• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Acılar defterine bir tarih daha kaydettik

07 Şubat 2023
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

 

Kocaeli depremin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen neden olduğu yıkım hâlâ hafızalardaki yerini koruyor. Yakınlarını kaybedenler, yaşananları her yıldönümünde tekrar yaşıyor. 

Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları (STK) farkındalık oluşturmak için çeşitli etkinlikler düzenliyor. Ancak acılar tazelenirken yeterli dersi almıyoruz, bundan böyle acılar defterimize 06.02.2023’ü de not almış olduk. 

17 Ağustos 1999 Kocaeli ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleri ve devamında Bingöl, Van, Elâzığ, İzmir, Malatya…

Felaketlere toplum olarak hiç hazır olmadığımızı gösterdi bu depremler. Sadece devlet destekli bir planlamanın yeterli olmadığı, vatandaşın da bu konuda ahlaki bir tutum sergilemesinin, bilinçli olmasının önemi çıktı karşımıza.

Fakat, hazırlıksız yakalanmamız, gelecekte de hazırlıksız olmamızı mazur göstermez. Bu felaketler, toplum olarak bize ne olup ne olmadığımızı gösterdi, ne yapmamız gerektiği konusunda da fikir vermiş demektir. Buradan çıkacak sonuçları ne kadar iyi değerlendirir, bu sonuçlardan yararlanma becerisini ne kadar yüksek ölçüde gösterebilirsek, ilerde vuku bulacak felaketlerde, can ve mal kaybımız o kadar az olacaktır. 

Söz konusu felaketlerin üstünden saatler geçmesine rağmen, alçaklığın biri bin parça. Sosyal medyada dezenformasyon, kirli bilgi, siyaseten ahlak yoksunluğu, alçaklığın onursuzluğun durduğu yok. İnsanlığa gelince dünyaya ders vermeye çalışan bazı soysuzlar bir türlü adam olmayı öğrenemedi. 

Musibete maruz kalan kişinin kendisi bu dersi çıkaracak. Yoksa birileri üzerine giderek ve âdeta hakaret ederek ona ders çıkarmayacak. Kişi kendisi düşünecek ve hayatını gözden geçirerek, varsa yanlışları, düzeltmeye çalışacaktır. Yoksa birileri adama gidip, “Acaba ne suç işledin de bunlar başına geldi, umarım iyi ders almışsındır” derse, haddini aşmış olur. Bu kadar kızgınlığımı soracak olursanız okuduğumuz sosyal medya yorumları pes dedirtecek, Allah bu milleti ıslah etsin.

Bunlardan en önemlisi, devletin kurumsal yönetim sisteminin iyileşmesi… İyi bir oranda gözükse de, AFAD kurumsal yapısı daha da güçlendirilmelidir. Olağanüstü afet yönetim sisteminde bütün güç unsurları afet durumunda yetki-organizasyon anlamında devletin bilgi ve teknolojik koordinasyon yönetim sistemi AFAD’ın emrine sunulmalıdır.

Bunun sonucunda, birçok çalışma birden çok kuruluş tarafından defalarca yapılırken, yetki kargaşa kısmı üzerinden çoklu uyuşma sorunu gözden geçirilmeli. Yapı denetimi bunun bir sonucudur.

Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nda birtakım düzenlemeler yapıldı. “Depremlerin yıldönümlerinde tören yapılıyor, nutuklar atılıyor. Ondan sonra herkes evine gidip, işine bakıyor” demek haksızlık olur. Fakat bunların sonuçlarını bugünden yarına alamazsınız. Bunun sonuçlarını 10-20 hatta 30 sene sonra alırsınız. Yönetmelikler değiştirildi. Haksız tenkitlere rağbet etmemek lazım…

İmar mevzuatının düzeltilmesi de yine Kocaeli ve ardından yaşanan Düzce-Bolu depreminden sonra yapıldı. Problemin kaynağı imar düzensizliğimizdir. Depreme hazırlık konusu açılınca insanlar, şirketler, sanayiciler, ‘devlet depreme hazırlanmalı’ sonucunu çıkarıyor. Belediyeler önlem almalı diye düşünülüyor. Bizlerin hiçbir şey yapmasına gerek yok. Depreme hazırlık veya afete hazırlık böyle bir kavram değildir. Depreme hazırlık kişiden başlıyor, evden başlıyor. 

Bunun içerisinde iş yerleri, mahalleler, siteler, ilçeler, sonra iller ve sonra ülkenin tamamını kapsar. Dolayısıyla AFAD’ın yaptığı birtakım planlar vardır. Risk azaltma planları vardır. Devletin, birtakım belediyelerin yaptığı çalışmalar vardır. Ama biz bunları yaygınlaştırmazsak, biz bunları içselleştirmezsek, şirketlerde, mahallelerde afet gönüllülüğü sistemini destekleyip artırmazsak hiçbir zaman bizim depreme hazır olmamız mümkün olamaz.

Hızlı yara sarıyoruz. Asıl risk azaltmak, can ve ekonomik kaybı önlemek önemli. Dolayısıyla her eğitim, tatbikat ve uygulama doğru şekilde planlamalı, bunun içerisine bütün paydaşları koymalıyız. Ders aldığımız ve afetleri hatırladığımıza inanmıyorum. Ama balık hafızalıyız. Deprem olunca hemen yardıma koşuyor ve hızlıca yara sarıyoruz.

Allah bizlere böyle büyük acıları bir daha yaşatmasın diye dualar ediyoruz fakat deprem bölgesi olan Türkiye’de birey olarak kendi tedbirlerimizi alamıyoruz. Rabbim hayatını kaybedenlere rahmet eylesin. Yaralılara ise acil şifalar diliyoruz… Vesselam…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Temel

Onlar sutten cikmis ak kasik.

can

vatandaslara sirf sucu yikma bari bunu denetlemeyen bakanliklar ne icin duruyor.  
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23