• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Anne hasreti ve düşündürdükleri (2)

11 Mayıs 2014
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

 Adamın biri Peygamber Efendimize geldi, şöyle dedi:  “Allah’tan sevap ve manevî karşılık beklemek niyetiyle cihat etmek ve hicret etmek üzerine sizinle biat etmeye geldim.”  Peygamber Efendimiz: - Anne-babandan birisi sağ mı? - Her ikisi de sağdır.  - Allah’tan sevap ister misin?  “- Evet, yâ Resulallah.”  - Öyle ise anne-babanın yanına dön, onlara hizmet et!

Peygamber Efendimizin izini sürmeye çalışıp annelerle alakalı bize nümune olan uygulamalarından bir kaçını daha nakledeyim.

Kadınlar: “Erkekler cihad sayesinde bizi geçiyorlar, ya bize ne var?” 

Kadınlardan biri Rasulüllah’a geldi ve şunları söyledi: ”Erkeklerinde, kadınların da Rabbi birdir. Sen yalnız onlara değil, bize de elçi olarak gönderildin. Allah niçin erkekleri düşünüyor da bizi düşünmüyor? Erkekler cihad sayesinde bizi geçiyorlar, ya bize ne var?” Peygamberimiz cevap verdi:

 “Sizden hamile olanın ecri, oruç tutanla, namaz kılanla aynıdır. Onu doğurduğunda, kadının ecrinden aldığı payı kimse takdir edemez. Çocuğunu emzirdiğinde ise, onun her yudumundan, bir canı diriltmiş gibi ecir alır.”

Anne hakkını hatırlatan bir Peygamber

Adamın biri, Peygamberimizin yanına geldi ve annesinin ahlâkının kötü olduğundan şikayet etti. Rahmet Peygamberi Efendimiz: “Seni dokuz ay karnında taşırken kötü huylu değildi” karşılığını verdi.

Adam:

 “Gerçekten ahlâkı kötü!” deyince, sevgili Peygamberimiz:

 “Seni iki yıl emzirirken böyle değildi” buyurdu.

Adam yine: 

“Gerçekten huyu kötü!” diye ısrar edince şefkat pınarı Efendimiz:

 “Senin yüzünden gece-gündüz uykusuz, susuz kalırken huyu kötü değildi!” buyurdu.

Adam: “Ama karşılığını ödedim” deyince Allah Resûlü: 

“Ne yaptın?” diye sordu.

Adam:

 “Omzumda taşıyarak hac yaptırdım” karşılığını verince Peygamber Efendimiz şu çok anlamlı karşılığı verdi: 

“Bir tek doğum sancısının karşılığını bile ödeyemedin!”

Adamın biri Peygamber Efendimize geldi, şöyle dedi: 

“Allah’tan sevap ve manevî karşılık beklemek niyetiyle cihat etmek ve hicret etmek üzerine sizinle biat etmeye geldim.” 

Peygamber Efendimiz: 

- Anne-babandan birisi sağ mı?

- Her ikisi de sağdır.

- Allah’tan sevap ister misin?

 “- Evet, yâ Resulallah.” 

- Öyle ise anne-babanın yanına dön, onlara hizmet et! 

Enes bin Mâlik anlatıyor: 

“Adamın biri Peygamber Efendimize geldi ve şöyle dedi: 

“Ben cihada çıkmak istiyorum, fakat gücüm yetmiyor.” 

“Anne babandan hayatta kalan var mı?” “Evet, annem vardır.” 

“Git annene hizmet et ve gönlünü al. Böyle yaparsan hem hac, hem umre, hem de cihat sevabını kazanırsın. 

Abdullah bin Amr (r.a) anlatıyor:

Peygamber Efendimize bir adam geldi ve sordu: “Yâ Resulallah yurdumu terk ederek sizin emrinize girmeye geldim. Annemi-babamı da ağlayarak bıraktım.” 

Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: 

“Öyle ise onlara dön, ağlattığın gibi onları güldür.” 

Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor:  

Peygamber Efendimize bir kişi geldi ve sordu: 

“Yâ Resulallah, en çok kime iyilik ve ihsan etmeliyim?” 

“Annene.” “Sonra kime?” “Annene.” “Sonra kime?” “Annene.” “Sonra kime?” “Sonra babana.”

Peygamberimizin kızı Fatıma’nın çeyizini sermesi ve yaşanan anne hasreti

Kızı Fatıma’nın evlenme arefesiydi. Kızının çeyizinin serildiği zaman çok duygulanmış, müteessir olmuş, gözleri yaşarmıştı. Bu durum Fatıma’yı da duygulandırmış, babasına:

“Canım babacığım! Bu mutlu günümüzde sevinmen gerekirken niçin ağlıyorsun?’ diye sormuştu.

Mahzun Peygamberimiz yaşlı gözlerle şu cevabı vermişti:

“Anneciğini, Hatice’yi hatırladım. Senin gelin olduğunu ne kadar görmek isterdi. Serilen çeyizini görmeyi, ne kadar arzu ederdi. Bu gününü görmeyi çok istiyordu. Bunlar hatırıma geldi de çok hislendim.” 

Annelerimize hizmetin önemi: Annenin hizmete ihtiyacı var

 Ebu’l-Haseni’l-Harkani şöyle anlatır:  “İki kardeş vardı. Bu iki kardeşin, hizmete muhtaç bir anneleri vardı. Her gece kardeşlerden biri, annenin hizmeti ile meşgul olur, diğeri Allah Teala’ya ibadet ederdi. Bir akşam, Allah Teala’ya ibadet eden kardeş yaptığı ibadetten duyduğu hazdan dolayı kardeşine: 

“Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibadet edeyim” dedi. Kardeşi kabul etti. İbadet ederken secdede uyuyakaldı ve o anda bir rüya gördü. Rüyasında bir ses ona: 

“Kardeşini affettik, seni de onun hatırı için bağışladık” deyince genç:

 ‘Ben Allah Teala’ya ibadet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Beni onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz’ dedi. Ses ona:

 ‘Evet, senin yaptığın ibadetlere bizim hiç ihtiyacımız yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere annenin ihtiyacı vardı’ karşılığını verdi.

