• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Osman Atalay
Osman Atalay
TÜM YAZILARI

Çığlık herkese hitap eder sürüye ve tarihe

06 Ocak 2014
A


Osman Atalay İletişim: [email protected]

Üstad Cemil Meriç’in sözlerinden yola çıkarak, yaşadığımız siyasi kaos sürecinin nerelere varacağını kestirmek hiç de zor değil.

Gezi olayları ile başlayan toplumsal siyasi muhalefet Türkiye’nin iç ve dış gündemini aylarca meşgul etti.

Özellikle dış dünyada yapılan yorumlarda, Türkiye’nin laik ve İslamcı kesiminde çok ciddi bir kutuplaşmanın yaşandığı ciddi endişelerle dile getirildi.

Hükümet ise Gezi olaylarının tekrar etme riskinin yüksek olduğunu açıkça ifade etti. Yerel seçimlere hazırlanan AK Parti, Gezi olaylarının sebep ve sonuçları üzerinden tabana sürekli bilgilendirme siyasetini hiç ihmal etmedi.

Fakat dershanelerin kapatılma meselesi ve 17 Aralık süreci, Türkiye’yi öyle bir aşamaya getirdi ki, adeta siyasi bir depremin şokunu yaşıyoruz.

Gündem 90 derece farklı bir yere kaydı. Bu kez yaşananlar İslamcı bir iktidar ile dindar bir Cemaat kutuplaşması şekline büründü.

Gezi’de laik-İslamcı kutuplaşması, dershane tartışmasında ise İslamcı iktidar ve dindar cemaat kutuplaşması şeklindeki yorumlar hem dış dünyada hem de Türkiye de ortak bir kanaat oluşturdu.

Bu yaşanan durum 17 Aralık operasyonlarıyla çok şiddetli bir kavgaya vesile oldu ve çatışma bu algı üzerinden devam ediyor.

Osmanlı’dan günümüze kadar iktidarlara karşı lokal ve küçük çaplı askeri veya aşiret ölçekli sürtüşmeler yaşandığı bir gerçektir. Farklı etnik ve dini yapıların iktidar kavgaları ile bugün yaşanan Cemaat–Hükümet kavgası çok benzerlik teşkil etmiyor.

Bu açıdan tehlikeli bir sürecin içerisinde olduğumuzu söylemek gerekiyor. İmam Malik’in, “Benzerler arasındaki sürtüşme zıtlar arasındakinden daha şiddetlidir” sözü bugün yaşanan kavgayı anlamamız açısından çok önemlidir.

Sünni bir iktidara karşı Sünni değerlere alabildiğine bağlı olan bir Cemaat-iktidar kavgası algısı gerçekten çok ciddi bir durumdur.

İslam tarihine baktığımızda Cemel, Sıffın Vakası ve Kerbela olayları bizim yüreğimizi yakan çok büyük hadiselerdir.

O günleri ve yaşananları bir kez daha hatırlamak, dersler çıkarmak ve Peygamber Efendimizin en yakın aile ve dostlarının canlarının yandığı, kardeş kavgasının feryadının, çığlığının tarihe nasıl hitap ettiğini ve günümüze kadar yüreğimizde acısını nasıl diri tuttuğundan ders alma vaktidir.

Bugün Cemaat üzerinden AK Parti’ye ve AK Parti üzerinden Cemaat’e çekilmek istenen operasyonel provokasyonlar Türkiye Müslümanlarının 100 yıllık kazanımlarına çekilen operasyonlardır.

Tarihi bir kırılma sürecine doğru çekilmek istenen siyasi kaosun yarasını tedavi etmek çok zor olabilir.

Türkiye’de dün Alevi-Sünni, Kürt-Türk, laik-İslamcı çatışmaları sürecinden çok tehlikeli ve hiç yaşanmamış bir kaosa doğru gidiyoruz. Bu kez İslamcı iktidar ile dindar Cemaat çatışması algısı toplumun tabanına tavandan inmektedir, tehlikeli bir durumdur.

12 Eylül Türkiye’sinde çatışma sokak ile taban arasında gerçekleşirken, devlet kurumlarının tabanında bu denli bir ayrışma ve çatışma derinleşmemiş idi.

Bugünkü çatışma yasama, yargı, yürütme devletin kurumlarında kilitlenme ve sürtüşme şeklinde hızla ilerliyor. Türkiye’nin; Ortadoğu, Batı dünyasından izole edilmeye çalışılmakta olduğunu da görmekteyiz. Sistemli bir iç-dış izole stratejisi harekete geçmiş bulunuyor.

Üstad Cemil Meriç’in; bu tiyatronun dinleyicileri sağır. Sesini duyurmak isteyen nâra atacak. Önce çığlık atacaksın, sonra üç beş meraklı anlatacağın masalı dinlemeye koşacak. Masal uslu çocuklara anlatılır. Çığlık herkese hitap eder, sürüye ve tarihe; sözleri yaşadığımız bugünlerde özellikle tarihe dönmek ve orada yaşananlardan dersler çıkarmamızın ne kadar zorunlu ve önemli olduğunu hatırlatıyor. Tarih asla unutmaz ve affetmez.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23