• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Ahlâkın gücü bir ihtiyaçtır

11 Ocak 2023
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

 

Müslüman olarak sizin ahlâkınız dininizi yalanlıyorsa, dininizin düşmanlarını başka yerde aramayınız, bu durumda siz de dininizin düşmanlarından olmuşsunuz demektir.

Kalbi rakik, zihni dakik Müslüman, ümmetin yitiğidir. Onu nerede bulursanız kucaklayın, sahiplenin ve savunun. Kafaları ile kalpleri ayrı telden çalanları da, çalınmışlardan sayınız. Onları da hırsızların elinden kurtarmaya çalışınız. 

Bütün zamanlarda ve bütün mekânlarda dinimiz İslâm, gücün ahlâkını değil, ahlâkın gücünü tesis eden bir ümmet olmamızı bizden ister. Dünyanın neresinde olursa olsun, yeryüzünü imar ve ıslah etmek, hakkı ve adaleti ikame etmek, iyiliği yaymak, kötülüğü engellemek, erdem ve fazileti yaymak gibi vasıfları içinde barındıran toplum, İslâm toplumudur ve böyle bir toplum İslâm ümmetinin bir parçasıdır. Böyle bir toplumun varlık sebebi din ise, ahlâkta sağlık sebebidir. Ahlâkî zaafları olan bir toplum sağlıklı bir toplum sayılmaz.

Dinin emrettiği ahlâk sizin hayatınızda muharrik güç haline gelmemişse, siz güçsüzlerden sayılırsınız. Bu bir durumda düşmanın karşısında direnecek mecaliniz olmaz. Şunu unutmayalım ki; ahlâkın gücü, orduların gücünden daha büyüktür.  

Dinsizliğin ve ahlâksızlığın devlet politikası haline geldiği ülkelerde fitne ve fesadın önüne geçilemez. Hilafetin ilgasından bu yana “Dini ve ahlâkı olan aç kalmaya mahkûmdur” ilkesinden yola çıkılarak bu halk laikçilik sopasıyla dinden ve ahlâktan yoksun bırakılmaya çalışılmıştır. Şunun altını çizerek diyoruz ki; dinin ve ahlakın Müslüman insan üzerindeki otoritesini sıfırlayanların sıfırdan başka hiçbir değerleri olmaz.

Allah’a karşı, Peygambere karşı ve Müslümanlara karşı sadakatlerini sakatlayanlardan ümmet şuuru bulunmaz. Ümmet şuurunu kaybedenlerde de ahlâkın gücü olmaz. Hayatta herkesi insanlık paydasında buluşturmaya çalışmak, nebevî ahlâka sadakat cümlesindendir. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Ey İnsanlar hepiniz Âdemdensiniz, Âdem de topraktandır.” (Sünen-i Tirmizî, Menâkıb, 74) Bilindiği gibi, toprak başımızın üstünde değil ayaklarımızın altındadır. Irkçılık/kavmiyetçilik yapanlar, ahlâken en alçak olanlardır. Onlar ayakların altında olana talibli oldukları için ayaklar altında ezilmeyi fazlasıyla hak etmiş bulunanlardır.  Toplumdaki yaratılıştan gelen farklılıkları ötekileştirmeye ve dışlamaya sebep kılanlar, dinden kaynaklanan ahlâkın otoritesine teslim olmayanlardır. İnsanı insandan, isanı toplumdan, kâinattan, Allah’tan uzaklaştırmaya çalışan modernizmin önündeki en büyük engelleyici güç, hiç şüphesiz din ve dinden kaynaklanın ahlâkın gücüdür. Dolaysıyla modernistler modernizmi İslâm topraklarında otoriter kılabilmek için öncelikli olarak din ve ahlâk ile savaşıyorlar.

İnsanın tutku ve hırsları Rabbanî sınırları aşmaya başladığı andan itibaren ahlaksızlık ahlâkın yerini alır. Elin yaptığından kalp, dilin söylediğinden kafa bihaber hale gelir. Allah’tan gelmiş olan dinin ve bu dinin emrettiği ahlâkın otoritesini hiçe sayanların kimi masa olur, kimi de kasa olur. Masa ve kasadan da çıkan Allah’ın şeriatı yerine hayata amir olan yasa olur.

Dinden kaynaklanan kişisel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve bu kuralları sistemleştiren disiplinin adı ahlâktır. Ahlâkın olmadığı yerde nizam, intizam olmaz. İnsanın ahlâkî değerlere uygun hareket etmesi, o değerlerin bir kaynağı olan dine bağlılığını ifade eder. Ahlâkı kaybedenler, Allah’ın diniyle bağlarını ve bağlantılarını koparmış olanlardır. Hor ve hoyrat bir şekilde gelişen, vahşi ve ekşi bir şekilde devam eden devlet ve toplum ilişkilerinin temelinde ahlâksızlık, ahlâksızlığın da temelinde dinsizlik yatmaktadır.

Ahlâkın gücüne inanmak ve ahlâkın gücüne kavuşmak, genelde insanlık için, özelde ise Müslümanlar için bir güvenlik meselesidir. Ahlâkı zayıf olan insanda hırsızlık, zina, yalan, iftira, hile, sahtekârlık, ikiyüzlülük, kıskançlık, zülüm, kin, küfür, yağcılık, talancılık, övünme, kendini beğenme ve korkaklık gibi hastalıklar ortaya çıkar. Nasıl ki ahlâkın bir amacı varsa, ahlâkı bozmak isteyenlerin de bir amacı vardır. Toplumun ahlâkını bozmak isteyen güçlerin amacı, toplumu kendi istek ve menfaatlerine uygun hâle getirmek ve kendi esaretleri altına almaktır. Oysa ahlâkın ve ahlâkın dayandığı dinin en büyük amacı, toplumda birlik ve dirliği korumak, insanı mutlu kılmaktır. Dolaysıyla ahlâkın gücünü kaybetmiş olan toplumlar, güvensiz ve güvensizlik kalmış toplumlardır.

Allah’tan gelmiş olan dine bağlı kalmayan, ahlâkın otoritesine inanmayanların Müslümanlara idareci kılınmaları, etkili ve yetkili hale getirilmeleri, kurdun sürüye çoban yapılması, kümeslere tilkilerin bekçi yapılması, kedilere ciğerin emanet edilmesi gibidir. Bunun ötesi nedamettir, ahlar ve vahlardır. Dindar olmayı gerekli, ahlâklı olmayı gereksiz görenlerin ihanetten başka bir icraatları olmaz. Liyakat ve ehliyet namına ahlâkı feda edenler, bihakkın fena olanlardır. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Orhan İnan

Toplumun en çok ihtiyaç duyduğu bir güzellikten bahsetmissiniz.Guzel ahlak dinimizin olduğu gibi, bütün insanların da arzu ettiği bir haldir.

Merhaba

Allah razı olsun hocam.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23