• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Şeytana Sessiz Kalmayız Soysuzu da Asla Unutmayız

07 Ağustos 2018
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Kontrolsüz gelişim gücü sarhoşu denilince aklımıza ilk gelen devlet kim? Tabi ki derin adamların yönettiği ABD... Soğuk savaş sonrası küresel anlamda elde edilen güç ve dengesizlik ABD’yi kontrol edilemez bir hale getirmiştir. Devasa bütçesi, korkunç askeri gücü, istihbarat ağları ile dünyaya meydan okuması... Bunların tümüne haydut gücün egemenliği denir.

Adalet ve hukuk yoksunu ABD’nin insan ve hak ihlalleri noktasında sicilinin bozuk olduğu herkes tarafından bilinir. ABD, kendi vatandaşlarına acımasızca şiddet uyguladığını, beyazların ülkesi olarak kapitalist ve Siyonist akıl tarafından sevk ve idare edildiğini açıkça bütün dünya seyrettirmektedir. Acı olan, kör ve sağır dediğimiz, sözde süper güç dediğimiz devletlerin vicdanları… ABD’ye tepki noktasında tık yok. Nedenini soracak olursanız; bu manyaklarla kimse uğraşmak istemiyor.

Sahip olduğu güce tapan, istediğini yapan, mafyavari yöntemle dünya devletlerine racon kesen, canı sıkıldığında popülist çıkarları uğruna din bile üreten ve hatta kavim dinlerini de hiçe sayan, kendi amaçlarına uygun olacak şekilde devletlerin anayasal hukukunu tanımayan ve istediği gibi işgal planları uygulayan ABD, bunlar yetmiyormuş gibi milyonlarca insanı katleden bir devlettir.

Aynı ABD üç beş yalanla istediği devletleri terör yanlısı veya terörist ilan edebiliyor. Bunun yanında iktidarları yasadışı bulup bazı bakanların ve önemli insanların malına bile el koyabiliyor… Hatta utanmadan diplomasi kurallarını, uluslararası hukuku tanımadığını ilan edebilen arsız, şımarık, utanmaz bir devlettir ABD. Bu tür agresif hareketleriyle gün geçtikçe kendi içine daha fazla kapanan ABD, itibar erozyonuna uğruyor. Düşman ilan etiği ülkelere karşı güç uygulamaktan kaçınmayan ABD’nin korkutucu olan en önemli silahı “tehdit”tir. Güç zehirlenmesi yaşayıp, kibir denizinde yüzen despot anlayıştır ABD yönetimi!

Sonuca gelecek olursak, Türkiye’ye karşı yaptırım kararı alan ve ortak yürütülen F35 ortak projesinde Türkiye’ye verilecek uçakları dahi teslim etmeyecek olan ABD, bunların hesabını tarih karşısında bu millete bir gün verecektir. Unutulmamalıdır; bu millet dostunu tarihe nasıl not alıyorsa, düşmanını da öyle... Bir gün hak edecekleri dilde cevaplarını alacaklardır. Bu olayla birlikte ABD-Türkiye ilişkileri bir daha asla tamir edilemeyecek derecede yara almıştır. Ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Peki! ABD’nin Türkiye’ye yönelik bu kini sadece rahip Brunson denilen bir teröristin hapiste tutulmasından mı kaynaklanıyor? Tabi ki değil. Asıl amaç; gittikçe güçlenen ve küresel bir güç olmaya doğru emin adımlarla ilerleyen Türkiye’yi bir şekilde durdurmak ve kendi çıkarlarına hizmet ettirmektir. Türkiye’nin bu coğrafya için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğu bundan bir yıl önce yaşanan Katar krizinde kendini gösterdi. Türkiye ve onun özelinde Erdoğan olmasaydı bugün Katar diye bir devlet var olmayacaktı. Bu coğrafyada tarih yeni baştan yazılıyor. Trans-Asya Demiryolu Hattı ile karada ve denizde yeni ve modern bir İpekyolu kuruluyor. Çin’den başlayıp Londra’da bitecek yeni demiryolu hattının en kritik ülkesi hiç şüphesiz Türkiye.

Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye, Rusya ve Çin’in yanında yer alan ülkeler zenginleşirken Batı fakirleşecek. Çin, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye ve bu güzergâh üzerinde yer alan diğer tüm ülke ve beldelerin malları, tıpkı bundan 500 yıl önce olduğu gibi Trans-Asya demiryolu vasıtasıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden oluk oluk Avrupa’ya akacak. Taşıma maliyetleri ve taşıma süreleri en alt seviyeye inecek. Yük ve konteyner gemileri ile Avrupa limanlarına iki üç ayda ulaşan Uzakdoğu malları, sadece iki hafta içerisinde Avrupa’nın göbeğine taşınacak.

İnşaatı büyük oranda tamamlanan bu demiryolu koridorunun bütünüyle çalışır hale gelmesi durumunda Çin ile Türkiye arasındaki mal sevkiyat süresi 30 günden 10 güne düşecek. Daha önceden Pekin’den Türkiye’ye deniz yolu ile 2 ayda teslim edilen ürünler, 7-8 gün içerisinde İstanbul’da olacak. Karayolu mesafesinde de 3 bin kilometrelik bir azalma sağlanacak.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Bakü-Tiflis-Kars ve Edirne demiryolu projeleri Modern İpek Yolu’nun orta koridorunu oluşturuyor. Batılıların temel endişe ve korkusu işte bu projeden kaynaklanıyor. Doğu ülkelerinin fakirleşmesine yol açan Ümit Burnu önemini hızla kaybediyor. Yeni İpekyolu’nun devreye girmesiyle birlikte Avrupa genelinde gemi ve konteyner taşımacılığı yapan şirketler, sigorta şirketleri, gümrük ve liman işletmeleri batacak, fabrikalar kapanacak, Kıta Avrupa’sında işsizler ordusu oluşacak. Öyle ya tarih tekerrürden ibaret olacaktır.

Bir iki sözle yazımıza nokta koyalım... Haydi, ABD’yi anladık, batıyı anladık; onlar Başkan Recep Tayip Erdoğan’a düşman gözü ile bakıyor, İslam dünyasıyla batının kalan tarihi hesaplaşmasını gerçekleştirmek istiyorlar kendilerince... Siz vatan hainlerine ne demeli? Dolar artışından bayram eden Batı çocukluğunu ve İsrail yalakalığıyla Atatürk’ün profil resimlerini kullanan hadsizlersiniz… Nerenize kına yakacaksınız? Bu duruma sevinen bazı vatan hainlerine bir fıkra iletelim ve yazımıza nokta koyalım.

Bir gün kilise çanına bir karga konmuş ve pislemiş. Bunu gören papaz sessizce yaklaşmış ve kargayı yakalamış. 

Kargayı elinde tutarak, ona demiş: ‘’Eğer Hristiyan olsaydın kilisenin çanına pislemezdin. Yok eğer Müslüman isen kilisenin çanında ne işin var››.  Siz olsa olsa kemalizmi ve laikliği kullanarak atalarınıza ihanet eden dinsiz, soysuz nesil olursunuz... Vesselam…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23