• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Serdar Demirel
Serdar Demirel
TÜM YAZILARI

Din adına itaat şirk de olabilir (2)

02 Ekim 2016
A


Serdar Demirel İletişim: [email protected]

Geçen yazımızda,“Onlar, Allah’tan başka bilginlerini ve din adamlarını da kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.” (Tevbe: 9/31) âyeti celilesini zikretmiş, merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın âyetin tefsiri sadedinde yazdıklarından da birkaç önemli alıntı yapmıştık. 

Hadis kaynaklarında bu âyetin manasını izah eden rivâyetler de mevcuttur. Bu meyanda aşağıdaki hadis câlibi dikkattir. 

İmam Tirmizi senedini zikrettikten sonra Hıristiyanlıktan İslâm’a yeni geçmiş sahabi Adiyy b. Hatem’in Medine’ye geldiğini haber verir. Peygamberimizin huzuruna vardığında boynunda gümüş bir haç vardır. 

Resûlullah (sas) ona, “Boynundaki putu at” der. O sırada Peygamberimiz “Onlar Allah’ın dışında hahamlarını ve rahiplerini rab edindiler” cümlesi ile başlayan âyeti okuyordu. Âyet bitince Adiyy, “Onlar, hahamlarına ve rahiplerine tapmıyor, kulluk etmiyorlardı” diye karşılık verir. Bunun üzerine Peygamberimiz (sas) şu cevabı verir:

“Evet, ama din adamları onlara helal şeyleri yasakladılar ve haram şeyleri serbest ettiler. Onlar da din adamlarının bu hükümlerine uydular. Bu tutum, onların, din adamlarına kulluk etmeleri anlamına gelir.” (Tirmizi: 5/129, hn. 3095)

Bu hadisin de gösterdiği gibi tevhid itikadını zedeleyen, insanı hakikatten uzaklaştıran, şirk sınırlarına dâhil eden tehlikeli hususlardan birisi de Allah’ın (c.c) hükümlerini geçersiz kılacak hükümler vermektir. Hüküm verenler kendilerini itikadî olarak tehlikeye atmaktadırlar. İşin vahim tarafı ise, bu hükmü inkâr etmeye imkânları olduğu hâlde inkâr etmeyenlerin, körü körüne itaat edenlerin durumudur. Zira bunların hem sayısı çok olur hem de güç, kudret ve kudsiyet vehmettikleri kişilerin heva ve heveslerine uyarak hadisin işaret ettiği muhataralı alana girmiş olurlar.

Helal ve haramı belirleyen yegane otorite kuşkusuz Allah (c.c)’dür. Hz. Peygamber dahi Allah’ın hüküm buyurduğu bir fermanı değiştirme, iptal etme yetkisine sahip değildir. Hâl böyle iken unvanı ne olursa olsun birisi çıkıp da Allah’ın hükümlerini değiştiriyorsa bu ondan kabul edilemez. Topluma âlim olduğunu, şeyh olduğunu, keramet sahibi veli olduğunu söylese dahi kabul edilmez. Zira ilim sahibi ve ilmiyle âmil bir âlim asla böylesi büyük bir cürümü irtikap etmez. 

Hakikat insanlara göre değil, insanlar hakikate göre bilinir. Aslolan Kur’an ve Sünnet’tir. Hiç kimsenin Kur’an ve Sünnet’e rağmen kendisine itaate çağırma yetkisi yoktur. Hz. Ebubekir halife seçildiğinde, Kur’an ve Sünnet’e uyduğum müddetçe bana itaat edin demiştir. Ona bey’at eden sahabiler de bu esasa göre bey’at etmişlerdir. Basit kaide budur.

Liderlerine Kur’an ve Sünnet’e aykırı olarak uyan kişilerin bu bağlamda haram işlemeleri, kul hakkını yemeleri, Müslümanların malına ve canına zarar vermeleri onları Allah indinde mazur kılmaz. Âhirette kendilerine elem verici bir azap vardır. 

Suriye’de âyetullahların fetvasıyla Müslüman kanı akıtanlar katildirler. 15 Temmuz gecesi fetvayla sivillere ateş açanlar, masum insanları katledenler katildirler. Fetvayla çift kimlikli hayat yaşayanlar Müslümanları aldattıkları için haram işlemektedirler. Bir beşerin sözünü Allah’ın sözüne takdim etmeleri sebebiyle itikadî sapma içindedirler. 

Sözün özü kimse Allah’ın sınırlarını fetva aldık diyerek çiğneyemez. Bu tür cinayet fetvalarıyla İslâm coğrafyası içeriden bölünmekte, kalenin kapısı içeriden düşmana açılmaktadır. Aklını ve ruhunu kayıtsız şartsız başkalarına teslim edenler kendilerini vahye göre sorgulamak zorundadırlar.

Not: Tüm Müslümanların Hicri yılbaşını tebrik ediyorum. Rabbim hayırlara vesile kılsın... 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23