• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Serdar Arseven
Serdar Arseven
TÜM YAZILARI

Ezik muhafazakârlar!

08 Temmuz 2015
A


Serdar Arseven İletişim: [email protected]

Aman, yanlış anlaşılmasın;

“Ezik Dindarlar” demiyorum.

“Dindar” ezik olmaz, “İnanıyorsanız muhakkak üstünsünüz!” müjdesini veren bir inancın mensupları nasıl “ezik” olabilir ki?

Şu muhafazakârlık denilen “ithal” anlayış, amansız hastalık.

“Dindar”ı alıyor, “reel politik” tezgâhından geçiriyor, önce “duruma” sonra “satış”a müsait hale getiriyor!

İyi mi oldu kötü mü sonuçları itibarı ile bilemiyorum; ben “dindar” bir aileden gelmedim.

“Bizim Arseven”ler, “ittihatçı”ydı, “CHP”liydi, “içki içmeyene kız verilmediğine” şahitlik etmişliğimiz vardır.

“Yalı” hayatı yaşarlardı, “köylü” takımına yüz vermez; “İstanbul’un bunlar yüzünden bozulduğunu” söyleyip dururlardı.

Kafam ermeye başladığında –ki hayli geç bir yaşta ermeye başladı- bu ortamdan uzaklaştım.

Okumalar, araştırmalar, farklı bir yola girdim.

O giriş anından itibaren de Arseven takımının “yalı” grubunda panik başladı; “Bizimki gerici oldu, yobazlara karıştı” filan!..

Bugün geriye dönüp baktığımda, “İslam’ı tanımaya insanlardan değil de, ‘Yüce Kitap’ ve diğer kitaplardan başlamakla ne iyi etmişim!” diyorum.

“Dindar” görünümlü “muhafazakarlardan” bir grupla tanışsaydım o günlerde, çok farklı değerlendirmelere girebilirdim.

Allah korumuş!..

Dağıtarak gideceğim bugün.

Bir “hukukçu” arkadaş, ayıptır söylemesi “ateist” bir arkadaş…

Bir gün bana demişti ki;

“Serdar Bey, bir şeyi merak ediyorum.

Ben ateistim, yani günün birinde hesap verileceğine inanmıyorum.

Din’e inananların çoğuna bakıyorum da, inandıklarını söyledikleri davalar için ‘bedel ödemeyi’ göze almıyorlar.

Ben ‘ideallerim’i savunmak için pek çok tehlikeyi göze aldım, ‘inançlı’ olmadığım halde.

Sizinkiler ise hesap gününe inandıkları halde, çok korkuyorlar!..

Burada bir çarpıklık yok mu?”

Ne dersin bu sözlere?

Uzun uzun, “dindarlık” ile “muhafazakârlığın” farkını anlattım.

Genellemeler yapmasının doğru olmadığını belirttim.

Kendisine “hidayet” dilediğimi de sözlerime ekledim!..

Şu “muhafazakârlık” denilen “illet”ten mutlaka kurtulmamız gerekiyor.

“Kur’an’daki Müslümanlardan” olmak mecburiyetindeyiz.

Bir İsrail yöneticisine soruyorlar, uzun yıllar önce;

“Etrafınızda bunca düşmanınız var; bunca Müslümanın ortasında yaşarken korku duymuyor musunuz?”

Soruya verdiği karşılık ne manidar eloğlunun:

“Onu Kur’an’daki Müslümanlar gelince düşünürüz!”

Mevzu bu!..

Nice hadise var önümüzde; Sivas’ta bir tezgah kurup 33 kişiyi idama mahkûm ediyorlar, karşı çıkan neredeyse bir Akit!..

Bu idam mahkûmları, “Öcalan idam edilmesin” diye ipten kurtarıldı ama…

Cezaevinde bir gün bir yıl, bu garibanlar 22 yıldır yatıyor orada.

Çoğu güme gitmiş; olay yerinde bile olmayanlar var içlerinde ama, kime anlatırsın!..

Adamlara “aşk olsun”; Ergenekon, Balyoz sanıklarını, mahkûmlarını nasıl da sahiplendiler, nasıl da ortalığı ayağa kaldırdılar, ne büyük bir dayanışma örneği sergilediler.

Tam 22 yıldır Sivas’ı bahane ederek, nasıl da yükleniyorlar.

Başbağlar’da 33 Müslümanın katledilmesinin de üzerinden 22 yıl geçti, nasıl da “görmezden geliyorlar” pervasızca!

Onlar yanlışı savunmakta bu kadar cesur, “muhafazakarlar”, “doğru”ya sahip çıkmakta bu kadar korkak!..

AK Parti’nin başına dert açanın da “muhafazakar demokrat” kimlik arayışı olduğunu görüyorum bugünlerde.

Millet, memleket düşmanlarının Muhterem Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik saldırılarına destek verenler, “dindar” değil “muhafazakâr!”

“Reel politik” takılıyorlar bugünlerde.

Hesapları açık;

“Bu Siyonizm, Recep Tayyip Erdoğan’ı bitirirse biz de biteriz!”

“İyisi mi, inceden tornistan!”

Peki ya öyle olmazsa, yani Muhterem Erdoğan yıkılmazsa…

Onun da kolayı var;

“Anında dönerler!”

Muhafazakâr “kıvrak” adamdır!..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23