• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Süleyman Önsay
Süleyman Önsay
TÜM YAZILARI

İnsanlığın muhtaç olduğu insan tipi

27 Mayıs 2016
A


Süleyman Önsay İletişim: [email protected]

Batı medeniyet anlayışının ortaya koyduğu insan tipi ve onun insanlığı sürüklediği felaketler, bunalım ve krizler; tüm boyutlarıyla dünyamızın üzerine kapkara çökmüştür. Eline geçirdiği teknolojik imkanlar ve bunların sağladığı kazanımlarla, tüm kıtalar üzerinde kendi çıkarının ve geleceğinin gerektirdiği her türlü tasarrufu fütursuzca gerçekleştiren bu anlayışın temelindeki ana etken insanın bizatihi kendisidir. Suçlu; onun ruh yapısıdır, kâinata bakış açısıdır, hayat felsefesidir ve dünya görüşüdür. Yani Batılı insanın mensubu olduğu medeniyet ve onun kendi insanına sunduğu anlayıştır. Bu medeniyetin bakış açısı ise; ‘hayat bu alemden ibarettir ve her şey bu dünya içindir’ diyen materyalist bir düşüncedir. Ki; bu bakış açısı; sol-sağ,  sosyalist-kapitalist ya da bir başka ideolojik isim gibi birbirinden farklı sözcüklerle tanımlansa da, bunların özlerinde değişen bir şey yoktur. Hepsinde maya aynıdır. Tümünün hareket noktasında sadece madde, insanoğlunun bitmez tükenmez istek ve arzuları, bu istek ve arzuların öyle veya böyle ama mutlaka tatmini vardır.   

İşte eksene kendini ve çıkarlarını koyarak hareket eden bu batı tipi insan, bugün davranış ve atılımlarında bu hedeflerinin dışında başka hiçbir şeyi dikkate almamakta ve hiçbir değeri aldırmamaktadır. Bu sebeple elde edeceği hedeflerin, kendisi dışındaki diğer canlı ve cansızlar için neye mal olacağı, hangi tahribatlarda bulunacağı onu asla ilgilendirmemektedir. 

Onun için mühim olan tek şey kendisinin elde edeceği menfaattir ve bu neyi gerektiriyorsa; kişi, ulus veya devlet olarak onu yapmak ve onu gerçekleştirmektir. İnsanlar hayatını kaybetmiş, bebekler katledilmiş, şehirler canlılarıyla birlikte yerle bir edilmiş, doğal kaynaklar sorumsuzca tüketilmiş, tabii dengeler bozulmuş, sular kirlenmiş, havada ve atmosferde zehirli gazlar yoğunlaşmış; bunların hiç birinin, onların kişisel veya ulusal çıkarlarının yanında kesinlikle hiçbir değer ve önemi yoktur. Bir damla petrol için oluk oluk insan kanı dökmekte hiçbir sakınca görmeyen; bunu her çağda, her kıtada ve her türlü hareketinde gösteren batılı insan tipinin ve Batı medeniyetinin özü ve özeti işte budur.

 İnsan ve insanlık, insan ve toplum, insan ve tabiat, insan ve evren arasında barış demek olan İslâm’a göre ise; varlıklar âlemindeki her şey, öncelikle dünyada yararlanılması için insanlığa sunulan birer nimet ve ötede hesabı sorulacak birer emanettir. 

İslam, kendisine gönüllü olarak ve gönülden bağlananlara öncelikle, “Sen başta nefsin, duyguların, malın ve çıkarın olmak üzere hiçbir fani kişi ve değerin kölesi olamazsın, onları putlaştırmazsın! Sen sadece ve sadece Allah’ın kulusun! Sen ‘Lâ ilâhe illallah = Allah’tan başka ilah yoktur!’ ana ilkesine asla ters düşme!” emrini verir. 

İslam; insana, “Hiçbir hususta ve hiçbir şey için varlıklardaki asla dengeleri bozma! Yaratıcının koyduğu tabiat, tıp, sosyal ve hukuk yasalarını çiğneme!” ikazını yapar.  

İslam; müminlerine, “Sana verilen hiçbir şeyi yersiz ve ölçüsüz tüketemezsin, velev ki akarsudan aldığın abdest için kullandığın su bile olsa!” der.

İslam; ben Müslümanım diyenlere, “Kesinlikle kirletici, tahrip edici olamazsın, hatta bu ayaklarınla bastığın toprağa tükürmek bile olsa!” uyarısında bulunur.  

İslam; ben Allah’ın kuluyum diyenlere, “Sen karşılaştığın münker (yani, çirkinlikler, olumsuzluklar, uygunsuzluklar, tahribatlar, haksızlıklar) karşısında asla duyarsız kalamazsın; ki sen elinle, dilinle, kalbinle bunlara karşı çıkarsan mü’minsin, aksi takdirde sende hardal tanesi kadarcık bile iman yoktur!” hükmünü hatırlatır. 

İslam; ben ahirete inanıyorum, diyenlere; “Unutma ki senin zerre ölçüsündeki olumsuzlukların da, yine zerre miktarındaki iyilik ve fedakârlıkların da boşa gitmeyecektir, onların ötede mutlaka karşılığını göreceksin!” gerçeğini işaret eder. 

Kısaca İslam; kendisine gönül verene, “Sen yeryüzünde Allah’ın halifesisin! Yani Yüce Yaratıcının sadece emanetçisi ve temsilcisisin! Sen asla Yaratıcı gibi davranamazsın, hiçbir şekilde sınırsız ve sorumsuz bir yetkinin sahibi olamazsın! Yaratıklar üzerinde mutlak bir hakimiyet kurup keyfince tasarrufta bulunamazsın! Kim olursan ol, ama ayağını mutlaka denk at! Unutma ki senden büyük Allah var!” der.

Sözlerimizi şu ilâhî îkazı hatırlayarak noktalayalım: “O [Allah), göğü yükseltmiştir; dengeyi koymuştur. Artık dengeye tecavüz etmeyin. Dengeyi doğru tutun, dengeyi bozmayın.” (Rahman 55/7-9)

 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23