• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Serdar Demirel
Serdar Demirel
TÜM YAZILARI

Yurtdışındaki FETÖ’ye bağlı okullar meselesi

07 Ağustos 2016
A


Serdar Demirel İletişim: [email protected]

Yurtdışında Gülen’e bağlı 170 ülkede okul olduğunu Fetullah Gülen bizzat kendisi söylüyor. Okulların sayısının ise 3 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. 

Medyadan takip ediyorsunuzdur. Türkiye 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yurtdışında FETÖ’nün kontrolündeki okulları hem Türkiye aleyhine çalışma yapmasını önlemek hem o ülkelerde Batı adına operasyonlar yapmasının önüne geçmek üzere kapattırma girişimleri başlattı. Ancak farklı ülkelerden farklı cevaplar geliyor. 

Azerbaycan, Somali ve Ürdün’ün de aralarında bulunduğu bazı ülkeler Türk okulları olarak bilinen bu eğitim kurumlarını kapatma taleplerine olumlu cevap verirken, Kırgızistan, Endonezya, Nijerya ve Kenya ise okulları kapatmayı reddetti. 

Öncelikle bu okulların kapatılmasını talep ederken kullanılacak üslûbun çok önemli olduğunu belirtmek gerekir. Zira o ülkeler ve halkları yapılan talepleri ‘içişlerine karışmak’ olarak değerlendirebilirler. Gülen hareketinin insanları ve orada nüfuz ettikleri kişiler de bu çağrıları böyle lanse etmekteler.

Bu yazıda okulların kapatılmasına sıcak bakmayan ülkelerin bu tavırlarının sebebini yurtdışında yaşayan ve olayları yerinde gözlemleyen akademisyen dostlarımızın verdiği bilgiler ışığında ele alalım. Olur ki hükümet yetkilileri meselenin hassasiyetini daha iyi kavrarlar.

Şunu bilmek lâzım; yurtdışındakilerin dünden bugüne Türkiye’deki gelişmeleri takip etmesi hayli güç bir durumdur. Bugüne kadar o ülkelerde sivil alanda oldukça etkin olan bu grubun varlığı devam ediyor. Burada inşa ettikleri kurumlar, eğitim kurumları veya işadamları örneğinde olduğu gibi, ‘Türkler’ tarafından yönetilmese de oradaki ‘yerli’ bağlılarınca idaresi devam ediyor. 

Türkiye’nin sesini duyurması beklenen büyükelçilikler zayıf kalmaktadır. Düne kadar bu gruba entegre olmuş büyükelçiliklerin geniş kamuoyu ve medya üzerinde etkisi söz konusu değil. Öyle ki, kendilerini Türkiye’ye yakın hisseden bazı sivil toplum kuruluşları bile kendilerini büyükelçiliklere tanıtamıyorlar, tanıtacak araçlardan da yoksunlar. Dolayısıyla Türkiye’ye savaş ilan eden FETÖ medya ve insan kaynakları vasıtasıyla argümanlarını ortaya koymaya devam ediyor. 

Büyükelçilikler basın toplantısı/açıklaması yaparak konuyu gündeme getirmede geç kaldılar. Bu açıklamalar da bile eksiklikler var. Sadece eğitim kurumlarına odaklanan bu açıklamalar Türkiye’nin derdini izaha yetmiyor. 

Eğitim kurumlarının kapatılması talep ediliyor. Ancak Türkiye ve FETÖ’nün açıklamaları bir yana, burada halk kendi doğal refleksi ile hareket ederek, ‘çocuklarımız ne olacak?’ diye soruyor. Zaten bu okulların yönetimleri çoktan ‘yerlilerin’ eline geçmiş. 

‘Bizim ne bu grupla ne de Türkiye ile bir ilişkimiz var.’ diyorlar. Büyükelçilikler basın açıklamalarında ‘terörist’ sıfatının hukuki olarak bu okullar üzerinde nasıl kanıtlanacağı ise ayrı bir sorun. Muhatap hükümetler bunu ne derece dikkate alacaklar, hangi mevcut ‘yasaları’ çerçevesinde bu konuyu Türkiye’nin isteği doğrultusunda gerçekleştirecekler malum değil. 

Buna rağmen, gelişmelere hazırlıklı olunması bağlamında, şayet söz konusu okulların ‘kapatılması’ gündeme gelecekse bunun fiziki bir kapatmadan ziyade, okul yönetiminin ve öğretmenlerinin değiştirilmesi şeklinde olması gerekir. 

Aileler ve eğitim müdürlükleri açısından söylersek hiç kimse orada ne çocuğunun eğitiminden olmak ister, ne de ne ilindeki böylesi bir okulun kapanmasından yana girişimde bulunur. Dolayısıyla Türkiye hükümetinin bu hususu yerli yerine oturtması, Milli Eğitim Bakanlığı mı, bir başka vakıf kuruluşu mu üstlenecek bunun bir an önce çözüme kavuşturulması gerekiyor. Vakit geçerse iş işten geçmiş olacaktır. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23