• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Bu bir mevsimdir, baharı durdurabilir misiniz?

26 Nisan 2017
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

Kur’an-ı Kerim’de, zikredilen 114 sure, 6666 ayet içerisinden, en kısa olan, Nas ve Felak sureleri ile Kur’an-ı Kerim’in hitama ermesi çok düşündürücüdür.

Özellikle Felak suresinde şöyle buyruluyor:

Deki; ben ağaran sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman, gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve haset ettiği zaman, hasetçinin şerrinden.

Haset karanlığa ve düğümlere üfleyen, yani bugünkü mânâsı ile kalplere, beyinlere, kulaklara, interaktif bir şekilde, uydular, elektromanyetik dalgalar, radyo dalgaları, internetler kanalıyla yapılan algılar oluşturarak, beyinlere ve nesillere yapılabilecek operasyonları hatırlatmaktadır.

Her yere ulaşan bir vesvese ve sinsi fısıltıya benzetilerek dikkat çekilmektedir. Haset ve kıskançlık, fitne ve terörün ilk adımı, ilk basamağı gibidir. Allah’ın takdirine razı olmayan, sürekli başkalarına verileni takip eden, kendinde olan nimetleri göremeyip, başkasının elindekilere nazar eden, madem bende yok, onda da olmasın diyecek kadar, haset duygusunu bastıramayan insanlarda zuhur eder.

Aslında fitne, kargaşa, terör hep çekememezlikten, başkalarının başarısına, mevkisine, malına, üstünlüklerine, göz dikmekten kaynaklanır. 

Yeryüzünde fitne çıkarmanın en kestirme yolu, kıskandırmaktır. 

Ehli kitabın, yani Hristiyan ve Musevilerin, ahir zamanda gelecek olan, hatta Tevrat’ta sıfatları ve işaretleri, İncil’de Faraklit ve Münhamenna, Kur’an-’ı Kerim de, Ahmet, Mahmut, Muhammed olarak ismi geçen, Peygamber Efendimizi (AS) kendi öz çocukları gibi tanıdıkları, bütün vasıflarıyla bildikleri halde, kabul etmemelerinin tek sebebi, bekledikleri son Peygamberin Hz. İshak soyundan değil, Hz. İsmail soyundan gelmesi idi. Bu haset ve kıskançlık sebebi ile milyonlarca insanı da peşine takarak felakete ve cehenneme sürüklemişlerdir.

Ebu Cehil’in ise; Peygamber Efendimizin, bütün mükemmelliği ve Peygamberliğini bildiği halde, ben Mekke’nin emiriyim, en şerefli adamıyım, peygamberlik gelse gelse bana gelmeliydi diyerek, haset ve kıskançlığı yüzünden, peygamberliğini bildiği ve ondaki üstün vasıfları gördüğü halde, kabul edememiş, hayatı boyunca Peygambere ve Müslümanlara karşı, savaşmış ve helak olmuştur.

Kıskançlık ve haset, Allah’ın ilahi takdirini beklerken, bu başarıyı, bu mülkü, bu ikramı başka birisine lütfetmesine karşı yapılmış, açık bir İsyandır. O nimetin ondan gitmesi için, her türlü fitneye, her türlü kargaşaya açıkça zemin hazırlamaktır.

Türlü türlü fitne ve kumpaslarla, nasıl olsa bana gelmedi, her şeyi yıkılsın mahf olsun diyerek, ortalığı kargaşaya vermek, ne pahasına olursa olsun kendisine dahi kıyarak, ateşi tutuşturmak ve körüklemek, ortalığı yangın yerine çevirerek, şeytanı dahi sollayacak işler yapmaktır.

İşte haset ve fitneden devam eden adımlar, teröre ve kargaşaya ulaştırır. Ortalık yangın yerine döner. 

Bunu en iyi ifade eden şöyle bir hikaye nakledilir.

Hz. Musa Tur dağına, Cenab-ı Hakk’a kulları ile ilgili meseleleri görüşmek üzere giderken yolda, ihtiyar iki büklüm, sırtında çalı çırpı taşıyan birini görür ve selam verir:

Karşılaştığı ihtiyar ona der ki; sen kimsin, Hz. Musa;

Ben Allah’ın Peygamberi Musa’yım. Cenab-ı Hak ile mukaleme için Tur Dağı’na gidiyorum. Oradan aldığım emirleri de, Allah’ın kullarına iletiyorum. 

İhtiyar derki; Benim bir öküzüm var, o da yaşlandı, Rabbine söyle ki, bana bir öküz daha versin, tarlamı rahat süreyim. Hz. Musa böyle bir istek karşısında biraz duraklar ve yoluna devam eder.

Daha sonra, Cenab-ı Hakk’ın huzuruna varıp, geriye dönerken ihtiyarın söylediğini arz etmeden, giderken Cenab-ı Hak der ki; ya Musa kullarımdan birinin isteğini bana söylemeyi unuttum mu?

Ya Rabbi sana her şey malumdur, hiç unutur muyum, fakat söylemeye hicab ettim. O kuluma söyle, onun bir komşusu var, o komşusuna dua etsin de, ona da bir öküz vereyim. O duasıyla beraber, ona da bir tane öküz vereyim.

Bu cevabı aldıktan sonra, Hz. Musa geriye döner ve yolda yine ihtiyara rastlar, der ki; Şükürler olsun ki, Cenab-ı Hak senin duanı kabul etti ve isteğine cevap verdi.

Senin bir komşun varmış, ona da bir öküz vermesi için dua et ki, bir tane de sana versin. Meğer öfkeden ve hasetten yıllarca, hem çatlayacak duruma gelmiş ihtiyar, vallahi ne ona bir tane versin, ne de bana ben her türlü çileye katlanırım, yeter ki ona bir tane daha vermesin.

Hem Fetö’nün, hem de muhalefetin, referandum sonucundan çıkan ve daha önceki 9 seçimdeki başarıyı, bir türlü hazmedememesinin altında, bu haset, kıskançlık ve Allah’ın nimetini ve takdirini görmemezlik vardır.

Allah mülkü dilediğine verir, Cenab-ı Hakk’ın indinde, kimin makbul olup, olmadığını hiç kimse bilemez, bazen de Allah bir kuluna bir görevi gördürür, bu Allah’ın takdiridir. Önemli olan milletlerin, devletlerin dönüm noktaları ve ilahi fermandır.

 Mevsimler nasıl ilahi bir plan tahtında cereyan ederse, 600 yıldır dünyadaki milletlere örnek teşkil eden, adaleti ve insan haklarını, 72 çeşit millete, ortak kardeşlik ve adalet ölçüleri içinde örnek olma şekliyle, tekrar yeniden sunma mevsimi gelmiştir.

Bu bir mevsimdir, baharı durdurabilir misiniz? Doğan güneşi durdurabilir misiniz ve bu ikinci dirilişi önleyebilir misiniz?! 

Bütün dünya bir araya gelse yolu ve görevi dilediği kuluna nasip eder, buna itiraz eden, kadere itiraz etmiş olur, kadere itiraz eden, başını örse vurur, kırar, Allah’a kafa tutan ve isyan eden, kendini helak eder, hem dünyasını, hem ahretini mahveder.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23