• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Zalim ABD’yi ve siyonistleri artık kınamayın ve lanetlemeyin!!!

17 Mayıs 2018
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

Ramazan-ı Şerif’e 2 gün kala, bütün dinler için kutsal bir mekan olan, Filistin topraklarında ve Mescid-i Aksa da her yıl olduğu gibi, zalim İsrail’in kan ve gözyaşı ile silahsız, masum insanlara kurşun yağdırması, yine bütün dünyanın gözleri önünde devam etti.

Zulüm ile Abad olunmaz, zulüm ile Abad olanın sonu berbad olur. Cenab-ı Hakk›ın Hak, Adil, Muntakim isimleri vardır. Allah Adaletle muamele edenleri sever, adaletin zıttı olan zulme karşı Allah intikam alıcıdır, zalimlerin yanına bırakmaz. Hakkı mutlaka tecelli ettirir ve Hakkı sahibine verir. Ekseriyet ile bu dünyada dahi zalim, zulmünün cezasını bulur, mazlum da hakkına kavuşur. 

Bazen dünyada tahakkuk etmese de, kıyamet günü mizanda mükafatını alır. Din gününün sahibi Allah, haksızlığı cezaya, haklıyı da hakkına kavuşturur. (Allah hüküm verenlerin en üstünü değil midir? Elbette öyledir.) Tin suresi 8 

Cenab-ı Hakk’ın adaleti ve mazlumların duasını kabul etmekteki hakkaniyetini bilen bir kişi, en küçük bir haksızlık yapmaktan, dahi büyük endişe duymalıdır. Hz Mevlana der ki: Bu dünya bir dağa benzer, işlerimiz yaptıklarımız da seslenmek gibidir. Seslerimiz güzel de olsa, çirkin de olsa dağa çarpar döner ve yine bize gelir. 

(Başımıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işlediklerimiz yüzündendir. Bununla beraber Allah, çoğunu affeder. Şûra 30) 

Peygamberlerin ve büyük zatların başına gelen musibetler de vardır. Bunlar terfi ve dereceat için Cenab-ı Hakk’a yaklaşma, mertebe kazanmaları için vesile olan imtihanlardır. 

Zalim yine bir zulme giriftar olur ahir, Elbette olur ev yıkanın hanesi Viran. 

Halk arasında, Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste, Mazlumun ahı attan indirir şahı şeklinde, sözlerle zulmedenleri ikaz etmişlerdir. Zalimin zulmünün hemen cezasını bulamayıp ilahi adaletin tehir edilmesi, bazen mühlet vermek, bazen de Mekri ilahi içindir. Bu mühleti değerlendirip Tevbe istiğfar ile hatasından vazgeçip, Allah’ın affından umut edebilirler. 

Şeytan Allah’a isyan etti, Adem (AS) da yasak elmayı yedi, ikisi de hata işledi. Hz. Adem hatasından sonra Cennetten dünyaya indirildi ve 40 yıl utancından yüzünü Semaya kaldırmadan, Rabbim Nefsime zulmettim, Sen beni mağfiret etmezsen, Ben zarara uğramış mahvolmuş olurum diye feryadı figan ile tövbe istiğfar da bulundu ve hatasını itiraf etti.

Şeytan hatasında inat etti ve kendi gurur ve enaniyeti ile kıyamete kadar doğru olduğunda inat edip, Allah’a meydan okudu ve şeytan lanetlendi. Af olma kapısını kendisi eli ile kapattı. Hz. Adem ise; tövbe ve istiğfar ile hatasını affettirip, insanlık aleminin babası oldu. Soyundan pek çok peygamberler, Salih insanlar dünyaya geldi. 

Şimdi vuku bulan bu FİLİSTİN’de yapılan zulüm ile Yahudi milleti, iyi Yahudi veya kötü Yahudi diye gerçekten dünyada bir ikilem meydana getirmektedir. Her canlı hayati bir tehlike karşısında, kendini koruma ve reaksiyon gösterme kabiliyetine sahiptir. Zulme karşı gereken tepkiyi zamanında verebiliyorsa, bu onu ezilen değil, mücadele eden hatta zalime karşı Cihat eder duruma yükseltir, Cihat Müslüman için farzdır. Bu reaksiyonlar asrın teknik ve teknolojisine uygun bir şekilde, düşmanın silahlarına, topuna, tüfeğine karşı sapan taşı ile yapılırsa, bu reaksiyon usulüne uygun bir reaksiyon değildir. 

