• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Vehbi Kara
Vehbi Kara
TÜM YAZILARI

Faşist Generallerin Al Gülüm Ver Gülüm Hesabı

29 Temmuz 2016
A


Vehbi Kara İletişim: [email protected]

Türkiye’de 15 temmuz 2016 tarihinde kanlı bir darbe oldu. Darbenin sorumlusunun Fetullah Gülen olduğu apaçık ortadadır. Fakat F. Gülen’in bu duruma nasıl geldiği konusunda doğru dürüst bir analiz yapılmıyor.

Yıllarca (15 Yıl) silahlı kuvvetlerde görev yapmış ve faşist generaller kadar Fetullahçı yapıyı da bilen birisi olarak bu konuda dikkat edilmesi gereken hususları ve alınması gereken dersleri ifade etmeye çalışacağım. Bu konuda daha önce yazmış olduğum makale ve yazılarda daha geniş izahı olmakla birlikte özet bir paylaşım yapmakta yarar vardır.

Türkiye’de askeri darbelerin en önemli sebebi Kamalizm’dir. Bütün darbelerde olduğu gibi 15 Temmuz 2016 darbesinde de TRT’de okunan bildiri “Yurtta Sulh Kamitesi” tarafından yani Kamal Atatürk’ün bir sözüne referans gösterilerek yapılmış. Kamalizm ilkelerine bağlılık dile getirilmiştir.

Şu hususu tekrar dile getirmek gerekiyor zira niçin “Kemalizm” değil de “Kamalizm” kelimesini kullandığım için akla sorular gelebilir. M. Kemal ölmeden önce “Bütün Kemaller Eşektir” diyerek (Ben Atatürk’ün Uşağıydım- Cemal Granda) adını Kamal olarak değiştirmiştir. Kemal ismini Atatürk yüzünden Cemal’e çeviren bahse konu kitabın yazarı, bu isim değişikliğini böyle yorumlamış. Fakat İbranicede “totem, put” anlamına gelen “kamal” kelimesi bizzat Kemal isminin yerine kendisi tarafından kullanılmıştır.

M. Kemal ölmeden bir hayli zaman önce bu ismi kullanmış, Nüfus kâğıdını bu şekilde çıkarmıştır. Atatürkçülük ideolojisini benimseyen insanlar yıllarca “Kamalizm” ismini kullanmışlar, gazetelerde bu başlıklarla çeşitli yazılar yazmışlardır. Madem ki M. Kemal bu ismi benimsemiş ve kullanmış bize ve herkese düşen; onu anarken beğendiği ve kullandığı isimle kullanmak gerekir.

Neyse biz yine konumuza dönelim. Kamalizm ideolojisi jakoben yani zorlayıcı ve dayatmacı bir ideoloji olarak kendisini göstermiştir. En önemli icraatı olarak da dini değerleri küçümsemek ve bu vatanda batı tarzı seküler bir yaşam biçimini dayatmak olmuştur. Kamalizm adı altında yapılagelen bütün inkılaplar özünde dini temelleri sarsmak ve bu coğrafyada yaşayan insanları materyalist ve dinden arındırılmış bir yaşamı dayatmak şeklinde olmuştur.

Kamalist askerler, Fevzi Çakmak’ın Genel Kurmay Başkanı olmasından itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerinde hakimiyeti ele geçirmiş olup halen de bu zihniyet ve ideoloji halen (15 Temmuz 2016 tarihinden sonra da) hakim durumdadır. İster sağcı ister solcu ister, Fetullahçı ister ulusalcı olsun “kamalist” ilke ve ideolojiyi benimsememiş ise rütbesi yükseltilemez. Bir iki tane general olmuş şahıs olsa da bunların rütbesi tuğgeneral rütbesinden öteye gidememiştir.

General ve amiral yetiştiren harp akademilerinde eşi başörtülü bir tane dahi subaya rastlanılmaz. Son yıllarda ortaya çıkan bir iki tane örnek ise 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan operasyon ve düzenlemeler ile ordudan atılmış ilaç için bir tane dahi dindar subayın orduda bulunmasına tahammül edilmemiştir. Şimdi kalkıp 15 Temmuz darbesini anlatan faşist generaller biz ordudan irtica gerekçesi ile bunları attık diyorlar. E şimdi kalayı basmanın tam sırası. Neyse…

A beynini yitirmiş yalancı alçaklar. Fetullahçı askerleri attım diyorsunuz, peki bu 15 Temmuz 2016 darbesini kim yaptı? Bu şerefsiz ebleh general ve askerleri bir kenara bırakıp şu gerçeği bir daha haykıralım. 28 Şubat sürecinde ordudan bütün dindar subaylar bu faşist, Kamalist ve Fetullahçı generaller tarafından temizlenmiştir. Hem de vicdansızca ve acımasızca. Bari susslar da halkımızın ve benim küfürlerimden kurtulsalar…

Bu ebleh (yani ahmak, geri zekalı) faşistler kadar ordudan dindar subayları temizleyen bütün muhafazakar partiler ve siyaset adamları sorumludur. Rahmetli Özal dahi bu suça iştirak etmiştir. Allah affetsin…

Harp akademileri aslında dindar subayların elendiği son süzgeçtir. Zira daha bu noktaya gelmeden önce özellikle askeri okul ve liselerde müthiş bir din düşmanlığı ve dini alaya alma göze çarpmaktadır. Namaz kılan, ibadetini yerine getiren askerler, hacı, yobaz gibi yaftalarla suçlanır rütbe terfilerinde ve atamalarda daima üvey evlat muamelesi görürdü. Devleti yöneten dindar yöneticiler bu acı gerçeği görüp bildikleri halde kör, sağır ve dilsiz tutumu takınırlardı. Yıllarca “namaz kılıyor” gerekçesi ile ordudan atılan askeri okul öğrencilerinin feryadını kimse duymaz olmuştur. Acımasızca kıyıma uğrayan dindar askerler faşistlerin hiç ummadıkları bir anda yeniden ortaya çıkmış 15 Temmuz 2016 darbesinde sokaklara çıkarak tankları durdurma konusunda halkımıza öncülük etmişlerdi. Bu alçak faşistler bilselerdi bizim darbeyi önleyeceğimizi sadece ordudan atmakla kalmaz hapislerde çürütmeye kalkarlardı. Fakat Allah’ın da bir hesabı vardır, fakat onlar bunu bilmezler. Neyse bu konu vicdanı sızlatacak kadar acı olduğundan şimdilik kapatıyorum.

