• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Osman Atalay
Osman Atalay
TÜM YAZILARI

Bosna Hersek, Türkiye’den ne bekliyor?

14 Ekim 2014
A


Osman Atalay İletişim: [email protected]

Bosna Hersek’te, Dayton Barış anlaşmasının ardından yedinci kez devlet başkanlığı ve parlamento seçimleri yapıldı. Seçimde, kayıtlı seçmenlerin yüzde 50.1’i oy kullandı. Bosna Hersek Federasyonu’ndaki seçmenlerin yüzde 48.27’si, Bosna Sırp Cumhuriyeti’nde ise yüzde 53.15’i sandık başına gitti.

Aliya İzzetbegoviç’in kurucusu olduğu Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA) Genel Başkan Yardımcısı Bakir İzzetbegoviç, Devlet Başkanlığı ve Parlamento seçimlerinde zaferini ilan etti. İzzetbegoviç, parti olarak oyların yüzde 36’sını aldıklarını ifade ederken, Bosna Hersek Federasyonu’nda gerek entite düzeyinde, gerekse devlet düzeyinde güçlü olacaklarını ifade etti.

Seçimlere katılımın beklenen düzeyde olmaması Bosna’da halkın siyasi liderlere olan güvensizliğine de işaret ediyor. 

Bosna Hersek’te çok sayıda siyasi parti var. Bunun en büyük nedeni halkın bazı mevcut partilerden memnun kalmamasıdır. İşsizlik ve ekonomik sıkıntıların getirdiği istikrarsızlık, sürekli yeni alternatif arayışlarıyla beraber yeni oluşumlara da sebep teşkil etmektedir. Batı faktörünün de, doğrudan etkisini inkâr edemeyiz.

Bosna Hersek halkı, Türkiye’nin civardaki bölgelere daha çok yatırım yaptığını düşünüyor. Bu ilişkilerin kardeşlik eksenli olması isteniyor. Çünkü Bosna Hersek’in güvenliği için Türkiye önemseniyor.

Türkiye’nin, Bosna Hersek için en önemli partner ülke olduğu ile beraber Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun da liderliği başarılı bulunuyor.

Erdoğan’ın, Bosna Hersek’te Bakir İzzetbegoviç’i/SDA’yı aşırı sahiplenmesi, diğer Boşnak partilerini ve taraftarlarını üzdüğü göze çarpıyor.

Boşnak halkı, Türkiye’yi her zaman “abi” olarak görmüştür. Bakir İzzetbegoviç’in, Türkiye’nin tek favorisi gibi görülmesi Boşnak halkının bazı kesimlerini rahatsız etmektedir.

Türkiye’nin, SDA ve Aliya’nın oğlu Bakir’i sahiplenmesi, diğer partiler ve taraftarları açısından siyasi sıkıntı yaratıyor.

Bunun orta ve uzun vadedeki siyasi risklerinin iyi hesaplanması gerekiyor. Bakir’in hem Başkanlık, hem de parlamentoda en güçlü rakibi Daha İyi Bir Gelecek İttifakı (SBB) lideri Fahruddin Radonçiç’in kısa süredeki başarısını, Türkiye’nin göz ardı etmemesi lazım...

Radonçiç, Batı ve ABD tarafından desteklenen bir liderdir... Seçim sonuçlarıyla ilgili verdiği ilk demecinde hem Bakir, hem de  Erdoğan’a karşı savaştığını açıkladı.

Türkiye’nin, Bosna’da tek bir partiden ziyade birçok partiyle ilgili stratejisi olmalıdır.

BOŞNAKLARIN ROTASI TÜRKİYE’DEN AVRUPA’YA DÖNEBİLİR

SDA, tarihi olarak güçlü bir halk partisidir. Bu parti 1990-2006 yıllarında Bosna Hersek’in savunmasını organize etti. Bosna ordusunu kurdu, komünist dönemde yasak olan kurumları (Boşnak Kültür Birliği, Preporod) yenileyip faaliyete geçirdi. Boşnak dilini geri aldılar.

Boşnak ismini 1993 yılında parlamentoda geri aldılar. Komünist zamanında onların tarafından kuşatılmış olan İslam Birliği’ni halka geri verdi. Savaştan sonra yıkılıp, yakılmış ülkeyi onarıp güçlendirdiler ve bu böyle 2006 yılına kadar devam etti. İşte bu süreçten sonra yorulan, yıpranan SDA, çok kritik bir süreçtedir.

Türkiye’nin Bosna’da siyasi, ekonomik, kültür, bilim projelerine ağırlık vermesi ve Boşnakların içindeki farklı yapılarla da ilişkisini geliştirmesi gerekiyor.

Türkiye, Bosna ve SDA’nın siyasi yapısı üzerinde acil bir restorasyona girmeyi birinci hedef haline getirmelidir. Aksi halde küçük ölçekli ekonomik yardımlar, Boşnakların rotasını Türkiye’den Avrupa’ya doğru sürükleyecektir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23