• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sefa Saygılı
Sefa Saygılı
TÜM YAZILARI

Savaşa hayır da teröre evet mi?

27 Ocak 2018
A


Sefa Saygılı İletişim: [email protected]

PKK ile mücadele ülkemizin yıllarına mal oldu. Çoğu gencecik on binlerce insanımızı terörde kaybettik. Ekonomimize ve refahımıza katkıda bulunması gereken milyarlarca liralık serveti bu yüzden heba ettik.

PKK’nın arkasında Türkiye düşmanı güçlerin olduğunu biliyoruz. Ne zaman o şer güçlere kafa tuttuk, ‘biz büyük devletiz’ dedik, ‘görürsünüz’ dediler ve terörü alevlendirdiler.  Yani bizi köle yapmak, emir kulu haline getirmek için PKK’yı silah olarak kullandılar. PKK ise azdıkça azdı. Derken FETÖ de girdi devreye. PKK ile yabancı istihbarat örgütlerinin kontrolünde ortak çalıştılar. Birlikte ülkemize zarar verdiler, dış güçlerin piyonu oldular. 

Savaşa hayır’ diyerek Suriye’de yuvalanan Türkiye düşmanı teröristlere karşı verilen mücadeleye karşı çıkan, şiddet yanlısı güçlerin yok edilmesini istemeyen 170 imzacı sözde aydına seslenmek istiyorum. Hele üyesi olduğum Tabipler Birliği’nin ‘savaş sağlık sorunudur’ gibi çarpık mantıkla ülkemizin ölüm kalım mücadelesine ket vurmak isteyenlere sözüm. Ülkemiz hiçbir ülkeye savaş açmış değildir. İran’la mı, Irak’la mı yoksa Suriye veya başka bir devletle mi savaş ilan ettik? Böyle bir şey yok. Türkiye olarak sınırımıza yuvalanmış, ülkemiz için tehdit oluşturan PKK uzantısı güçlere operasyon yapıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımız baldıran zehiri içme pahasına PKK ile barış yapmak istedi. Ancak bu şer güçler ülkemizi avuçlarının içine almak istedi, şımardıkça şımardılar. Şehirlerimizde kimlik kontrolü yapmaya, çukurlar ve hendekler kazmaya, yolların altına mayınlar yerleştirmeye, canlı bombalar yetiştirmeye, belediyelerin gelirini dağdaki teröristlere göndermeye kadar vardırdılar hainliklerini.

Hele barış için verdikleri sözlerin hiç birini de tutmadılar. Güya silah bırakacaklardı. Güya militanlarını yurtdışına çıkaracaklardı. Aksine eşkıyalar dağdan şehre indiler. Gündüz karşınızda memur, siyasetçi veya şehirli gibi durdular, gece ise PKK militanına döndüler.

Üstelik ikide bir taviz istemeye başladılar. Kendilerini güçlü, yenilmez görüyorlardı. “Şunu vermezseniz veya yapmazsanız barışı bozarız” gibi sözler savurarak şantajda bulundular. Diğer yandan da, “Barıştan yana olacağız, siyasetle isteklerimizi bildireceğiz, dağdan ineceğiz” gibi propaganda ile TBMM’de de güçlü bir grupla temsil edilmeye başlandılar. Zannediyorlardı ki Türkiye’nin gücü onlara yetmez. 

Artık tahammül edilmez hal almışlardı. Ancak yine sabırla ülkemiz barışı, ateşkesi sürdürmeye devam etti. İki gencecik polis memurumuzu evlerine gizlice girerek uykularında kalleşçe şehit ettiler. Ülkemizin olağanüstü gayretle tek taraflı olarak götürdüğü barış süreci böylelikle yine onlar tarafından son bulmuş oldu.

Şimdi inlerine girildi, büyük kayıplar verdirildi.  Eskisi gibi karakol basamıyorlar, Mehmetçiklerimize baskın yaparak zarar veremiyorlar. Artık Türkiye’de barınamaz oldular. Bu defa iplerini ellerinde tutanlarca yeni bir konsept sahneye kondu. Binlerce TIR silah yollanarak, maddi yardımla beslenerek, arkalarında oldukları söylenerek sınırımıza yığıldılar ve tehdit büyüdü. Defalarca ülkemiz bu eşkıyaları uyardı ama dinlemediler.

Nasıl yurtiçinde bitme noktasına geldilerse yanı başımızda da olmaları ülkemizin güvenliği ve geleceğimiz adına büyük tehlike arz ediyordu. Türkiye de gereğini yaptı ve Afrin’e girdi. Şimdi kaçıyorlar, teslim oluyorlar. İnşallah bitiyorlar. 

Kendi ilimin Reyhanlı ve Hassa ilçelerine attıkları roketlerden de belli ne kadar risk altında oluşumuz. Evvelsi gün de maalesef Kilis’e tarihi bir camimize, üstelik cemaatle namaz kılınırken roket attılar ve 2 şehit verdik, 11 vatandaşımız da yaralandı.

Kısacası Türkiye’nin Suriye’ye girmesi savaş değil (ki gerektiğinde savaşa da karar verilir), terörle mücadeledir. Başka bir yol kalmayınca teröristlere operasyon yapılmıştır.

Sınırlarımızı ve ülkemizi korumak, terör odaklarının başını ezmek için bu operasyon şarttı. Oldukça başarılı olan ve adeta destan yazan kahraman ordumuzun muvaffakiyetlerinin devamı için dua ediyoruz.

Ülkemiz aynı anda dört mevsimin yaşandığı, olağanüstü doğal güzelliklere sahip bir konumdadır. Yeraltı ve üstü zenginlikleriyle hayranlık uyandırmaktadır. Ayrıca tarihten gelen binlerce yıllık misyonu ile zor ve muhtaç durumda olanlara yardım etmesiyle, hayati tehlike altındaki insanlara bağrını açmasıyla, dünyanın dört bir yanındaki felâket ve afet görmüş yoksulların yanında olmasıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle ‘kimsesizlerin kimsesi’ oluşuyla bütün dünyanın dikkatini çeken lider bir ülkedir. Tarihte İslâm dünyasına önderlik ettiğinden dolayı düşmanlar kumpaslarla, açık veya gizli oyunlarla, sinsi manevralarla Türkiye ile uğraşmaktadırlar. 

En son ise PKK’nın uzantısı teröristler sınırımızda karargâh kurmuşlar, efendilerinden gelecek emri bekliyorlardı. Tahribat için hazırlardı yani. Ancak kahraman Türk ordusu onlara bu fırsatı vermedi ve Zeytin Dalı adı verilen operasyonla o hainleri inlerinde vurdu.

Yabancı yetkililer ve devlet adamları ile sağduyulu siyasetçiler, yazarlar ülkemizin haklılığını görmekte ve itiraf da etmektedir. Ancak imzacılar ve tabip odası gibi içimizdeki yabancılar kabul edilmez şeyler söylemeyi ne yazık ki sürdürmektedirler. Kahraman ordumuzun muzaffer olmasını diliyor, dualarımızın ve desteğimizin Mehmetçiklerle olduğunu haykırıyoruz. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23