• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Müslümanlardaki şuur yetmezliği/2

07 Eylül 2022
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

 

Allah’ın dinine hizmet etmek için, sahabe şuurunu kuşanmak şarttır. Sahabe şuuru, İslam davasında her an hazır kıta olmaktır. “Ey Sahabi!” dendiği vakit “Emret Ya Resulallah” diyerek cevap vermektir. Bu minvalde her mü’minin kazanması gereken bir idrak ve dava bilinci olmasının yanında, İslâm’a olan hassasiyetleri ile en üst seviyede bir takva hayatının göstergesidir.

Allah yolunda Peygamber Efendimizi yalnız bırakmayan, taşlandığı zaman siper olan, onun yerine ölümü göze alan, Hicret’te yoldaş, savaşta oklara siper, meydanlarda kahramanca çarpışan, barışta fedakâr, muamelesinde hakkaniyetli olan, Peygamberimizin Medine yollarında yürürken ayağına bir diken batmasına bile gönlü razı gelmeyen, Allah ve Rasûlü için canını, malını, tüm sevdiklerini feda etmekten çekinmeyen sahabilerin şuurunu kuşanmadan İslâmi hizmette bir adım dahi ileri gidemezsiniz..

Ülkemizde varlık sebepleri dine ve dindarlara hizmet etmek olarak bilinen kimselerin; varlık sebepleri dinsizlik olanları yeniden iktidar ve muktedir yapmaya çalışmaları, şuur yetmezliğinin bir sonucudur. Müslümanlardaki şuur yetmezliği, kâfirler için sermayeden sayılır.

Şuurlanmak ile sürüleşmek aynı şeyler değildir. Kiminle nerede, ne zaman, ne yapacağınızı bilmiyorsanız, sürü gibi güdülmeye mahkûmsunuz.

Şuur, şeâirullah’tan alınır. Şiârı olmayanın şuuru olmaz. Dinî terminolojide Allah tarafından vazedilen, O’na kulluk etmeye vesile olan, saygı gösterilmesi ve korunması gereken belli ibadet, işaret ve semboller şiâr kabul edilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de şiâr kelimesi geçmemekle birlikte “dinin gerçekleştirilmesini emrettiği hususlar” anlamındaki şaîrenin çoğulu olan şeâir hac ibadetinin konu edildiği dört yerde Allah kelimesine muzaf olarak zikredilir. Bu âyetlerde hac veya umre münasebetiyle aralarında yürünen Safâ ve Merve ile kurban edilecek hayvanların Allah’ın koyduğu dinî simgelerden olduğu (el-Bakara 2/158; el-Hac 22/36), söz konusu simgelere saygısızlık edilmemesi gerektiği ve bunları yüceltmenin Allah’a bağlılıktan kaynaklandığı (el-Mâide 5/2; el-Hac 22/32) belirtilmektedir. Başka bir âyette hacıların Arafat’tan sonra gittikleri mekâna (Müzdelife) “meş‘arü’l-harâm” (ibadet yeri) denilerek burada Allah’ın çokça anılması istenmektedir (el-Bakara 2/198).

Şeâir kelimesi naslarda daha çok hac ibadetinin rükün ve unsurlarıyla ilişkili iken daha sonra tefsir kaynaklarında ve dinî literatürde muhtevası genişletilerek ibadete, saygı ve tâzime konu olan davranış ve sembollerin bütününü kuşatan bir terim şeklinde kullanılmaya başlanmış, hacda somut formlar halinde öne çıkan mekân, nesne ve uygulamaları tasvir için kullanılan terim dinin temelini oluşturan esasları da içine almıştır. Nitekim Zeccâc’ın şeâir tanımlaması bu yöndedir (Lisânü’l-ʿArab, “şʿar” md.). İmam Mâtürîdî konuyla ilgili âyeti tefsir ederken “şeâirullah” kavramına bütün farzların veya genel olarak dinî konuların girdiği şeklindeki anlayışlara temas eder (Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, IV, 134). Fahreddin er-Râzî de bir anlama göre Allah’a kulluk işareti taşıyan her şeyin tek ibadetle sınırlı kalmayıp şeâir kapsamına girdiğini söyler (Mefâtîḥu’l-ġayb, IV, 177; XI, 128). Şah Veliyyullah ed-Dihlevî, şeâirin alanını daha da genişleterek ibadetlerin yanında Allah’ın kendine has kıldığı ve mânen O’na yaklaşma vesilesi yaptığı, duyularla algılanabilen dinî sembolleri de bu terim içinde kabul eder. Buna göre en büyük dört şiâr Kur’an, Kâbe, Peygamber ve namazdır. Bunlara saygı göstermek Allah’a saygı göstermek, saygısızlıkta bulunmak O’na saygısızlık yapmak hükmündedir (Ḥüccetullāhi’l-bâliġa, I, 206-209). Elmalılı Muhammed Hamdi şeâirin bazan ibadetin kendisiyle, bazan da ibadet edilen yerle ilişkili olabileceğini belirtir; bu bağlamda haccın rükünleri yanında ezanı, cemaatle namazı, cuma ve bayram namazlarını, hatta camileri ve minareleri de dinin şiârları arasında sayar (Hak Dini, I, 554).

Sezai Karakoç (rh.a.) der ki: “Müslüman şuurlaş. çileleş ve şuurlaş. Hz. Hüseyin (ra)’in sırf bir dünya günü görmek için şehit olmadığını bil ve şuurlaş. Müslüman, birleş. bir tek el, bir tek gövde ol.  Bir tek şuur ör!

Müslüman şuurlaş. Öyle şuurlaş ki, peşin hükümlerle seni aşağılamaya gelen kendi aşağılığını görsün. İslâm’ı öyle canlı, sağ ve diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.”

Müslüman öyle şuurlaş ki, sana akıl vermeye gelen senden akıl alıp gitsin. Müslüman öyle şuurlaş ki, insanlar din kardeşliğinin nesep kardeşliğinden üstün olduğunu senden öğrensinler. Din kardeşlerini nesep kardeşlerinden çok sevmiyorsan, saymıyorsan, öz akrabalarını sual edip sahiplendiğin kadar sual edip sahiplenmiyorsan, sakın kendini şuurlu Müslüman sanma. Şuurlu Müslüman olmak; alâmetsiz ve bedelsiz değildir.

Şuurlu Müslüman olmak demek; İslâm için hareketli, Müslümanlar için duyarlı olmak demektir. Derdiniz ümmetin derdi kadar değilse, dertleriniz hiç bitmez. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

######

Maaşallah.! Yine yeniden ve yine şahane bir yazı hocam. Rabbim cümlemize şuur nasip etsin. Âmin.!

Orhan İnan

İSLAMI BİLEN VE DOSDOĞRU OLARAK ANLATAN KARDEŞİME RABBİM YARDIMINI ESİRGEMESİN..YAZILARINIZ KIYMETLİ VE ETKİLİ.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23