• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Sürgüne gönderilmiş iyiliklerin ahı

15 Kasım 2017
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

İyilik, Rabbani değerlere sahip olmak ve sahip çıkmaktır. İyilik, varlığı anlamlı kılan değerler sisteminin nadide halkalarındandır. İnsan kalmak istiyorsan iyilik duygusunu yitirmemeye gayret et. İyilik duygusunu yitirenler, insan kalma onurunu kaybedenlerdir.

İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussilet Sûresi/ 34)

İyilikleri sevmek, iyi insan olmaya dâhildir. İyilikleri ve iyileri sevmeyen iyi insan sayılmaz. İyilik; dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kabiliyetinizi koruyabilmenizdir...

İyilikler, insanlar gibi canlıdırlar. İyilikleri sürgüne göndermek, kötülüklerin ve kötülerin emrine girmektir.

İslâm topraklarında hilafetin ilgasıyla birlikte ne kadar iyilik varsa kanunların gücüyle, dipçiklerin zoruyla sürgüne gönderildi. İnsan insandan incindi. Oysaki insan insan için değil Allah içindi!

Öyle bir zamana düştük ki; kötülerin dünyasında iyilikler hesaptan düşürülüyor.Lambada titreyen alev üşüyor!

Çekilmiyor iyiliksiz kalmanın gamı. Kalmadı kötülükler adına iyiliklerden arındırılmış dünyanın bir anlamı!

Kötülerin inşa ettikleri kötülükler dünyasında iyiliklerden yana olacaksanız yalnız kalmayı göze almazsınız. Gariplik, iyilik savaşçılarının müşterek kaderidir.

Kamusal irade adına “inancını bırak da gel” diyen kötülüğün savaşçısı olduğu gibi, “aklını bırak da gel” diyen de kötülüğün savaşçısıdır. İmana ve akla hayat hakkını tanımayanlar, dünyada ne kadar iyilik varsa hepsini sürgüne gönderenlerdir.

Hayatta iyiler kaybetmez kaybedilir. Ama iyilik hep kazanır. İyi insanların sayıları çoğaldıkça kötülükler azalır. Kötülüğü düşünerek yapanlar, iyiliği yaparken düşünmeyen insanları anlayamazlar. Menfaat beklentisi içerisine girerek iyilik yapmaya kalkışanlar, iyiliğin namusuna tecavüz edenlerdir.

Kendilerini iyilikle meşgul edemeyenleri başkaları kötülükle işgal ederler. Kötülerin ve kötülüklerin işgaline uğrayanlar, buldukları iyilikleri ve iyileri boğarlar.

Seni Allah’tan, Allah’ın dininden, Allah’ın şeriatinden uzaklaştıran her ne varsa ondan uzaklaş ki iyi insanlardan olasın.

Söz medeniyetinden göz medeniyetine geçişin yapıldığı bir çağdayız. Bilerek veya bilmeyerek işlediğin kötülüklerini terk et, çünkü onların hepsi bir gün seni terk edeceklerdir.

İyilik, bir mutluluk hazinesidir. İyiliği kaybedenin mutsuzluktan başka sermayesi olmaz. Uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğin her iyilik, kaybettiğin bir hazinedir.

İyilikleri sürgüne gönderenlerin kazandıkları kaybettiklerine değmez. Sürgüne gönderilmiş iyiliklerin geri gelmesini istiyorsanız, iyilik yapmaya devam ediniz, karşınızdaki o iyiliğe layık olmasa bile, siz o iyiliğe layıksınız. 

İyilik, geniş kapsamlı bir kelime olup söylenen her meşru söz ve yapılan her meşru ameldir. Meşruluğun olmadığı ve aranmadığı yerde meşhurluk olsa bile iyilik bulunmaz. Meşruluktan kasdımız; Şeriatullah’a uygunluktur.

İyilik, insanın fıtratına konulmuş bir haslettir. İyiliği sürgüne göndermek, insanı ruhsuz kılmak gibidir. İyilik, peşin faydası toplum tarafından görülecek, karşılığı da Allah katından alınacak bir yüceliktir. Şu âyette, iyiliğin ve iyi Müslüman olmanın şartları en özlü bir şekilde şöyle sıralanmaktadır:

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Lâkin asıl iyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere kitaplara, peygamberlere inananların iyiliğidir ve sevgisini yüreğinde duya duya yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara ve kölelere infak eden, namaz kılan, zekât veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler, zorda, darda ve savaş alanlarında sabredenlerin iyiliğidir. İşte bunlar doğru olanlardır ve Allah saygısıyla dolu olanlar da ancak bunlardır.” (Bakara Sûresi/ 177)

Bu âyet-i kerimeye göre; Allah’ın hükmünün ve hâkimiyetinin fevkinde hüküm ve hâkimiyet türü ve çeşidi asla tanımamak, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmek, ihtilafları Allah’ın şeriatine göre çözüme kavuşturmak, imkânları imkânları olmayanlarla paylaşmak, iyiliktir. Kul kaynaklı yasalar ve anayasalar adına, tağutların, firavunların hevası uğruna bu iyilikleri sürgüne göndermek, toplumun müşterek günahıdır. Bu nedenle altını çizerek diyoruz ki; alırsanız sürgüne gönderilmiş iyiliklerin ahını, sırtınıza almış olursunuz toplumun müşterek günahını!

Sürgüne gönderilmiş iyiliklerin ahını alan toplumlar iflah olmaz. İyilikler olmadan, iyiler meydana inmeden toplumun refahına ve felahına çare bulunmaz. Hz. Peygamber (sav)’in tavsiye ettiği Asr-ı Saadet’in yönetim biçimi olan el- Hilafetü Raşide’yi istemek, onun geri gelmesi için gayret göstermek, sürgüne gönderilmiş bütün iyiliklerin ahını yüreğinde duymaktır. Toplumsal azaba uğramamak için gayret göstermektir. Çünkü sürgüne gönderilmiş iyiliklerin ahı, toplumsal azaba çıkartılmış davetiyenin adıdır! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23