• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Başkanımız’ın artık hata yapma ve oyalanma lüksü kalmamıştır!!!

27 Haziran 2018
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

Pek çok televizyon kanalında yayınlamış olduğumuz FETO’nun kendi görüntülerinde anlattığı gibi, örgütünün faaliyetlerinin doğrudan siyasi parti kurarak değil, kamu kuruluşlarını, devlet dairelerini, bakanlıklardaki kadroları, kendi elemanlarıyla doldurarak, ele geçireceğini söylemişti.

1968 yılında ilk defa üniversite talebeleri ile irtibat kurarak, “sadece Kur’an kursu talebeleri ile bu iş olmaz, üniversite gençliğini ele geçirmek ve onlara ulaşmak gerekir” diye, niyetini bize açmıştı. Biz de birkaç arkadaş üniversitenin, eğitimli gençlerin, ülkenin kalkınması için önemli olduğuna inanmış ve vatana millete hizmet edeceğimize inanarak peşine düşmüştük.

1968 yılı itibariyle 40-50 üniversitelinin bir araya gelerek milli ve manevi çizgide kamp yapıyor olması, Erbakan hocanın da dikkatinden kaçmamıştı. FETO ile görüşmek üzere İzmir’e gelip, FETO’ya ulaşıp görüşmek istemişti ve bu görüşmede FETO’ya kendi kuracağı bir partiye katılmasını ve birlikte Parti’yi yürütmek istediğini anlatmıştı. 

Türkiye’nin kurtuluşunun dindar kesimin siyasi bir parti kurmasıyla olabileceğini FETO’ya söylemişti. FETO ise; Siyasete girmenin akıllıca bir şey olmadığını, askerin sürekli yapacağı baskılar ve ihtilaller ile sivil hükümetlere iş yapma fırsatı vermeyeceğini, en iyi yolun kamu kurumları içinde bürokratik yapılanma da eleman yetiştirilmesi olduğunu söylemişti. 

Erbakan hocanın davetlerine de çeşitli bahanelerle gitmemiş ve görüşmemişti. Reha Muhtar’ın canlı yayında yapmış olduğu bir röportajda ise, Erbakan Hoca ile hiçbir şekilde benzer taraflarının olmadığını, onun yolunun Devleti rahatsız edecek bir davranış olduğunu, bu siyasi yapıya kesinlikle katılmak istemediğini ve Erbakan hocanın fikirlerine karşı olduğunu beyan etmişti. (Hatta kalben ve ruhen hiçbir şekilde ilgi ve alaka duymadığım bir kişidir gibi) kaba bir üslupla canlı yayında konuşmuştu. 

Demokratik sistemlerde, içine sızılabilecek en açık kapılar parti bünyeleridir. Herkese açık olan bu yollar da siyaset yapmak bahanesiyle, rahatlıkla içine girilebilecek yollardır. Hele hele FETÖ gibi esrarengiz bir hayalet yapının, MİT’in, Genelkurmay’ın, askeriyenin, yargının, mülkiyenin ve emniyetin içerisine dahi rahatlıkla girebilme yeteneği olan ve her şeye fetva veren, her renge giren bu takıyyeci yapının siyasete girmesi açısından, hiçbir zorlukla karşılaşmayacağı açıktır

Dolayısıyla her partinin içersinde FETÖ’nün girip yerleşeceği ve yuvalanacağı odaklar vardır. Parti ve kurumlar içerisinde üst noktalara kadar İkinci, üçüncü adam olacak FETÖ elemanları olduğu, hatta Genelkurmay merkezinde, koruma ve külliye içerisinde dahi Cumhurbaşkanımıza yakın olacak FETÖ’cülerin olduğunu, yakın bir geçmişte hep birlikte görmüştük. Öyleyse her partinin en üst noktalarında bile uyuyan hücrelerin olabileceği unutulmamalıdır. Özellikle yerel yönetimlerde halkla her daim irtibat halinde olan, partisine güven ve itibar sağlayacak veyahut da partisini küçük düşürebilecek, güven sarsacak belediye başkanlarının ve personellerinin ihlaslı, liyakatli ve namuslu olanlardan seçilmesi de, bir o kadar önemlidir.  

Erdoğan’ın 2002’den 2009’a kadar dipten ve derinden partiyi güçlendirerek üst üste kazandığı başarılarla, 2009’da da FETO’nun tuzaklarını fark ederek 17-25 olaylarını bertaraf etmesi, ardından hain 15 Temmuz darbesinin durdurulmasıyla, Allah’ın izniyle yola devam mesajlarını verip, Dünya BEŞTEN BÜYÜKTÜR, One Munite söylemleri ile batı dünyasına ve ABD’ye kafa tutması Haçlı ve Siyonist teşkilat lobilerini telaşlandırdı. Artık Erbakansız bir parti değil de, Tayyip Erdoğansız bir Ak Parti olması için Siyonist İsrail, ABD ve AB ülkelerindeki yüksek tirajlı gazete ve dergilerinde açıkça, Ak Parti’yi ve Erdoğan’ı yıkmak için dergi kapaklarında ve televizyonlarda FETO ile işbirliği yaparak, dergi kapaklarında ve televizyon ekranlarında, Tayyip Erdoğan’ın tek adam olmak istediğini sürekli yayınladılar. (örnek verecek olursak: Almanya’da Parlamento’nun önüne koydukları bir Jeep ile Tayyip Erdoğan’ı öldürecek olana bu ödülü vereceklerinin fotoğrafını yayınladılar ve Erdoğan’ın kafasına dayalı bir silah resmi ile dergilerinde kapak yaptılar.)

Yıllarca NATO müttefiki, Doğu sınırlarımızın bekçisi dedikleri Türkiye’yi ve Tayyip Erdoğan’ı, açıkça hain ilan ediyorlardı.  

24 Haziran’da bütün maskeler düştü ve oyunlar bozuldu, Allah’ımızın hükmü galip geldi. Şimdi sıra verilen bu kutsal görevin bütün İslam dünyasında ve yurdumuzda, meydana getireceği yeni beklentiler ve sıçrama yaparak bu beklentilerin çok hızlı bir şekilde hayata geçirilmesidir. 

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 3. Yönetim modeli olan Başkanlık Sisteminin uygulanmasında, daha önceki sistemde ağır çalışan bürokrasinin, hantal devlet yapısının artık ortadan kaldırılarak vatandaşlara bir an evvel ulaşıp, insanların derdine derman olunması, vatandaşın da devletin her kademesine sesini duyurabileceği yollarının açılmasıdır.

BAŞKAN Erdoğan’ın kendisinin de açıklayıp vaad ettiği gibi, EĞİTİM, EKONOMİ, EMNİYET, ADALET başlıklarıyla büro sistemleri kurarak, bu dört ayak üzerindeki mekanizmayı, doğrudan Başkanın yöneteceğini açıkladı. İşte şimdi en büyük beklenti, ilk söylediği 205 üniversitenin 160 bin öğretim üyesinin bağlı bulunduğu YÖK sisteminin, yeniden rafine edilmesi ve tavsiyelerin yapılması birinci ele alınacak husustur. 

Zira FETÖ’nün 50 yıldır finans ve eleman devşirdiği bu kurumlardır. Şu anda hâlâ daha FETÖ kadrolarının buralardan ayrılmamış olduğunu, bu üniversitelerdeki en üst düzey öğretim elemanları ve profesörlerin göndermiş oldukları mailleri ve belgeleri, inanıyorum ki Başkanımız dikkate alacaktır.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23