• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şevki Yılmaz
Şevki Yılmaz
TÜM YAZILARI

Maddi ve Manevi Depremlerle Hepimiz Tehlike Altındayız!

24 Ocak 2020
A


Şevki Yılmaz İletişim: [email protected]

 

Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehl-î Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mümin kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun!

İnsanların elleriyle yaptıkları yanlışlıklar ve işledikleri kötülükler yüzünden karada ve denizde karışıklık ortaya çıktı, düzen bozuldu. Böylece Allah, belki doğru yola dönerler diye, yaptıklarından bir kısmının kötü sonuçlarını onlara tattırıyor!”(Rum S.41) ilahi mesajı maddi ve manevi felaketlerin müsebbiblerinin yani sorumlularının insanlar olduğunu apaçık belirtmektedir!

“ ...Ani bastıran karanlığın şerrinden (meydana getireceği tabiat felaketlerinin) şerrinden sabahın Rabb’i Allah’a sığınırım!” (Felak S. 3) Ayet-i Kerimesinde de ikaz edildiği gibi Ay ve Güneş tutulmalarının bir doğa felaketinin tetikleyicisi ve habercisi olabileceğini asla unutmamalıyız.

17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli büyük deprem felaketinden bir hafta evvel Türkiye merkezli güneş tutulması olmuştu. Bu güneş ve ay tutulmalarını gafil ve cahil çoğunluk, eğlenceyle seyrederken; akıllı, inançlı ve şuurlu Müslümanlar olarak Sevgili Peygamberimizin tavsiyesiyle Husuf Namazı Ve Kusüf Namazı ve dualarla izledik! İzliyoruz ve İzleyeceğiz!

Astronomi uzmanlarının tespitlerine göre 2020 yılında 6 adet Ay tutulması olacak! 

Bu Ay tutulmasının ilki bu ayın onuncu gününde gerçekleşti! Ve sonrası da Endonezya, Silivri, Manisa, Akhisar ve Ankara depremlerini yaşadık!

Ve en büyük ve son deprem olan Kıyamet Depremine kadar da bu depremler yaşanmaya devam edecek!

2011 Ekim ayında kaleme aldığımız “Depremler ve Dersler” başlıklı yazımızda da belirtiğimiz gibi: ‘’Maddi Depremleri, selleri vs. afetleri önleyemeyiz ama neticelerini ellerimizle, eylemlerimizle maddi ve manevi tedbirlerimizle ve dualarımızla en aza indirebiliriz!’’

Allahımızın, hepimize emanet ettiği dünya evini ellerimizle ve bilinçsiz eylemlerimizle tahrip etmemeliyiz.

Depremleri, selleri, toprak kaymalarını tetikleyen etkenlerden biri de Emperyalistlerin silahlanma yarışı ve sömürü için devam ettirdikleri savaşlardır. Nükleer faaliyetler, Orman yangınlarıdır! Yılbaşı eğlenceleri adına ağaçların kesilme yarışıdır! Ağır metallerin havaya salınımlarıdır, kimyasal dolu parfümlerin aşırı kullanımı, filtresiz fabrika bacalarından semaya yükselen kimyasal zehirler, araç egzozlarından çıkan dumanlar ve daha birçok şey mevsim değişikliğinin ve Ozon tabakasının zarar görmesi gibi felaketlerin nedenlerindendir!

Bütün bu deprem ve diğer felaketlerin maddi ve manevi kayıplarını önlemenin en önemli yolu manevi deprem ve depresyonlara karşı almamız gerekli olan acil tedbirlerdir.

Bu tedbirlerin başında İlahi Sevgi Aşısı gelir!

Allah (cc) sevgisi ve yaratılanı, yaratandan ötürü sevmek aşısıdır!

Yaratılanlara merhamet aşısıdır! 

Sevgi ve merhamet toplumu değil insanı; karıncayı bile ezemez! 

Öldüremez! 

Petrol ve diğer çıkarlar için dünyayı ateşe veremez!

“Ağacı kesenin başını keserim!” uyarısıyla yetişen nesil, ormanları ateşe veremez!

’Sevgi ve Merhamet’’ aşısı, güzel ahlak neslini yetiştirdiğinden “İnsan her şey için değil, her şey İnsan için yaşar!” idealinin şuurunda olarak gece-gündüz çalışır!

Sevgi, İman, merhamet ve güzel ahlak nesli, deniz kumundan inşaat yapamaz! 

Demirinden ve betonundan çalarak İnşaat yapamaz! 

İman ve Ahlak nesli; fakirliğin yoksulluğun ve yozlaşmanın ana sebeplerinden olan Faiz, Fuhuş, Yolsuzluk, Rüşvet, Kumar, esrar, eroin belasını ortadan kaldırarak toplumun güçlü aile içerisinde, sağlam binalarda mutlu yaşaması için gece gündüz çalışmakla görevli bir nesildir!

