• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Müslümanın kerameti istikametidir

21 Temmuz 2021
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Müslüman olarak imanımız, istikametimizin kaynağı ve güvencesidir. Yani istikamet, imandan sonradır. İman istikametten gelmez, istikamet imandan gelir. Rabbimiz buyuruyor: 

“Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) va’dedilmekte olan cennetle sevinin!’ ” (Fussilet Sûresi/ 33)

İstikamet, iman atmosferi dâhilinde istikrarlı olmaktır. İtikatta istikamet üzere olabilmek için ahlakî olgunluğa erişmek şarttır. Dünyevî tecrübeler göstermiştir ki, “Ölüm/yakin gelinceye kadar” (Hicr Sûresi/99) hukukta, siyasette, iktisatta, ticarette, ahlaktaki din üzere istikameti koruyabilmek hiç de kolay değildir. Bunu başaranlar, ancak nefislerini aşırılıklardan/ ifrat ve tefritten arındırıp yücelten kimselerdir.

Keramet; “Sırat-ı Müstakim”de adalet vasfı üzere kararlı ve istikrarlı bir yürüyüş için sürekli olarak Cenab-ı Allah’tan muvaffakiyet talep etmektir. “Sırat-ı Müstakim” üzere olmayan, adaletli davranmayanın kerameti olmaz. Keramet Allah’ın ikramıdır.  

Sırat-ı Müstakim üzere yürürken çizgiden asla sapmamak, hatta yalpalamamak, Allah’tan başka hiç kimsenin önünde eğilip bükülmemek esastır. Bu yüzden yüce Allah Resulüne: “Sen ve seninle birlikte Allah’a yönelenler, emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun ve haddi aşmayın! Zira O, sizin yaptıklarınızı da görmektedir...” (Hud Sûresi/112) dedikten sonra onlara, “Sakın ha, zalimlere meyledip dalkavukluk etmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka hiçbir dostunuz yoktur; sonra hiçbir yardım göremezsiniz!” (Hud Sûresi/113) uyarısını da yapmıştır.

İstikametin aslı, kalbi tevhid akidesinde sabit tutmaktır. Kalbinin istikameti Allah olanla para olan hiçbir olur mu? “Fakir birisi pazarcıya Allah için bana sebze ver dedi. Satıcı kötülerini seçip verdi. Adam baktı hepsi çürük! Cebinde birkaç kuruş buldu bu paraya uygun ver dedi satıcı seçip verdi. Adam elindeki iki poşeti kaldırdı ve Allah’ım çürükleri senin için, iyileri para için verdi dedi.” Bu durumda olanlara nasıl ikram etsin, keramet versin. Çürüklerini Allah’a, sağlamlarını paraya ayıranların ne istikametleri olur ne de kerametleri olur.

Dinî hayatın selâmetini ilk nesil bilginlerine uymakta ve bid’atlardan sakınmakta gören Aliyyü’l Cüzcânî (Rh.a.) der ki: “Keramet sahibi olma, istikamet sahibi ol; çünkü nefsin keramet sahibi olmanı isterken Rabbin istikamette olmanı istemektedir” (Şerhu Kitabi’i Fıkhı’l Ekber/Aliyyü’l Kârî, Sh: 114, Beyrut/1984)

Allah’a giden yollar konusunda kendisine sorulan bir soruyu, “O’na giden yollar çoktur, fakat bunların en doğrusu ve şüpheden en uzak olanı davranış ve niyet olarak sünnete tâbi olmaktır” şeklinde cevapladı ve Rabbimizin, “Ona -Hz. Peygamber’e- uyarsanız hidayete erersiniz” (en-Nûr 24/54) âyeti okudu.

“Rabbimiz Allah’tır” dedikten sonra istikamet sahibi olanları övgüyle anan iki âyetteki (Fussılet 41/30; el-Ahkāf 46/13) istikamet kelimesi tefsir kitaplarında “samimi ve kararlı bir imanla hak ve hayır yolunda istikrarlı, dengeli bir hayat sürdürme” şeklinde açıklanmaktadır. Sahâbeden birinin Hz. Peygamber’den kendisine, başka bir öğüde ihtiyacı kalmayacak değerde bir öğütte bulunmasını istemesi üzerine Resûl-i Ekrem ona, “Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol!” demiştir (Müsned, III, 413; IV, 385; Müslim, “Îmân”, 62). Bu âyet ve hadisteki istikamet kelimesinin öncelikle tevhid inancında kararlılığı ifade ettiği belirtilmektedir. Nitekim Taberî’nin zikrettiği bir rivayette Resûlullah bu âyeti okuduktan sonra, “Rabbimiz Allah’tır” diyerek iman eden insanların önemli bir bölümünün daha sonra küfre döndüğünü söylemiş, ardından da şöyle demiştir: “Her kim imanla ölürse işte o istikamet sahibi olanlardandır.” İmanı olmayanın istikameti, istikameti olmayanın da kerameti olmaz.

Kerametin uçup kaçmakta olduğunu zannedenlerden bazıları bir gün Ariflerden birini ziyarete gelmişler.

Aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:

– Efendim falan zat su üzerinde yürüyor.

– Balık ve kurbağa da aynısını yapıyor.

– Falan zat havada uçuyor.

– Kuşlar da böyle yapıyor.

– Falan kişi bir anda doğudan batıya, batıdan doğuya gidip geliyor.

– Bunu İblis de yapıyor.

– Efendim, o halde kemal ve olgunluğun sizce anlamı nedir?

– Dışta halkla, içte Hak’la olmaktır.

İster istikamet, ister keramet adına olsun Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat akidesini, kavaidini aşma ve aşındırma yetkisi hiç kimseye verilmemiştir. İstikamet ve keramet sahibi olmanın gereği; Ehl-i sünnet ve’l cemaat’in akidesine ve kavaidine uymayan görüş elmas da olsa tarihin çöplüğüne atılır. Ehl-i sünnet ve’l cemaat akidesine dil uzatan küfrün pazarlarında esir köle diye satılır. Müslümanların en günahkârını kâfirlerin en iyisinden kendisine daha yakın görmeyen hainler safında kalır! 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mucize, keramet

Mucize mi?? Keramet mi??  

benzetmeye bak

Kişinin su üstünde yürümesiyle kurbağanın su altında yürümesine: 'bunların arasında ne fark var ki?' diyen, .... en alt tarafında iskan edendir. Arif böyle demez, arif böyle şeyden hikmet ve ibret çıkarmak için konuşur!  
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23