• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Zirveler zırvalarla yıkılmaz/2

13 Ekim 2021
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Toplumda su gibi azîz ve deryâ gibi engin gönüllü olmak, iyilik yolunda zirveleşmektir. İyilik yolunda kınayanların kınamalarına aldırmamak, zirveleşenlerin şanındandır. Umur-u hayriyenin muzir manileri, zirveleri zırvalarla yıkmaya çalışanlardır. Hayırlı işlere mani olmayı maneviyattan sayanlar, şeytana yardımcı olanlardır. İyiliklerin ve iyilerin tenkitçisi, kötülüklerin ve kötülerin teşvikçisidir. Zirve, bir mekânın veya makamın en doruk noktasıdır. Bu anlamına ilaveten zirve, “savuran rüzgâr ve zırva” anlamına da gelir. Nitekim Kur`an`ın Zariyat Suresi zirve ile aynı köktendir ve bu anlama gelmektedir (Zariyat Sûresi/1). Zirve ve zırva aynı köktendir. Bu ilginç bir durumdur. Peki, zirve ile zırvanın alakası nedir? Çünkü zirveye çıkan kimse gurura kapılabilir. Zirvede esen rüzgârın yönünü ve mesajını anlamayarak savrulabilir. Aşırı güç ve imkânlar zirvedeki kimsenin sağlıklı ve hikmetli düşünmesine engel olur. Bu da tabiatıyla onun zırvalamasına sebep olur. Öyle ki artık ne doğru söz söyler ne de isabetli bir fikir ortaya koyabilir. Rabbimiz uyarıyor: “Bunlar günlerdir biz insanlar arasında çevirip çeviririz.” (Âl-i İmran Sûresi/ 140) Zirveler de baki değildir. Her zirvenin de bir zevali vardır.

Zirvede kalmanın şartı, hayırları, iyilikleri çeşitlendirip çoğaltmaktır. Bugün batı, güç ve imkânlarının zirvesindedir. Fakat batılılar kendi cihetlerinden esen rüzgâra itibar ediyor, sadece ona güveniyor. Bu da onların zirvedeki konumlarının sarsılmasına ve zırvalamasına sebep oluyor. Buna karşılık İslam âlemi tek bir rüzgârı değil rüzgârları arkasına almış durumdadır. Müslümanlar arasında görülen farklılık ve çeşitlilik de rüzgârlarının çokluğunun bir delilidir. Bu rüzgârların her birisinin oluşturduğu farklı bir enerji ve keyif vardır. Her birisinin akımının farklı bir esintisi vardır. Rüzgâr çeşitliliği tek rüzgârdan daha iyidir. Dengeleyici ve aşılayıcıdır. Allah (cc) zirvede zırvalayan kimseyi orada fazla bırakmaz çünkü bu O`nun izzet ve celaline uymaz. Çünkü zirve zırvalama yeri değil; ciddiyet ve edep makamıdır. Zirvede olan zırvalamaya başladığı andan itibaren zevale uğrar.

Hayırların müsabakalarını başlatmak gerekir. Çünkü rüzgâr tek bir yönden estiğinde insanın zirvede kalması mümkün değildir. Bu nedenle zirvede kalmanın şartı rüzgârın farklı yönlerden esmesidir. Örneğin sadece doğudan esen rüzgâr insanı batıya, sadece batıdan esen rüzgâr da insanı doğuya savurur. Netice itibariyle hepsi insanı zirveden düşürür. Bu nedenle zirvedeki kimsenin asla tek bir rüzgâra güvenmemesi gerekir. Bu, en küçük birimden en üst zirveye kadar her yöneticinin, her liderin dikkat etmesi gereken çok mühim bir husustur. Mülkün ve hükümranlığın zirvesinde olan Hz. Süleyman’ın emrine rüzgârlar değil tek bir rüzgâr verildi. Süleyman’ın emrine de rüzgârı verdik. (Sebe Sûresi/12) buyrulur. Ayette geçen “riyh” tek bir rüzgâr manasındadır. Burada Hak Teâlâ, Hz. Süleyman’a usul ve edep öğretiyor. Biz sana bir rüzgâr verdik diğerlerine dikkat et. Eğer sadece bir rüzgâra güvenir, arkana aldığın rüzgâra aldanırsan, savrulursun. Emrinde olan rüzgârla dahi zirvede kalamazsın. Demek ki insan yakaladığı tek bir rüzgâra aldanarak haddini aşmayacak. Rüzgârını koruyacaktır. Rabbimiz uyarıyor:

“Allah’a ve Rasûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve rüzgârınız/gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. 

Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır.” (Enfal Sûresi/ 46-47)

Zirveler bize zırvaları değil, Rıdvanullah kazandırmalıdır. Bakınız günümüzde batı, zerre enerjisini elde etti. Fakat bir gerçeği göremedi. Kur’an-ı Kerim’de “Her kim zerre kadar hayır işlerse onu görecek. Her kim de zerre kadar kötülük işlerse onu görecek” (Zilzal Sûresi/7-8) buyrulur. Zerre, en hafif ve en küçük parçacık olarak kabul edilir. Oysa zerre aynı zamanda atom demektir. Binaenaleyh insanın standartlarına göre zerre kadar küçük bir hayır, atom etkisi yaparak büyük bir enerji ortaya çıkarabilir. Yine insanın standartlarına göre zerre kadar küçük bir kötülük, atom gibi patlayarak büyük bir tahribata yol açabilir. Buna göre batılılar zerreden bomba(kötülük) imal ettiler. Zerre enerjisini elde ettiler ama zahirde küçük, pahada ağır günahlar ve veballer işlediler. Allah’ın kendilerine bahşettiği güce güvenerek her günahı zerre gibi basit ve küçük gördüler. Biz onlara bunu hatırlattığımızda bizi “özgürlüklere” karşı gelmekle suçladılar. Yüzleşmek istemeseler de şimdi hakikati gördüler, ama artık geri dönülmez akşamın ufkundalar. Zerre enerjisi onları fena halde çarptı. Zirvenin karşısında zırvanın kıymeti olmaz.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şahika

Ufuk açıcı bir yazı, elinize, gönlünüze sağlık...

Mehmet Naci Parlak

Gönlümüze derman olan bir yazı. Her birimiz bulunduğu yeri kontrol etmeli. Haddimizi hesabımızı iyi yapmalıyız. Sanmayın bu tekerlek kalır tümsekte. Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir......
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23