• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

İslâm; Ebû Cehil’e sövme dini değil, Ebû Bekir (ra) yetiştirme dinidir/2

19 Ekim 2022
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

 

Tepkisellik; dini tebliğ etmenin, hayata hâkim kılmanın yolu ve yöntemi değildir. Tepkiselliğin bağrında büyüyenler; saldırgan olurlar, hırçın olurlar. Onlar hiç kimseyi beğenmezler, tekfir sandaliyesine oturtamadık âlim bırakmazlar. Onlara göre kendilerinden başka dini anlayan kimse yoktur. Peygamber (sav) ve kendisine inananlar, Ebû Cehil’e ve onun başında bulunduğu cahiliyye düzenine Lâ dediler. Ama Lâ makamında kalmadılar. Yıldırım hızıyla “Lâ ilahe”den sonra “İllâllah” dediler. Allah’ın hükmünü ve hâkimiyetini gündemde tuttular. Hz. Peygamber (sav), “Lâ ilahe” diyen Ebû Bekir’leri “İllâllah” doğrultusunda yetiştirmesi sayesinde Mekke Cahiliyye Düzeni’ni tarihin çöplüğüne attı. Ebü’l Hasan en-Nedvî  (Rh.a.)’in ifadesiyle “bugün Ebû Bekir’i olmayan bir irtidat var!”  Dolaysıyla Müslümanların zaruret mertebesinde Ebû Bekir’lere ihtiyaçları var. Asrımızda Ebû Bekir’ler zarureti giderilmediği müddetçe nesillerin mürtedleşmesi kaçınılmaz olacaktır. Müslümanların meydanlarda çağın Ebû Cehillerine sövmekle vakitlerini öldürmeleri, Ebû Bekir’siz kalmalarına sebebiyet vermektedir.

Şeytanı taşlamaktan besmele çekmeye vakit bulamayanlar. Allah’ın dinine hizmet edemezler. Marifet, düşman olanların isimlerini saymak değildir. Marifet, Müslümanların heybetleriyle kendilerini düşmanlarına saydırmalarıdır. Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi; “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir!”

İslâm’ın hayata hâkim olması ve hâkimiyetinin yürürlükte kalması için; bütün zamanlarda ve mekânlarda mü’min olarak İslâm’ı anlayan, yaşayan, tebliğ eden, temsil eden ve tatbik eden şaysiyetlere ihtiyaç vardır. İşte Ebû Bekir’ler yetiştirmek demek, bunları yetiştirmek demektir. Hz. Peygamber (sav)’in yetiştirdiği Kur’ân nesli; sahâbe nesli olmasaydı, bu din bugüne gelemezdi. 

Hz. Peygamber (sav)’inen büyük gayesi ve gayreti, arkasından gelecek bir Kur’ân neslini yetiştirebilmek idi. Bu sebeple; zamanının en büyük kısmını; insan yetiştirmeye, nesilleri hazırlamaya vakfetti. Mekke’de Dâru’l-Erkam’da; Mus’abları, İbn-i Mes’ûdları yetiştirmeye başladı. Medine’de de Ebû Hüreyrelerin, Eneslerin, Muâzların yetiştiği “Ashâb-ı Suffe”ya çok zaman ayırır ve ihtimam gösterirdi. Onlara hem ders verir hem de hâliyle canlı bir misal olurdu. Peygamber Efendimiz; ashâbına önce on âyet öğretir, sonra da onun tatbikatını tâlim buyururdu. Meselâ infâk âyetleri inerdi. Bu âyetlerde; “Bollukta ve darlıkta infâk ederler…” (Bkz. Âl-i İmrân, Sûresi/ 134) buyurulduğu için, ashâb-ı suffe hemen dağlara çıkarlardı. Odun keserlerdi. Satıp, bedelini Allah Rasûlü’nün önüne koyarlardı. Yani İslâm’ı sadece sözle değil; fiille, tatbikatla tâlim ederlerdi. Bu hususta çok çileler çekerlerdi. Yokluklara tahammül ve sabır içinde yaşarlardı. Ebû Talha -radıyallâhu anh- şöyle anlatmaktadır.