İşte bu dürüst, sadık, salih, muslih, ihsan, infak, sevgi ve merhamet dolu Müslüman neslini yetiştirmek başta aile, toplum ve devletin ana görevidir!

Maddi Deprem ve diğer afetlerin neticelerini aza indirmek istiyorsak manevi depremlerin başı olan, yuva yıkılmalarının, Aile depremlerinin önüne geçecek tüm tedbirleri acilen almalıyız! Kadınla Erkeği savaş ettiren İstanbul Sözleşmesi depreminden acilen vazgeçmeliyiz!

Namaz’la, Zekatla ve Güzel Ahlak ile Dünya’da iyiliğe ve ölüm ötesi Ahirette’de İyiliğe hazırlayan tek ilaç “İslam Sözleşmesi”ne dönmeliyiz!

Allah (c.c), kaldıramayacağımız hastalık, zelzele, sel, küfür, şirk, zulüm, haksızlık, adaletsizlik, ehliyetsizlik, sahtekârlık, dolandırıcılık gibi deprem belalarıyla ve musibetlerle bizi imtihan eylemesin! Kaldırmaya gücümüzün yetmeyeceği ihtilaf ve fitnelere düşenlerden eylemesin! 

Deprem, sel, imansızlık, namazsızlık, sevgisizlik, merhametsizlik gibi vb. korktuklarımızdan emin; Dünya, Kabir ve Ahiret mutluluğu gibi umduklarımıza nail eylesin! 

Amin!

Salı Akşam saat 20.30’da, Akit TV ve Kanal 68 TV’den canlı olarak yayınlanan MİLLİ DİRİLİŞ programında buluşmak ve daha kapsamlı konuşmak duasıyla Allah’a emanet olunuz.

Hak, Adalet, İlim, İman ve Terbiyeyle oluşacak ahlak ve İrfan toplumuyla Fethin sembolü Ayasofya’mızın açılması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız kutlu olsun.

Selam, sevgi ve duayla...

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Gaffur

Bırakın hocam siz yıllarca geregini yaptınız hep söylediniz bırakın gebersinler öyle bir hal aldiki dünya domuz bizi kıskanacak artık namus haya kalmadi siz ise hala cirpiniyorsunuz bırakın gebersinler

