• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehtap Yılmaz
Mehtap Yılmaz
TÜM YAZILARI

“Bağımsızlık” değil, artistlik seninki Barzani!

26 Eylül 2017
A


Mehtap Yılmaz İletişim: [email protected]

Barzani’nin “çocukluk hayallerinin” ilk sonuçlarına bakılırsa, kesinlikle sorunlu bir çocukluk geçirdiği anlaşılıyor. 

Daha referandumun ilk gününde olanlara bakın! 

Peşmergeler, Türkmenlere saldırmaya başladı bile… Barzani, İsrail terör devletinin Filistin’de yaptığı gibi Kuzey Irak’taki demografik yapıyı değiştirmeye çalışıyor. 

(Ben öyle lafı dolandırmayı sevmem. Yuvarlak, omurgasız, köşesiz cümleler, bırakalım yüksek manevra kabiliyetli kalemlerin olsun.)

Barzani’nin “bağımsız Kürdistan” hayalleri kurduğu falan hikâye… Barzani bu referandumla sadece şahsi çıkarlarını düşünüyor. Göz göre göre sınırımıza çöreklenmesi için İsrail’e “alan” açıyor. Terörist bir devlet olan İsrail’e gönüllü “maşalık” ediyor.

Daha düne kadar, PKK ile mücadelemize destek veriyordu oysa... Ancak “iç politikada” kuyruğu “yolsuzluk iddialarıyla” kapı arasına sıkışınca, anında tornistan ederek İsrail terör devletiyle pişpirik oynamaya başladı.

Bize “ihanet etme” kararını ne zaman aldığı, niçin aldığı bilinmiyor. Lakin referandumun ilk gününde Peşmergelerin, Türkmenleri “cebren ve hile ile” süpürmesine bakılırsa Barzani’nin uzun zamandır, tedricen, sınırlarımızda yeni bir terörist devlet kurma ihaneti içerisinde olduğu görülüyor. Zira gözlerimizin içine baka baka burnumuzun dibine yeni bir İsrail konuşlandırmaya çalışıyor.

Yalnız gerçek şu ki, kiminle dans ettiğini bilmiyor. Reis’in lider dehasının, onu bir çırpıda kafakola getireceğini hesaba katmıyor mesela!  

15 Temmuz’da Batı’nın altını ıslatarak seyrettiği 15 Temmuz ruhunu hafife alıyor. Sırtını Amerika’ya ve neredeyse tüm AB ülkelerine yaslayan PKK ile senelerdir aslanlar gibi mücadele eden bir askeri pratiğe kafa tutarak hayatının “yanlışını” yapıyor.

Beşi bir yerde Haçlı konsorsiyumunun eline yüzüne bulaştırdığı DEAŞ’la mücadele saçmalığına karşı, Fırat Kalkanı’nda DEAŞ’a hayatının hezimetini yaşatan bir askeri gücü karşısına alarak, intihara kalkışıyor.

Doksanlı yıllarda Baas rejiminin zulmünden kaçan binlerce Peşmergenin Diyarbakır’a nasıl akın ettiğini hatırlıyorum. Bölgedeki küçükbaş hayvan sayısı yarıya düşmüştü. O dönem, Türkiye-Irak sınırında incelemeler yapan dönemin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, “Günde 2 Milyarlık bir yükün altına girmiş bulunmaktayız. Bu da ayda 60 Milyar demek…” demişti. 

Dönemin Cumhurbaşkanı Özal ise bir basın toplantısında “Irak’tan gelen sığınmacıların, Türk hükümetine günde tam 3 Milyon dolara mal olduğunu” söylemişti.

Diyarbakır’daki göçmen sosyolojisine bizzat tanıklık etmiş biri olarak, ölümden kaçan Peşmergelerin bölge halkı tarafından nasıl da bir “Ensar” şefkatiyle destek bulduğunu hatırlıyorum.

Bugün Peşmergelerin, Türkmenleri sürgün etmesinin, Türkmenlere saldırmasının ilet tutar yanı var mı Barzani? Bu yaptığınız adamlığa sığar mı? Nankörlük değil mi?

Ha şu dediğin bağımsızlık hikâyene gelelim… Bildiğin İsrail’in altı köşeli tasmasını takmışsın işte… Boşuna artistlik etme Barzani…

Şimdi bu kısmı dikkatle okumanızı rica ediyorum.

“Şu ana kadar Batılı ülkeler, sığınmacılara 2 bin 500 tonluk yardım gönderdi. Biz ise 15 bin ton gıda yardımı yaptık. Türkiye olarak her mülteci başına günde 5 dolar harcıyoruz. Bu 2,5 milyon dolar eder. Üstelik bu rakamlara sağlık ve altyapı masrafları dahil değildir. (Özal: Kürt devleti, 1991, s. 9)

Bu sitemli sözler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait sandınız değil mi? Hayır… Bu sözler, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a ait…

Zaman geçti… Cumhurbaşkanı Özal öldü. Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildi. Lakin Batılı ülkelerin bize karşı uygulamaları geçen zamana rağmen hiç değişmedi.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23