• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

Temel’in emeli ne?

21 Ocak 2018
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ne yapmaya çalıştığını hâlâ anlayabilmiş değiliz.

Baksanıza, bu defa da İstanbul’da basın mensuplarını etrafına toplamış, hükümete vermiş veriştirmiş.

“Eee, ne var bunda? Saadet Partisi bir muhalefet partisi. Temel Karamollaoğlu da muhalefette olan bir partinin genel başkanı. Dolayısıyla iktidarı eleştirmesi gayet normal” diyebilirsiniz.

Haksız da sayılmazsınız, ancak Saadet Partisi öyle sıradan bir muhalefet partisi değil.

Bu parti; MNP’nin, MSP’nin, Refah’ın, Fazilet’in devamı bir parti.

Bu parti, muhalefetteyken bile iktidardaymış gibi etki oluşturan, ancak bu etkiyi içi boş söylemlerle değil, sapasağlam argümanlarla elde eden rahmetli Necmettin Erbakan’ın bayrağını taşıyan bir parti.

Bu sebepledir ki SP’nin başındaki kişinin muhalefeti “Temel”siz olamaz.

Örneğin, 1974’teki Kıbrıs Harekâtı yapılmadan önce, kendisine “Kıbrıs’a yapılacak bir harekât tam anlamıyla macera olur. Bu, bütün dünyaya savaş açmak demektir.  Böyle bir maceraya kesinlikle girişilmemeli” diyenlere “Asker gemiye bindi mi bir daha inmez” kararlılığıyla cevap veren bir liderin halefi, Türkiye’nin Afrin’e düzenleyeceği muhtemel operasyon için “Oraya girmesine gireriz ama, nasıl çıkacağız” çekingenliğini ortaya koyamaz.

Kıbrıs Harekâtı’nın arefesinde, ABD’nin adaya müdahaleden hoşnut olmayacağını dillendirenlere “Vay canına ya! Biri hipnotize mi ediyor sizi Allah aşkına? Bana ne Amerika’dan” diye kükreyen “Kıbrıs Fatihi”nin takipçisi, “ABD kafaya koyarsa, Türkiye’nin PYD-YPG’nin oluşturmaya çalıştığı koridoru önleme girişimleri boşa düşer” diyerek “Büyük Şeytan”a “büyük güç” muamelesi yapamaz.   

Teröristlerin “masa”larına oturmak bir tarafa, “kasa”larına bile meydan okuyan “mücahit”in talebesi, üstelik “çözüm süreci” adı altında terör örgütüyle yapılan görüşmelerden de ders almayıp “PYD ile de temasa geçilmesi lazım. Bir savaşın sonunda nasıl düşmanlar aynı masada oturuyorsa, aynı şekilde bizim de herkesle diyalog halinde olmamız şart” diyemez.

Taa 1992 yılında yaptığı bir konuşmada, emperyalist güçlerin bölgemizde bir Kürt devleti kurmak istediğini söyleyerek tehlikeye yıllar önceden dikkat çeken basiret timsalinin koltuğunda oturan şahıs, bugün kalkıp, Kürt devletinin ilanı anlamına gelecek federasyon ve otonom bölge gibi seçeneklerin de Suriye’deki sorunun çözümünde dikkate alınması gerektiğini dillendiremez.

Bundan tam çeyrek asır önce “ABD, dış güçler ve İsrail’in ‘Kürt devleti’ hesabı planlı. Onların bu planlarını mutlaka bozmamız gerekir” uyarısında bulunanbir liderin ardılı, emperyalistlerin planını bozmayı bir kenara bırakın, o plana “Temel’den destek” anlamına gelebilecek sözler sarfedemez. 

Herkesin “Hizmet Hareketi/Cemaat” olarak nitelendirdiği günlerde, FETÖ’nün röntgenini çekip cümle âlemi ikaz eden feraset abidesinin vârisi, FETÖ elebaşıyla yuvarlak masa toplantıları yapan “etki ajanları” ile aynı masaya oturamaz. 

Tek tasası FETÖ’yü aklamak olan, bu sebepledir ki; 17/25 Aralık yargı darbesi girişiminden sonra bile “Fetullah Hoca bu işlerin içinde yoktur” diye yazılar yazabilen kalemşorlarla aynı kare içinde poz veremez.

“Çocuklarınızı bunların okullarına gönderirseniz Yahudi’ye asker yetiştirmiş olursunuz” uyarısını yapan bir “Hoca”nın öğrencisi, “Yahudi askeri” mesabesindeki iki FETÖ’cünün, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmemesini eleştirip, “Bana göre hukuk bitti. Türkiye’de hukuku tıkadılar. Adalet mekanizmasına güven kayboldu” sözleriyle Milli Görüş hareketinin “Temel”ine dinamit koyamaz. 

Bu böyle biline!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23