turgut ertav

YARTMAK NEDİR? Sual: S. Ebediyye’de, (Yaratmak, hiç yoktan var etmek veya mevcut şeyleri, fizik, fizyolojik veya metafizik kanunlarla, bir şekilden başka hassalı şekillere çevirmek demektir) deniyor. Buna göre, bilim adamlarının, fizik, kimya kanunları ile meydana getirdikleri yeni bir işe, yaratmak demek caiz olur mu? CEVAP Hayır, caiz olmaz. Burada, Allahü teâlânın iki türlü yaratması bildiriliyor: Birincisi: Ol der, o şey var olur. Yani hiç yoktan yaratır. Kâinatın yoktan var edilmesi, hidrojen, oksijen gazlarının yaratılması, böyledir. İkincisi: Sebepler vasıtası ile yaratmaktır. Allahü teâlâ sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunları denir. Mesela, iki hidrojen atomu ile bir oksijen atomundan su meydana getirmiştir. İnsanları, hayvanları, bitkileri yaratması da böyledir. Bilim adamları, oksijen, hidrojen gibi gazları, cıva, bakır, petrol gibi maddeleri yoktan meydana getiremezler. Teknoloji, bilim ne kadar gelişse de bir karınca, bir buğday tanesi yapmak mümkün değildir. Yaratmak, icat etmek Allahü teâlâya mahsustur. Bilim adamları, yoktan bir şey meydana getiremezler, sadece Allahü teâlânın yarattığı mevcut şeyleri, yine Allah’ın koyduğu fizik, kimya ve biyoloji kanunları ile bir araya getirerek, yeni şeyler bulurlar. Buna da yaratmak denmez, keşfetmek, bulmak denir. (Bu bilgiler Saddet i Edebiyye isimli kitaptan faydanılmıştır.)Kaynak Halk kavramı dinî terminolojide özellikle Allah’a mahsus olmak üzere “yaratmak, yoktan var etmek” şeklinde tanımlanır. İbn Sîde mutlak bir ifadeyle, “Allah bir şeyi halketti” denildiğinde bunun, “Yokken var etti” mânasına geldiğini belirtir (el-Muḥkem ve’l-muḥîṭü’l-aʿẓam, IV, 388). ilk defa ortaya konan bir örneğe göre eşyaya yapı kazandırma” (inşâ) ve “olması istenen şeyin ölçülerini belirleme” (takdir) şeklinde iki anlama geldiğini söyler. Birinci anlama, “Biliniz ki halk da emir de Allah’ındır” (el-A‘râf 7/54), ikincisine, “Halkedenlerin en güzeli olan Allah yüceler yücesidir” (el-Mü’minûn 23/14) meâlindeki âyetler örnek gösterilir. Hz. Îsâ’nın İsrâiloğulları’na mûcize olarak çamurdan kuş biçiminde bir şey yapacağını söylediğine dair âyette geçen halk (Âl-i İmrân 3/49) “takdir” mânasındadır ve Îsâ’nın “yoktan ortaya çıkarmayı kastetmediği özellikle belirtilir (Lisânü’l-ʿArab, “ḫlḳ” md.). Kur’an. Kur’ân-ı Kerîm’de elli iki yerde halk kelimesi ve 200’ü aşkın yerde türevleri geçmektedir. Yaklaşık elli âyette göklerin ve yerin, 100 âyette insanın yaratılışından, elliye yakın âyette genel anlamda yaratmadan söz edilir. Diğer âyetlerde gece, gündüz, ay, güneş, bitki, hayvan, melek, cin, şeytan, hayat, ölüm, öldükten sonra dirilme gibi varlık ve olayların yaratılışıyla Câhiliye devrinde tanrı yerine konan putların hiçliği bağlamında halk kavramı kullanılmıştır (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ḫlḳ” md.). İki âyette bedî‘ Allah’ın sıfatı şeklinde geçer (el-Bakara 2/117; el-En‘âm 6/101). Her iki âyette Allah’ın göklerin ve yerin yaratıcısı olduğunun bedî‘ kelimesiyle ifade edilmesi bunun hâlik ile aynı anlamda kullanıldığını göstermektedir. Bâri’ “yaratıcı” anlamında iki âyette üç defa zikredilmiştir (el-Bakara 2/54; el-Haşr 59/24). Kaynak KONU HAKKINDA BAZI AYETLER: “Sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Yüce Allah'tır."(Saffat suresi, 96.ayet).Bu ayetin tefsiri: “Size iş yapma gücünü veren de yaptığınız nesnelerin maddelerini yaratan da Allah’tır. ''Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.''(Saffat,suresi, 96.ayet). ”" Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. " (Bakara suresi,21.ayet). " Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. " (Nisa suresi,1.ayet). " Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar. " (En'am suresi,1.ayet). " O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. «Ol!» dediği gün herşey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır. "(En'am suresi,73.ayet). " Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir! "(A'raf suresi,54.ayet). " Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. "(Ra'd suresi,3.ayet). " Şüphesiz Rabbin hakkıyla yaratan pek iyi bilendir. " (Hicr suresi,86.ayet). " O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı... yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler. " (Enbiya suresi,33.ayet). " Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp-yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. " (Mü'minum suresi,14.ayet). " Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve ihtiyarlık veren, Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir. " (Rum suresi,54.ayet). " Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istivâ eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız? "(Secde suresi, 4.ayet). " Âd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: Bizden daha kuvvetli kim var? dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi (mucizelerimizi) inkâr ediyorlardı. " (Fussilet suresi,15.ayet). " Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? " (Vakıa suresi,59.ayet). " O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir. " (Haşr suresi,24.ayet). " Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Ferman bunlar arasından inip durmaktadır ki, böylece Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz. " (Talak suresi,12.ayet). " Bilin ki O, (kâinat yokken) ilk olarak yaratan, (ölümden sonra tekrar hayatı) geri getirendir. " (Burûc suresi,13.ayet). BİR HADİS:Allah yaratılışını güzel yapmış.Öyle ise,sen de ahlâkını güzelleştır.Cerir Bin Abdullah'tan(R.A.) rivayet edilmiştir. HÜLASA:Görüldüğü üzere yatarmak ,yoktan var etmek demektir.Yoktan var eden sadece HZ:Allah'tır.Kişilerin Allah'ın yarattıklarından faydalanarak birşeyler ortaya getirmesi yaratmak değil;icat etmek,keşfetmek,bulmaktır.Yoktan var eden sadece Allah'tır.Onun için,yatarmak sadece Allah 'a mahsustur.Bu konuya değinmemin sebebi,toplum içinde kişilerin yaptıklarını anlatmak için, yaratmak kelimesi yaygın olarak kullanılıyor.Adeta dillere peleseng oldu.Yanlış ve vebal bir durumdur.Dün akşam ir tv de Galatasaray maçını yorumlayan bir spor yorumcusu,GS.oyuncu için, gol pozisyonu yarattı şeklinde bir ifede yaptı.Zaten tolumda kşiilerin yaptıklarını, yaratmak şeklinde ifade etmek yaygındı.Verilen alıntı bilgiler ışığında,herhalde konu anlaşılmıştır.Yaratmak sadece Allah'a mahsus olduğu için,kişilere özgü olmadığı için,bu tür yanlış ve vebal ifadeleri kullanmaktan kaçınmak gerekir.Hâlâ inat eden varsa eğer;acaba onlar,Allah'a karşı yarışıyorlar veya kendilerini Allah'ın yerine mi koyuyorlar?Saygılar.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23