Anne/baba ve diğer büyüklerine hizmet edip, onların dualarını alarak Rabbinin rızasını kazananlara selam olsun.

Rabbimiz! Bizi 

nefislerimizin

şerrinden koru

Ey Rabbimiz! Üzüntüden, tasadan, cimrilikten, açlıktan, hıyanetten Sana sığınırız. Bize kendimizi bulmayı ilham et, bizi nefislerimizin şerlerinden koru.

Ey Rabbimiz! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma. Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma, bizi affet, lütfunla kusurlarımızı bağışla, bize merhamet et. Bizim yardımcımız Sensin, kâfir topluluklara karşı bize yardım et. 

Ey Rabbimiz! Bizi dinî ve dünyevî fitnelerden ve âhir zaman fitnesinden, Deccal’in şerrinden, dinsizlerin tecavüzünden, münafıkların şerrinden, fâsıkların fitnesinden koru.

Ey Rabbimiz! Bizi dalâletten, bid’atlardan, belâlardan, kötülüğe sevk eden nefsin şerrinden koru. Bizi bir an olsun nefsimizle baş başa bırakma. 

Ey Rabbimiz! Bizi kabir azabından, kıyamet günü azabından, cehennem azabından ve kahrının azabından koru. 

Ey Rabbimiz! Bizi gösterişten, başkaları duysun ve görsün diye ibadet etmekten, ameline güvenmekten ve övünmekten koru.

Ey Rabbimiz! Bizi ana-babamızı iman ve Kur’ân hizmetinde çalışan bütün din kardeşlerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı, mü’min dostlarımızı, akrabalarımızı, ecdadımızı ve âhirete intikal eden bütün mü’min ve Müslümanları cehennem azabından koru. Affına sığınıyoruz. Bizi her türlü şer, fitne ve azaptan kurtar! Fazlınla ikram eyle. Bütün günahlarımızı bağışla. Ayıplarımızı ört.

Yolumuzdaki Engeller

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı? Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler; sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Hatta pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi: Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yollardaki engelleri kaldırmıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Kan ter içinde kaldı; ama sonunda kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı… Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde… “Bu altınlar, kayayı yoldan çeken kişiye aittir” diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. Her engel, hayat şartlarımızı daha iyileştirecek bir fırsattır. 

Adam sendeci (Nemelazımcı) olma!

•Bir insanı tanımak, onun karakter yapısı hakkında ipuçları elde etmek istiyorsan gözlem yeteneğini kullan. Onun okuduğu kitaplara, dinlediği müziklere ve güldüğü şeylere dikkat et. Bunlar önemli ölçülerdir.

•Biri seni bir defa aldattığında suç onun ise de, ikinci defa aldattığında suç senindir. Mü’minlik, bir delikten iki defa sokulmamayı gerektirir.

•Unutma! Birileri seni daima örnek alacaktır. Onları hayal kırıklığına uğratma.

•Servetin ile değil, başka meziyetlerin ile insanlarla ilişki kur ve diyaloğunu geliştir. Çünkü varlıklı kişi meyveli ağaç gibidir. Meyvelerle dolu olduğu sürece çevresi hep kalabalıktır. Fakat meyveleri düştükten sonra insanlar daha meyveli bir ağaç bulmak üzere onu terk ederler.

•Adam sendeci (Nemelazımcı) olma, yakın çevrenden başlayarak toplumsal huzuru bozan eğrilikleri, yanlışlıkları, noksanlıkları gerekli yerlere bildirmeyi ihmal etme ve arkasını ara.

•Çevrendeki insanların özsaygılarını artırmalarına daima destek ol. Onlara, kendilerini önemli hissettirme becerini geliştir. Bir insana, yararlı olmasına ve yararlılığı ile tatmin olmasına katkıda bulunmaktan daha güzel bir komplimanda bulunamazsın.

Anne sen melek misin?

Ne zaman anne desem

Derdime derman oldun,

Fırtınalar kopunca

Güvenli liman oldun.

Gözünden ayırmadın

Bulut gibi, nem gibi.

Sevemez kimse beni

Biricik annem gibi.

Hakkın kabul ettiği

En güzel dilek misin?

Etrafımda dolaşan

Tatlı bir melek misin?

Bilmem ki senin için

Neler yapayım anne?

Mübarek ellerinden

Her gün öpeyim anne...

Bestami YAZGAN

Vahyin Dilinden

 “Yüzleri ateşe döndürüleceği gün derler ki, keşke (başımızdakine değil) Allah’a ve Rasûle itaat etseydik diyecekler. Ve yine şöyle diyecekler: Ey Rabbimiz! Biz efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi onlar yoldan sapıttılar. Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat” (33 Ahzap 66-68)

Allah Resulünden

Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki

Bir sahabi “Ey Allah’ın Resulü, bana İslam hakkında öyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka kimseye İslam’dan sormaya hacet bırakmasın” dedi. Rasulallah şu cevabı verdi: “Allah’a inandım de, sonra da doğru ol.”

Günün  Sözü

“Gel, anne ol! Çünkü anne, bir çocuktan bir Kudüs yapar.”

Nuri PAKDİL

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23