalar derken, Konsey Başkanı müjdeyi verdi:

“Hadi gözünüz aydın! 30 Mart 1856 tarihi itibariyle “Avrupa Konseyi”ne dâhil edildiniz...... Ama...” 

Avrupa’dan hâlâ da gelen “ama”ların ne bela olduğunu herhalde bilmeyenimiz yoktur. Artık yarın bakarız... 

NOT: Bu millet Çanakkale şehitlerinin torunları olduğunu gösterdi. İğrenç darbeye karşı malıyla ve canıyla direnip vatanını bir kez daha işgalden kurtardı. Şimdi kimsenin gözünün yaşına bakmadan tüm darbecileri devlet kademelerinden ayıklama vaktidir. Bu görev de iktidarı ve muhalefetiyle siyasete düşüyor. Allah (c.c.), Türkiye’yi korusun. Şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23