• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Osman Atalay
Osman Atalay
TÜM YAZILARI

Suriye’de ABD, Rusya ve İsrail arasında Türkiye

11 Nisan 2017
A


Osman Atalay İletişim: [email protected]

2008 yılında Türkiye ile Suriye arasındaki siyasi ve ekonomi alanlarındaki iş birliği sadece İran, Suudi Arabistan ve Mısır değil, ABD, İsrail ve Batı’nın da çok dikkatini çekiyordu.

1990’larda PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a ev sahipliği yaptığı için bütün ilişkilerimizin durma noktasına geldiği Suriye ile bahar yaşıyorduk.

2010 yılında Arap devrimlerinin Suriye topraklarına ulaşmasıyla Türkiye ile Suriye ilişkileri çok ciddi yara aldı.

Türkiye, Suriye Savaşı’nın başında Esed’e iktidarı Sünnilerle paylaşmasını, hızlı reformlar yapmasını telkin etti fakat Şam rejiminin üzerindeki İran ve Rusya’nın siyasi, askeri etkisi Türkiye’nin bu telkinlerini geçersiz kıldı.

Suriye Savaşı’nın görünen ve görünmeyen güçlü aktörleri vardı.

Rusya, ABD ve İran, Suriye’nin görünen, İsrail ise görünmeyen aktörü idi.

Esed’in, 400 bin insanı katletmesinin önüne geçemeyen İran ve Rusya, İslam dünyasının nefreti ve eleştirileriyle karşı karşıya kaldı.

Esed’in 21 Ağustos 2013 tarihinde Doğu Guta’da kimyasal silahlarla 1400 sivili katletmesiyle Esed’siz Suriye ve yaptırım kararlarının dillendirilmesi BMGK’dan sürekli geri döndü.

Obama, Suriye’de DEAŞ ve rejimin pozisyonundan ziyade bütün enerjisini  PYD/YPG Kürtlerinin siyasi, askeri örgütlenmesi ve güçlendirilmesine harcadı.

Ocak 2014’te PYD ağırlıklı Yasama Meclisi’nin kabul ettiği Anayasa ile Suriye’nin kuzeyinde Demokratik Özerk Yönetim ilan edilmişti. Bu kanton ilanı Obama ABD’sinin hediyesiydi.

Rusya ve İran, Suriye nüfusunun yüzde 80’inin Sünni olmasını ciddiye almadı.

Suriye halkının yıllardır Filistin ile duygusal, manevi, fiziki yakınlığının Suriye direnişi üzerinde oluşturacağı motivasyon etkisini hesaplayamadı.

Rusya, 2015 yılında Şam rejiminin alarm zilleri çalmasıyla bütün askeri gücünü seferber ederek Suriye’de ipleri eline aldı.

2014’de Suriye coğrafyasının Nusayri, Kürt ve Sünni kantonlara doğru ayrılmaya başladığını kabullenen Rusya, PYD/YPG ile anlaşmayı uygun gördü.

Suriye’de hem ABD hem Rusya, PYD/YPG ile ilişkilerini sağlamlaştırma yarışına girdiler.

İran ve Rusya, Suriye’de savaşın birinci raundunu kaybetmişti. İran’ın hiç hoşlanmadığı Kürt kantonu realitesi Suriye’de ABD eliyle hazırlanıyordu.

ABD’nin, rejimin garantörü olarak Rusya’yı muhatap alması Suriye’de kendi geleceğini çok hassas dengeler üzerinden yürütmesini zaruri kılıyor.

Suriye savaşı boyunca İsrail, 5 kere Suriye topraklarını ihlal etmesi ne İran ne Rusya ne de rejim tarafından çok dikkate alınmadı.

7 yıldır süren savaş içerisinde İsrail’in sessizliği ve sakinliği çok dikkat çekicidir.

En az 11 kez Rusya, İsrail görüşmelerini yabana atmamak gerekiyor.

İsrail’in, Suriye’de 2012’den beri ABD’den çok Rusya’ya güvendiğini ve sıkı bir diplomatik temas içerisinde olduklarını unutmamak gerekiyor.

ABD için Mısır, Libya ve Suriye politikalarının öncelikli hedefi İsrail’in güvenliğidir.

İsrail’in öncelikli güvenliği ise Kuzey Irak ve Kuzey Suriye Kürt devletleridir.

İsrail Rusya’nın gücünü, Rusya ise İsrail’in gücünü iyi bilir.

Suriye’de ABD ve Rusya arasında savaş çıkmasından ziyade, İsrail’in kontrolünde seyreden bir gerilim yaşanabilir.

Geçtiğimiz hafta ABD’nin Suriye’ye saldırısı bölgede yeni bir süreç ve gerilime sahne oldu.

Irak Şii lideri Mukteda Sadr, geçen hafta “Esed görevini bırakmalı ve halka kendi geleceğini tayin etme fırsatı vermeli, herkes Suriye›den askerlerini çekmeli” sözleri çok önemliydi.

ABD saldırıdan önce Rusya’yı bilgilendirdi. Rejim saldırı gerçekleşmeden önce üssü boşalttı. Sonuç olarak akıllara gelen soru: “ABD algı vuruşu mu yaptı?”

ABD’nin güvenli bölge söylemleri tuzaklar içeriyor. Bizim güvenli bölge tezimiz insani onlarınki ise PYD/YPG için mevzi kazanmak.

ABD’nin Suriye’yi vurmasının tek sebebi İsrail’in güvenliğidir.

ABD, 6 yıl Suriye’de çok pasifti.

Bu boşluğu Rusya - İsrail ilişkileri doldurdu.

ABD’nin Suriye’yi vurması Rusya için “Esed’siz geçiş sürecinin kaçınılmaz olduğu” anlamına geliyor.

Ortadoğu’da yeni süreç, ABD, İsrail ve Rusya arasındaki kontrollü ya da kontrolsüz cereyan ediyor. Bu durum Suriye ve Irak’ın geleceğini dizayn etme sürecinin işareti olarak algılanmalıdır.

Suriye’de adeta Rusya, ABD ve İsrail’in arasında ulusal çıkarlarımızın geleceğini kurguluyoruz. Daha dün Kürtlerle ilgili ABD’yi eleştiriyorduk fakat bugün ABD’nin saldırısını yeterli bulmasak da destekliyoruz. ABD ile Suriye’nin kuzeyinde çekişirken batısında ise örtüşebiliyoruz.

Rusya ile Suriye konusunda adeta çok hassas bıçak sırtı bir politika yürütüyoruz.

ABD, Trump ile Suriye’de aktif bir politika başlatacağının işaretini verirken Rusya, Esed konusunda artık son kararını vermek zorundadır.

ABD’nin bu saatten sonra nasıl bir adım atacağı da belirsiz. Suriye’de büyük siyasi oyun henüz devam ediyor. Rusya’nın Suriye’deki hamleleri ABD’nin tavrına bağlı olarak gelişiyor.

Rusya’nın Suriye’deki tek avantajı İsrail ile irtibatlı ve güvene dayalı ilişkisidir.

Türkiye ise Suriye’de tarihsel sürecin birikimi ve avantajını göz önünde bulundurarak ulusal çıkarlarımızın gereğine göre davranmak zorundadır.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23