Orduda dindar olmak böylesine tehlikeli olduğundan Fetullahçı Terör Örgütü krizi fırsata çevirerek askeri okul öğrencilerine sahte bir cennet vaat ederek onları aldatmıştır. Aldanmayıp itiraz edenlere ise aklın alamayacağı işkenceler yapılıp ordudan atılmaları sağlanmıştır. Fetullahçılara bu konuda en büyük desteği ise Kamalist General ve subaylar sağlamıştır. Askeri garnizon ve orduevlerine başörtülü girilemez diyerek binlerce asker fişlenmiş şüpheli, sakıncalı statüsü uygulanarak elde kalan ne kadar dindar asker varsa acımasızca ordudan tasfiye edilmiştir. Şimdi hiç utanmadan bu edepsizliklerini hala savunuyorlar…

1960 darbesinde olduğu gibi Türkeş ekibini tasfiye eden ulusalcı albaylar ordu içinde kendi aralarında hesaplaşmış ülkemizi ve ordumuzu perişan etmiştir. Şimdi aynı hesap yapılmaktadır. 15 Temmuz 2016 darbesi ile Fetullahçı darbeciler temizlenmekte yerine Kamalist generaller ve subaylar yerleştirilmektedir. Bu icraat yapılırken eskiden olduğu gibi pervasızca utanmadan televizyonlarda konuşup fenalıklarını gün yüzüne çıkarmaktadırlar.

Bu yazı daha önce olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti ikaz etmek üzere yazılmıştır. Ne yazık ki daha önce FETÖ ile ilgili olarak darbe yapılacağı aylar önceden yazılmış ve Fetullahçıların orduya nasıl sızdıkları apaçık ortaya konulmuş iken gerekli önlemler alınmamıştır. Hiç olmaz ise bundan sonra aynı sorumsuzluk ve hatalar yapılmasın. Zira Kamalist darbeciler en az Fetullahçılar kadar azgın ve fütursuzdurlar. İlave olarak bunların fenalıkları tescillidir. Yani ilk defa darbe ve cinayet işlemiyorlar her 10 yılda bir düzenli olarak darbe yapıp dindar insanlara ve halkımıza kan kusturmada dünyada eşine az rastlanır bir derecede tecrübeli ve bilgilidirler. Bu konuda Şeytana pabucunu ters giydirirler desem abartmış olmam…

Düşünün bir kere namaz kıldığı için ordudan atılan öğrencileri, eşi baş örtülü diye hayatı zindana çevrilmiş askerleri acımasızca ordudan atan bir kafa yapısı daha neler yapmaz ki?

“Fetullahçı darbeciler halka ateş açtı, bunlar yapmaz” demeyin sakın. Şapka giymedi diye Rize’yi topa tutan Hamidiye gemisi İngilizlere ait değildi. Bu milletin düşmana karşı korusun diye askerlere verdiği bir savaş gemisiydi. Dersimde çoluk çocuğu öldürenler Kamalistler değil miydi? Kuran’da “Sümmün, bükmün, ümyün fehüm la yerciun” ayetinin bir manası da bunlara işaret etmektedir. Bunlar “kör sağır ve dilsizler olup asla geri dönmezler” mealindeki ayet bu dehşetli komitenin başlarına ve ideolojilerine dahi işaret etmektedir. Gerçekten de tek parti iktidarı ile faşizmin en iğrenç biçimini uygulayarak ülkeye çöle çeviren bunlardır. Akıl almaz cinayetler, faili meçhuller, ve içki partileri bunların tipik özellikleridir. Bu komitenin başları ise gerçekten de kör sağır ve dilsizdir. Birisinin sağ gözü kör, diğeri sağır ve üçüncüsü ise zulüm karşısında adeta dilini yutmuş gibidir. Son rüknü olan dördüncü şahıs ise bu Fetullah denen ABD’ye ve Siyonistlere satılmış alçak ise “asla hidayete dönmez”…

“Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az” demiş atalarımız. Bazı hakikatleri lafı eğip bükmeden dile getirmeye çalıştım. Bakalım bunlardan ibret alınıp gerekli dersler çıkarılacak mı? Fetullahçıları temizledik derken faşistlerin cirit attığı ve dindar insanlara yeniden kan kusturulan bir ordumuz, aynı kalmaya devam edecek mi? Fetullahçılarla Kamalisteler eskiden halkçılarla ırkçıların yaptığı gibi “al gülüm ver gülüm” hesabı ile hareket edecekler mi?

Unutmayalım Halkçılar ırkçıları elde edip 1960 darbesini yaptı. Yeniden o karanlık günlere dönmeyelim. Bu nedenle özgürlük mitinglerini ve halkın meydanlardaki nöbetini ve darbecilere karşı hala devam etmekte olan direnişini alkışlıyor ben de sahip çıkıyorum. Rabbim cümle Alem-i İslam’ı bu dehşetli zalimlerin fitnelerinden muhafaza etsin…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23