• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Demokrasinin tasmalı köpekleri

06 Aralık 2017
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Demokrasi, ideolojilerden bir ideolojidir. Diğer beşeri ideolojilerden tek farkı, çok ilahlı bir ideoloji olmasıdır. Demokrasi; ilahı çok, din yok insanların sığınma kalesidir. Kalabalıkların demokrasiye inanmış olmaları, hak ve hakikat olduğunu göstermez. Kalabalıklarda hayır olsaydı Hz. Ali (R.a.) yalnız olmazdı!

Demokrasi; “Ben Müslüman’ım” demenin yetersiz, Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas’ın gereksiz hatta geçersiz sayıldığı bir sosyolojik zemin teşekkül ettirmiştir. Bu zeminde kendi varlıklarını Allah’ın dini üzerinden ispatlamaya çalışanların ilk işleri; Hz. Peygamber (sav)’in sünnetine, siretine, sahâbesine ve ihsanla bunların yolunda giden müctehid imamlara saldırmak olmaktadır.

Küfrü, şirki, tuğyanı, ehl-i küfrü, ehl-i şirki, ehl-i tuğyanı bırakıp Rasûlüllah (sav)’in dindeki otoritesini sarsmak için sünnetine/siretine saldıranlar, sahâbelere ve müçtehid imamlara küfür edenler, Ebu Hüreyre (R.a.) hakkında “Ebu Hüreyre yumurtlamıştır” diyerek hakarette bulunanlar, Müslümanların Kur’ân’dan sonra en sahih hadis kitapları olan Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim ile alay edenler, demokrasinin tasmalı köpekleridir. Peygamber sahâbesine uzatılan dil, kuduz olmuş köpeğin zehirli dilinden farksızdır. Çünkü Allah’ın dinini kendi hevâlarına ve dünyanın egemen firavunlarının arzularına göre eğip büken Belâm b. Baura, Kur’ân’da köpeğe benzetilmiştir.

“(Habibim!) Onlara, şeytanın peşine taktığı ve kendisine verdiğimiz âyetlerden sıyrılarak azgınlardan olan kişinin olayını anlat. Dileseydik, onu âyetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hâli böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler.” (A’raf Sûresi/175-176)

Din emniyetinin bulunmadığı ve önemsenmediği demokratik ortamı fırsat bilerek Allah’ın dinini tartışma konusu yapanlar, kendi hevâ ve heveslerinden yeni bir takım beşeri dinler üretmenin peşinde olanlardır. Bunların ellerinden gelse kendi peygamberliklerini hemen ilan edeceklerdir. Allah’ın kitabını peygambersiz ve sahâbesiz anlamaya ve yaşamaya kalkışanlar, yalancı peygamber Müseylemetü’l Kezzabın yolundadırlar. Bunlar “Kur’ân Müslümanlığı” derler, “Kur’ân’dan başka kaynak kabul etmiyoruz” iddiasında bulunurlar, bir âyet okuyup saatlerce o âyetin üzerinde konuşurlar. Böylece kendi kendilerini yalanlarlar. İmam Zahidü’l Kevserî (Rh.a.) der ki: “İçinde Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’e karşı çıkma hastalığı bulunan kimseler arasında, kendisiyle çelişmeyen kimseyi görmedim.”

Demokrasiyi dinin yerine ve önüne koyarak din hakkında sergilenen tavırlar, öne sürülen görüşler çok kere rezilet ya da karikatüre edilmiş Bel’amlık ve dini darlık telakkisine karşılık gelmektedir. 

Türkiye’de Sahih-i Buhari’ye, Sahih-i Müslim’e saldıranlar, onları ümmetin gündeminden düşürmeye çalışanlar, demokrasinin tasmalı köpekleridir. Bunlar müsteşriklerin başlattıkları ideolojik savaşın içimizdeki savaşçılarıdır.Müsteşrikler Kur’an, Sünnet, Peygamber’in hayatı, Fıkıh ve Kelâmın her konusunda araştırma yaptıkları gibi; Sahabenin, Tabiinin, Müctehid imamların, Fakihlerin, Hadisçilerin, hadis ravilerinin, Cerh ve Tadil sanatının, rivayet sahiplerinin hepsine temas eden çalışmalar yapmışlar, Sünnetin delil olup olmayacağı, tedvin şekli ve İslâm hukukunun kaynağı konularını araştırmışlardır. Bütün bu araştırmalarını şüphe davet edici bir üslup ile yapmışlardır. Yaptıkları tek şey bu konularda derin görüşleri olmayan zeki bir kişinin İslâm konusundaki görüş ve inancında büyük sarsıntılar meydana getirmektir (Ebu’l-Hasan en-Nedvi, İslam Ülkelerinde İdeolojik Savaş, Sh: 226, İstanbul/1976)Dolayısıyla Müslümanları dinde ve imanda şüpheye düşürmek için çalışanların rütbeleri ve unvanları ne olursa olsun onlar, demokrasinin tasmalı köpekleridir. Durmadan havlayıp duruyorlar. Şunu bilelim ki; dinde temel olan sahâbe nesli buluttur, onlara ta’n eden, onlara saldıran ise köpektir. Köpeklerin havlaması bulutlara zarar vermez! Ancak çevredekilere rahatsızlık verirler. Kur’ân-ı Kerim’i Peygamber ve sahâbenin anladığı gibi anlamaya ve yaşamaya çalışan Müslümanlara engel olmak için “Kur’an Müslümanlığı” maskesine bürünerek mealcılık yapıyorlar. Mekkeli münkirler de böyle yapıyorlardı. “İnkâr edenler dediler ki: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken gürültü/yaygara koparın.” (Fussilet Sûresi/ 26) Mealcılık, Kur’ân’ın dinlenilmemesi ve anlaşılmaması için münkir ve müşrik olmaya niyetlenmişlerin çıkardıkları bir yaygara/gürültüdür!

Allah’ın dininden olanı fasl veya olmayanı vasletmek, dinsizlik kapısından içeri girmektir. Demokrasinin çöplüğünden zibillenmiş bir takım zibidiler, Sahâbe-i Kiram’a özellikle de Sahâbe-i Kiram’dan Ebu Hüreyre (R.a.)’a dil uzatıp, yalancılıkla itiham ediyorlar. Şunu bilelim ki; asrımızda Ehl-i Kitab’ın tahrif misyonunu Kur’ân bağlamında sünnet münkirleri ile sahâbe düşmanları üstlenmiş durumdadırlar. Bunlara itibar edip iltifatta bulunmak, din düşmanlarına itibar ve iltifatta bulunmaktır. Sünnet-i seniyyeyi hafife almak, Ehl-i Kitab’ın misyonundan pay almaktır. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23