İstişare ile birlik ve beraberlik oluşturma, dünya İslam birliği ile teknik ve teknolojik silahlarla karşı koyma hususunda, devlet bilinciyle hareket etme olabilseydi, İsrail bugün ABD ile birlikte bu kadar rahat elini kolunu sallayarak 2 milyara yakın İslam Alemini hiçe sayıp, bu zulümleri yapamazdı. İslam ülkeleri ve bölgeler arasındaki iletişim kurulup, BM ve NATO’nun dışında askeri güçleri, uluslararası hukuk mahkemeleri bizim oluşturacağımız bir pakt ve kontrolümüzde, alternatif bir güç haline getirilmelidir. Ya da yıllardır hiçbir fonksiyon icra edemeyen (İİT) yeniden yapılandırılıp aksiyoner hale getirilmelidir.

Yılandan merhamet beklemek, ona yalvarmak hiçbir zaman çözüm yolu olmamıştır. Göze göz, dişe diş, kulağa kulak anlayışı ile uluslararası devletlerinde, aynı şekilde yargılanması ve cezalandırılması, mekanizmalarını oluşturmamız lazım. Sembolik organizasyonlar, karşı tarafın iştahını açmak da ve cüretkarlıklarını daha da artırmaktadır. Mazlum milletlerin İslam dünyası başta olmak üzere, bu adalete en çok ihtiyacı vardır.

Halbuki Müslümanlar son asırda meşveret ve şûra irtibat hususunda, birbirlerinden büyük kopukluklar yaşadıkları için, kesir sayıları gibi çizginin altındaki payda ne kadar büyük olsa da, kıymeti harbiyesi itibarı ile küçüktür. Yani payda ne kadar büyük olursa olsun, kıymeti harbiyesi olmamaktadır. 

Zavallı duruma düşen İslam ülkelerinin toparlanması için 3 ana unsura ihtiyaç vardır. İLİM, TEKNİK SANAT ve TİCARET bu üç unsuru elinde bulunduran Milletler, dünyaya hükmeder. Halbuki bu işteki azimsizlik ve kararsızlık, Müslüman dünyadaki bütün İslam ülkelerde İslam dışı kanunlar, örfler, adetler ile yaşamaktadırlar. Kurtuluş için önce Müslümanların bu kaybettikleri vasıfları, iman, ahlak ve törelerine yeniden sahip olmaları gerekir. Cenab-ı Hakk’ın ayetine muhalif hareket etmenin bir tokadı olarak, İslam dünyasında Maide 51’de söylendiği gibi: Ey iman edenler, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin, Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğuna yol göstermez. Bu ayete açık bir muhalefetten dolayı bu tokadın başımıza geldiğini, yorumsuz bir şekilde kabul etmeliyiz. 

Burada tevillere giderek Yahudilerin bir kısmı iyidir, bir kısmı kötüdür şeklinde yumuşak davranıp onlara sokulanların, bu ayrımı yapabilmeleri çok kolay değildir. Yahudilerin yüzde kaçı iyi niyetli, yüzde kaçı ve kimler kötü niyetli olduğunu bilemeyiz. Dolayısıyla yılanın zehirlisi veya zehirsizini ayırt edebilmek çok kolay değildir. Yahudi ve Hıristiyanlara karşı sürekli temkinli ve tedbirli olmak, yılanın zehirlisinden de, zehirsizinden de uzak durmaya çalışmalıyız. 

Müminlerle ve İslam dünyası ile meşveret, işbirliği mesailerin birlikteliği, kardeşlik ve emniyet prensiplerinin geliştirilmesine, gayret etmeliyiz.

Filistin’i tanıyan 137 İslam ülkesi 1000’er kişilik gönüllü mücahit gönderirse, kendisini firavun gibi her şeye hakim gören ABD ve Yahudi topluluğu, sığınacak bir mağara kovuğu bile bulamaz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23