Enflasyonun sebebi gerçekten faizler mi?
Döviz ve faizde yukarı yönlü spekülatif bir hareket devam ediyor, en az yıl sonuna kadar da devam edecek gibi görünüyor!
Süreci de zaten devlet tahvillerindeki faizlerin yüksekliği gösteriyor ve destekliyor…
Türkiye’de 2 yıl vadeli devlet tahvili faizi yüzde 13,73’lerde…
5 yıllıklar yüzde 13’lerde… 10 yıllıklar ise yüzde 12’lerin hafif üzerinde…
Normalde ekonomi literatürüne göre, kısa vadeli tahvillerin faizleri düşük, uzun vadeli tahvillerin faizleri daha yüksek olması gerekir…
Ama bizde bu durum tam tersine işliyor…
Niye, çünkü ekonomimizin dış finansmana yüksek derecede ihtiyacı var.
Niye, çünkü tasarruf yapamıyoruz…
Niye, çünkü ekonomi büyüyor ama, kredilerdeki hacimler de büyümeye devam ediyor… Harcıyoruz da harcıyoruz!
Niye, çünkü yatırımlarımızın çoğu verimli ve katma değerli yerlerden ziyade, taşa, toprağa yani israfa gidiyor!
Memleketteki manzara, fotoğraf, resim bu!
DALGALI SÜREÇTE MERKEZ BANKASI NE KADAR SUÇLU?
“Enflasyon niçin düşmüyor?” diye hiç kimse Merkez Bankası’nı suçlamasın!
Yılsonunda doların 4,10 liraların üzerine çıkacağını söyleyenler mi dersiniz, avronun 5 liraları zorlayacağını dile getirenler mi dersiniz, 2 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 15’lere dayanacağını öngörenler mi dersiniz, yani spekülasyon zirvede!
Spekülasyonun zirve yaptığı yerde tabi ki enflasyonu tutamazsınız!
Hani böyle ortamlarda spekülasyondan şikâyet etmek de yersiz…
Manipülasyon ise zaten kanunen yasak, yapamazsınız…
Haa! Yapanların da anasının ağlatılması lazım, bu da ayrı mesele ve ayrı bir yazı konusu!
Spekülasyon, yatırım araçlarında bir kazanç yolu…
Özellikle sıcak para ile gelen yabancı yatırımcı spekülasyonların bolca kaynadığı ortamları çok sever ve oraya yatırım yapar…
Burada önemli olan, ülkenizin duruşu, kredi risk primi yani CDS’i... Dünyaya ve yabancı yatırımcıya verdiği fotoğraf ve mesaj!
Şayet borçlarınızın önemli bir bölümünü ve cari açığınızı çevirmek için doğrudan veya portföy yatırımları gibi dış kaynak kullanıyorsanız ve bu kaynağa da ciddi ihtiyacınız varsa o zaman spekülasyonlara da hazır olmakla birlikte asıl yıkıcı spekülasyonlara karşı dirençli olmanız şart!
Yatırımcı tabiî ki kazanmaya geliyor… Bolca da spekülasyon istiyor… Mühim olan yıkıcı spekülasyonlara meydan vermemek, ya da mezkur spekülasyonları savabilmek değil mi?
Çünkü bu spekülasyonların ucu eninde sonunda vatandaşa dokunuyor…
Önce döviz hareketlendiriliyor… Peşine faizler takılıyor…
Tabi ki sebebini “soğan, salatalık, hıyar, domates”te aradığımız enflasyon da bakmışsınız dudak uçuklatır hale geliyor…
Enflasyonu gören finansçılar da spekülatörlerin oluşturduğu gazla faizleri bir «tık» daha ileri vererek vites yükseltiyor… Al sana hiç yoktan maliyet enflasyonu… Piyasa enflasyonu…
Ne dersen de! Yabancı kucağımıza nur topu gibi enflasyonu bırakıp ellerini ovuşturarak ceplerini tıka basa dolduruyor… Biz de ağzımızı açıp sadece bakmakla yetiniyoruz!
ENFLASYONUN GERÇEĞİNİ DEĞİL SANALINI YAŞIYORUZ
Bizim bildiğimiz enflasyon, arzın talebi karşılayamaması sonucu fiyatların yükselmesi ama hani nerede? Enflasyonun gerçeğini, değil sanalını, hem de katmerli sanalını yaşıyoruz! Sanal enflasyonumuzu da çekirdeğe bulaştırıp gerçek tohumları bozuyoruz… Olay bu kadar basit!
Zannediyoruz ki, enflasyonun sebebi tek başına faiz… Böyle bir şey yok!
Elbette faiz tüm kötülüklerin anası ancak bu kötülüğün asıl kaynağının speküle edilmiş sıcak paraya dayalı enstrümanlar olduğunu unutmamak gerekiyor, diye düşünüyorum…
O zaman devlet yöneticilerinin yapacağı iş; ülkeye sanal dışı reel yatırımlarla döviz kazandırıcı faaliyetlere ağırlık verirken Türk Lirası’nın da değerini korumak…
Bakınız, Türk Lirası’nı koruma kanunu var, onu da bir kez daha hatırlatayım!
Kanunlarınızı işletiniz… Onun bunun hatırına bakmadan kanunları işletmekten geri durmayınız! Devletli olmak gönül, hatır işi değil, hak ve hukuk işi!
TEDİRGİN EDİCİ OLAYLARI GERİ PLANDA TARTIŞINIZ!
Mevcut kanunlar yetersiz kalıyorsa yatırımcıları ürkütmeyen piyasaları düzenleyici ve destekleyici yeni kanunlar, mevzuat ve tüzükler ihdas ediniz!
Ülke ekonomileri için olmazsa olmaz fiyat istikrarını, enflasyon ve döviz rezervlerini merkez bankası merkezli eleştirip seyirci kalmayınız!
Hele hele piyasaları tedirgin edici olayları basın ve kamuoyunda değil, geri planda çözüm odaklı tartışıp hal çaresine bakınız!
Şu yüksek ithalatı önlemenin yollarını da seri bir şekilde devreye alınız ki resmi olarak 4 milyonlara doğru giden işsizlerimiz de bir ekmek kapısı bulabilsin!
Ülkenin enerji faturasını düşürecek her 1 dolarlık faaliyet ve yatırım aslında istikrarın esas unsurlarından biri, belki de en önemlisi…
Diğer taraftan devletli olarak siyaset cephesindeki dalgalanmalara da müsaade etmeyiniz… Mesela son dönemdeki belediye başkanları operasyonu, erken seçim tartışmaları, henüz netliğe kavuşamayan Suriye, Halkbank ve Zarrab olayları anlattığımız mezkur spekülasyonların temel taşları…
Yabancı yatırımcı Türkiye’nin genel fotoğrafına bakıyor ve ona göre hareket ediyor… Dolayısıyla iş sadece söylemlerde kalırsa ve sorunlara karşı halkı da içine katarak tüm siyaset ve ekonomi yönetimiyle topyekun mücadele edilmezse, yıkıcı spekülasyonlara da açık hale geliriz!