• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şaban Şimşek
Şaban Şimşek
TÜM YAZILARI

Abdülhamid Han’ın İstediği Bir Bardak Su!

20 Ekim 2016
A


Şaban Şimşek İletişim:

II. Abdülhamid Han, belki de hakkında en çok konuşulan, yazılan padişah… 22-25 Eylül 2016 tarihlerinde, Dolmabahçe Sarayı’nda, onun adına yapılan bir uluslararası sempozyum vardı. Ben bir oturumuna katılabildim. Ama sadece bu oturumdaki konu başlıkları bile bir makaleye sığmayacak kadar çok... 

Bu makale, kendisine, sözde insanlık düşmanı olduğu veçhiyle “Kızıl Sultan” ya da sürekli vehimlerle yaşadığı iddiasıyla “zavallı” diyen esfel-i safilin’e ithaftır.  

Önce biraz “Su” işlerine bakalım… 

Konunun uzmanı Doç. Dr. Davut Hut anlattı… Terkos ve Hamidiye suları onun zamanında ıslah edilerek şebeke haline getirilmiş ve İstanbul’un Avrupa yakasının su ihtiyacı karşılanmış. Göksu-Elmalı suyu, yine aynı şekilde, Kadıköy tarafının hizmetine sunulmuş. Alemdağ, Taşdelen, Kayışdağı, Büyük Çamlıca sularının doğal mecraları tanzim edilerek doğrudan (abone sistemine sokulmadan) milletin kullanımına verilmiş. İnegöl’deki maden suyu ve benzerleri ise koruma altına alınmış. 

Bu arada; Osmanlı’yı yıkmak için her türlü kötülüğü yapan Ermeni-Bulgar komitacılar su kaynaklarını-şebekeleri zehirlemesin diye de tedbirler alınmış. Sultan zabıtayı; su hatlarında nöbete koymuş, havzalara girişi kısıtlamış, suyun kirlenmesine karşı derelerin (mesela; Kasımpaşa deresi) üstünü kapatmış, Fransa’dan bakteriyoloji uzmanları getirerek bakteriyolojihane kurmuş, umumi çeşmelere rutin kontroller uygulatmış…  

Evet… Şayet, sular zehirlenmesin diye zabıta kuvveti kullanmak “vehim” olarak yorumlanıyorsa, Emin Çölaşan gibi ona “zavallı” diyenlere, edep dairesinde söylenecek tek söz; akıl sağlığı ve kalp temizliği yönünden durumlarının gerçekten “vahim” olduğudur.

Hastane hizmetlerine gelince… 

Mezkur sempozyuma kadar O’nun sağlık hizmetleri hakkında epeyce bilgi sahibi olduğumu düşünüyordum ama konunun duayenlerinden Prof.Dr. Nil Sarı Hanımefendi’nin sunusunu dinledikten sonra anladım ki II. Abdülhamid Han sağlık ve hastanecilik alanında, açık ara tarihimizdeki en büyük isim. Aşağıdakiler, şu andaki sınırlarımızın dışında kalan ilgili eserlerinden not alabildiklerim:

- Döneminde yapılan-yenilenen yabancı misyon hastaneleri: 

Adana İnternasyonal Amerikan Hastanesi, Antep Azariah Simith Memorial Hastanesi, Beyrut Amerikan Tıp Koleji Kadın Hastalıkları Hastanesi, Edirne Katolik Rahipler St. Louis Hastanesi, Erzurum Amerikan Hastanesi, Diyarbakır Amerikan Hastanesi,  Harput Annie Tracy Riggs Amerikan, Kayseri Talas Amerikan Hastanesi, Mardin Dr Thom’s Hastanesi, Merzifon Anadolu Amerikan Hastanesi, Sivas Amerikan West Memorial Hastanesi, Van Amerikan Hastanesi.  

- Döneminde yapımında Sultan’ın çok büyük yardımlarda bulunduğu diğer misyoner hastaneleri: İzmir’de Musevi Hastanesi (Rothschild Hopital/İzmir Karataş Hastanesi), İstanbul Balat Musevi Hastanesi (Or-Ahayim Hastanesi), Kudüs’te Migov Lodock Yahudi Hastanesi, Kudus’te Saint Jean Göz Hastanesi,  İzmir’de Felemenk (Hollanda) Hastanesi, İzmir’de İskoç Kilisesi Hastanesi, İzmir’de İngiliz Hastanesi, İzmir’de Katolik Siant Antoine Hastanesi, İzmir’de Oblate Hastanesi, Şam’da Edinburg Etibba Misyoner Cemiyeti Hastanesi, İstanbul Şişli’de Fransız La paix Hastanesi, İstanbul’da Avusturya-Macaristan ve Alman Hastanelerine arsa bağışı. 

- Balkanlar’da yapılan Hastaneler:  

Makedonya’da; Debre-i Bala, Manastır, Üsküp. Yunanistan’da; Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe, Kavala Kasriye kazası, Demirhisar kazası, Resmo-Girit, Rodos, Drama, Selanik. Bulgaristan’da; Yanya, Flibe.

- Balkanlar’da yapılan asker hastaneleri: 

Yunanistan’da; Alasonya’nın Dışkata mevkii, Dedeağaç, Dimetoka, Flarina, Galas, Girit Hanya, Gümülcine, Kesriye. Makedonya’da; Köprülü. Sırbistan’da; Perşova kazasının Bilaç köyü. Bulgaristan’da; Kırcaali, Svilengrad kasabası. Kosova’da; İpek. Arnavutluk’ta; Drac.  

- Ortadoğu’da yapılan askeri hastaneler:  

Yemen’de; Arman, Asir, Hacca, Hudeyde, İmran, Menaha, San’a, Ta’izz. Irak’ta; Bağdat, Basra, Hille, Kerkük kasabası, Musul, Nasıriye. Suudi Arabistan’da; Cidde, Taif.  Mısır’da;  Port Sait. İsrail’de; Nasira. Libya’da; Seniha, Trablusgarp.

İnce düşünceler

- Hapishaneler ve Tevkifhaneler Nizamnamesine (1880) her hapishanede bir hastane binasının ya da hasta odasının yapılması kuralını koydurdu. Bununla bir yandan tutuklu hastaların firar etmesi ve hastalıkların birinden diğerine bulaşma ihtimali ortadan kaldırılırken, öte yandan normal hastanelerde diğer hastaların yanında rencide olmaları engellendi. 

- Şam Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye Seririyat Hastanesi, özellikle yabancı tıp okullarında çeşitli propagandaların yapılması sebebiyle açıldı. Bununla batılı ülkelerin misyoner faaliyetlerine karşı benzer kuruluşlar açarak mücadele yolu seçildi.

- 1897 yılında İstanbul’da bir İngiliz Hastanesinin genişletilmesi için bir Müslüman kabristanının nakline izin verildi. (Bugün, mesela İstanbul Haydarpaşa’daki Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni genişletmek istesek ve bunun için yanındaki “İngiliz mezarlığını nakledelim” desek Birleşik Krallık ve Batı Dünyası ne der acaba?)

- Abdülhamit Han’a Ermeni militanlarca suikast düzenlenmesinden sonra yapılan aramada Saint Roche Avusturya Hastanesi’nde bomba yapımında kullanılan malzeme bulundu. Buna rağmen o militanların tedavi edilmesine (Rus hastanesinde) engel olunmadı.

Hazin son

31 Mart olayı sonrasında tahttan indirildiğinde, Koca Sultan çok sevdiği o Taşdelen suyundan bir bardak su istedi de İttihat Terakkici’ler… 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23