Nasihatçileri sevmemek helak sebebidir
Nasihat sevmeyen kavimler, toplumsal musibetlere davetiye çıkartan kavimlerdir. Çünkü nasihat tutmayanı, musibet tutar. Bundan ötürüdür ki, “Bir musîbet bin nasihattan evlâdır” denilmiştir. Müslümanın Müslüman üzerindeki bir hakkı olan nasihat, din kardeşliğinin bir vecîbesidir. Bu sebeple İslâm tarihinde, “nasihatnâme” türünde pek çok eser kaleme alınmıştır. İslâm toplumu; bir nasihat toplumudur denilse yeridir. Peygamber Efendimiz -Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem-, Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarından birinin din kardeşine samîmiyetle nasihatte bulunması, gıyâbında onun iyiliğini isteyip ona duâ hâlinde bulunması olduğunu bildirmiştir. ( Sünen-i Tirmizî, Edeb, 1; Nesâî, Cenâiz, 52 ) Nasihatçinin üç husûsiyeti olmalıdır. Bunlar:
1. Müslümanların uğradığı musibetlere kalben üzülmesi,
2. Müslümanlara nasihat etmeyi kendisine vazife bilmesi,
3. Şahsiyetiyle güzel bir örnek olarak insanlara kurtuluş yollarını göstermesidir.
Nasihatin bir manası da öğüt vermektir. Öğüt vermenin şartı da örnek olmaktır. Öğüt verenleri, örnek olanları tükenmiş bir toplumun helaki görünüyor demektir.
Nasihat düşmanlığı, din düşmanlığındandır. Çünkü nasihat dinden gelir. Hatta dinin ta kendisidir. Nasihati sevmemek, Allah’tan gelmiş olan dini sevmemektir.
“Büyüklük taslayanlar, “Şüphesiz biz sizin inandığınız şeyi inkâr edenleriz” dediler.
Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler ve “Ey Salih! Sen eğer (dediğin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir” dediler.
Derken, onları o kuvvetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar.
Artık, Salih onlardan yüz çevirdi ve “Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size nasihatte bulundum. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz” dedi.” (A’raf Sûresi/ 76-79)
Bu âyet-i kerimeler, nasihat sevmeyen bir kavmin helakinin kaçınılmaz olduğunu haber vermekle birlikte aynı zamanda beşeriyet âleminde nasihat sevmeyen bir kavmin varlığından da bizi haberdar ediyor. Nasihatin olmadığı yerde sevgi olmaz. Sevginin olmadığı yerde de nasihat olmaz. Nasihat sevgi iledir. Sevgi nasihatledir. Din nasihatsiz, nasihat sevgisiz, Müslüman dinsiz, nasihatsiz ve sevgisiz olmaz. Nasihati ve sevgiyi kaybetmiş toplumların geleceği olmaz. Hz. Ömer (ra) der ki:
“Birbirine nasihat etmeyen bir kavimde hiçbir hayır yoktur. Nasihat edenleri sevmeyen kavimde de hiçbir hayır yoktur.” (Risaletü’l Müsterşidin (Hasris el- Muhasibi/Abdülfettah Ebu Ğüdde, Sh: 120, Beyrut/ 1983) Nasihat, hayra açılan bir kapıdır. Bu kapıdan geçmeyenler, huzurlu gün geçiremezler. Her nasihat bağrında binlerce hayrı barındırır. Nasihatsiz kalmış toplumun ferdleri birbirlerini kandırır. Hangi yönden bakarsanız bakın helak olan kavimleri andırır.
Nasihatle kul kula benzer, denk olur. Yoksa düzen bozulur, cenk olur. Nasihatçileri protesto edenler, bugün olmasa da yarın yok olur.
Gidilecek yolu olan yolculuktan geri durmaz. Söylenecek doğru sözü olan susmaz. İmanın amirliğine evet diyen şeytanın dürtülerine kulak asmaz. Kalbi günahlara takılanların, Allah’a yürüyüşleri inkıta uğrar, sıhhat bulmaz.
Allah yolunda yürürsen hedef yakındır, ağırlaşıp yere çökersen hedef uzak. Allah’ın dinine uygunluğun aranmadığı ve önemsenmediği bir yerde her şey mü’mine kurulmuş bir tuzak. Din ve imanda olmaz zikzak!
Hilafetin ilgasından bu yana kalmışız ara yerde; tozdayız, dumandayız, şeriatsız kalmış bir mekândayız, anın vaciplerine davetiye çıkartmış olan bir zamandayız. Konuşacak yerde susmak, susulacak yerde de konuşmak, akıl kıtlığına işarettir. İnsan harcanmaya gelmez, çünkü Allah’tan bir âyettir. Gecenin yıldızları, gündüzün çiçekleri ve masum çocukların gözleri, bize insanın âyet olduğunu hatırlatan birer işarettir. İnsan parasız kaldığında değil, nasihatsiz kaldığında, nasihatçilere kazan kaldırdığında dinsizleşir. Nasihat düşmanlığı, din düşmanlığıyla eşdeğerdir. Nasihatçilere düşmanlık edenin, nasihatleri sevmeyenin problemi yaşta değil baştadır. Çünkü her insan ölüm nasihatiyle karşılaşacak yaştadır!
Nasihat, maddi bedel istemeyen bir tebessüm seferberliğidir. Tebessüm bedavadır; vereni zenginleştirir, alanı fakirlikten kurtarır. Allah’a davet meselesinde basireti kuşanmazsanız yok olursunuz. Hem-hâl olduklarınızla er ya da geç bir hâl olursunuz. Bir ferdin, bir ailenin, bir cemiyetin ve bir devletin helak olması için, nasihati ve nasihatçileri sevmemek yeterli bir sebeptir. Nasihat sevmeyenlerin mahkûmiyetleri müebbettir. Nasihatçileri sevmemek, methedilmeyi sevilmekten ileri gelir. Nefsin arzusuna uymak ile methedilmeyi sevmek, nasihatçileri sevmemektir.
Nasihat, bir umut çığırıdır. Nasihatçiyi sevmeyenin yeri karanlıkların bağrıdır. Nasihat ve nasihatçiyi sevmeyen kötülükte kökleşir, köleleşir. Tarihte helak olmuş bütün zalim ve zorba kavimlerle birleşir.