“Bir gün Hazret-i Peygamber’in yanına gittim. O Rasûller Sultânı, açlıktan iki büklüm olan belini doğrultmak için karnına taş bağlamıştı. O, bu hâliyle ayakta durmuş ve ashâb-ı suffeye Kur’ân öğretiyordu.” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 342)

Hz. Muhammed (sav), Kur’ân ile inşa olunmuş bir nesil yetiştirdi. Bu nesil ümmet oldu, devlet oldu, medeniyet oldu. Cihan onlarla huzur buldu. Cahiliyye düzenini yıksanız bile, şayet Kur’ân ile inşa olunmuş sünnet ve siret sevdalısı yetişmiş İslâmi bir kadronuz yoksa; cahiliyenin geri dönmesine, yeniden hayata hâkim olmasına engel olamazsınız.

Marifet; Ebû Cehil’e sabah akşam sövmek değil, Ebû Cehil’in düzenini sonlandırıp ortadan kaldıracak Ebû Bekir’ler yetiştirmektir. Müslümanlar olarak, Kur’ân-ı Kerim’in rehberliğinde örnek şahsiyetli nesiller yetiştirmek, dört başı mamur İslâm medeniyetini bu yetişen öncü nesille yeniden inşa edebilmek ve aydınlık yarınların olduğu müreffeh bir dünyayı ve sonsuz saadetin olduğu bir ukbâyı istiyorsak, İslâm’ın evrensel öğretileriyle ta’limi ilim ve ta’limi terbiye ayrılmazlığı üzere Ebû Bekir’ler yetiştirmeliyiz. 

Ebû Cehil’e sövmekle gün geçirenlerin kimi binaları çoğaltmakla, kim arabaları, kimi de kuru kalabalıkları çoğaltmakla meşguldür. Kimi de kasanın ve  kesenin derdindedir. Ebû Bekir yetiştirmek ise; davaya yük olanı değil, davanın yükünü yüklenecek olanı yetiştirmenin derdine düşmektir. İslâmî davaya servetini feda edenleriniz yoksa, fena olanların fenalıklarından kurtulamazsınız.

Hâkimiyet-i İslâmiyye ta’lim-i ilim ve terbiye ile kaimdir. İlim ve terbiye ta’limini tatil edenler, istikbalin katillerinden sayılırlar. 

İslâm medeniler yetiştiren bir medeniyet dinidir. Medeni olmayanların Medine’leri olmaz. Medine’siz, medenisiz medeniyet olmaz. Medine, medenî ve medeniyet olmadan da ümmet ayakta kalamaz.

Bu çağda Ebû Bekir’leri yetiştirenler, din ve dünya vazifelerini bitirmeden içleri rahat etmez. Onlar, ertelenen İslâmi hayata inanmayanlardır. Çünkü İslâm’ı öğrenmek, yaşamak, tebliğ etmek, temsil edip tatbik etmek, her anın kesinti kabul etmeyen vacibidir.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ADİL

EVET HOCAM ÇOK GÜZEL YAZI EVET DİĞER YAZINIZIN TAMAMLANMIŞ HALİ FAKAT HOCA BEN MÜSLÜMANIM DİYENLERİN SADECE NAMAZ NİYAZ DEĞİL DÜRÜST DOĞRU ADİL OLMALARI EN AZ İBADETLER KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU BİLMELİLER

Tabak

BUNU ACABA CUMHURBASKANINA DA HATIRLATSAN MI ACABA? AYRICA HER GÜN ELLI KERE MUHALET PARTILERINE, PARTILILERE AGIZ DOLUSU HAKARET EDEN SIZIN GAZETEYE; YAZARLARINA DA HATIRLATSAN NASIL OLUR...SIZ KENDINIZI DÜZELTIN ÖNCE...HER GÜN EBU CEHILCE YAZILAR SIZ DE CIKIYOR...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23