• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

Türkiye, Özbekistan’daki İktidar Mücadelesinin Neresinde Olmalı?

10 Eylül 2016
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla 1991’den itibaren bağımsızlık ilanlarıyla ortaya çıkmaya başlayan Türk Cumhuriyetleriyle yeni başlayan münasebetlerimizde, Türkiye bazen kardeş bazen ağabey rolünde bir yaklaşım içinde olmaya çalıştı.

Süreçte, ilk tanıyan, devlet deneyim ve tecrübelerimizden istifade etmeleri ve yardımlarda bulunma gibi güzel ve olumlu gelişmeler yaşansa da, bazen istenmeyen olumsuzluklar da beraberinde yaşanmıştı.

Günümüzde Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasındaki ilişkiler -tüm eksikliklerine karşın- Türkiye’nin artan iç ve dış politik profiline paralel olarak siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda oldukça önemli bir mesafe kaydetti.

Şimdi hem Türkiye hem de kardeş Türk Cumhuriyetleri geçmişe nazaran daha ciddi bir birikime sahiptir. 

Bizim de ata yurdumuz olan Türkistan’ın parçaları bu Türk Cumhuriyetlerinden Özbekistan, bu sürecin en önemli örneğidir. 

Şimdi Özbekistan’da de facto bir durum söz konusudur.

Kardeş Özbekistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı İslam Kerimov öldü.

Özbekistan şimdi yeni bir dönemin hazırlığında 

HALEFİ KİM OLACAK?

Kerimov, sert ve tavizsiz bir politik tavırla devlet kurumlarının tümüne hakim olarak, ülkeyi 26 yıl kesintisiz yönetmişti. 

Her geçen gün artan baskıcı otoritesi siyasete de yansıyordu. 

Radikalleşme eğilimine karşı kimi zaman orantısız sayılan yöntemlere başvuruluyordu. 

Din referanslı radikal gruplar ile siyasi muhalefet cephesi de bunlardan nasibini alıyordu. 

Kerimov’un otoritesi siyaset arenasında Kerimov sonrasının kavgası gizlice ve bölgesel gruplaşma üzerinden devam ediyordu.

Ve şimdi, küresel sistem, ülke üzerinde etkili olmak isteyen ülkeler ile ülke içindeki siyasi yapılar, onu ve otoritesinden çok Kerimov’un halefi kim olacak? Nasıl bir yönetim şeklini benimseyecek? Sorularına cevap arıyor…

Çünkü, Özbekistan’ın bundan sonraki durumu sadece Özbeklerin geleceğini değil, bölgedeki diğer Türk Cumhuriyetleri ile komşu ülkelerin geleceğini de etkileyecektir.

Özbekistan devlet kurumları içindeki etkili kadrolar Fergana ve Semerkant ve kısmen Buhara bölgesinden oluşmaktadır.

Kerimov, kendi iktidarını ayakta tutabilmek adına İstihbarat ve Genelkurmay gibi güvenliği ilgilendiren önemli kurumların yanı sıra Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’na bu önemli bölgelerden atamalar yaparak bölgeciliği dengede tutuyordu. 

Başbakan Şevket Mirzayev, İstihbarat Başkanı Rustem İnayatov ve Maliye Bakanı Rustam Azimov, Kerimov sonrası yönetim için yarışıyorlar.

KARŞILIKLI HATALAR…

Birlik Hareketi ve ondan ayrılan Milliyetçi Erk gibi oluşumların liderlerinin, Kerimov baskısından kurtulmak için Türkiye’ye sığınmaları ve sonrasında Türkiye’de öğrenim gören Özbek öğrenciler arasındaki faaliyetleri,  Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin bozulmaya başlamasına sebep olmuştu.

Özbekistan, Türkiye’yi Özbek muhalefetini desteklemek ve rejime karşı tertip içinde olmakla suçladı ve 1996 yılında Türkiye’deki Özbek öğrencileri geri çağırdı. 

Özbek muhalefetinin bu faaliyetleri sonucunda sadece Türk –Özbek ilişkileri değil aynı zamanda binlerce Özbek öğrencinin eğitimi ve iki ülke arasındaki gelecek köprülerinin kurulmasını sağlayacak hedefler de yok edilmiş oldu. 

Süreç içinde Türkiye’nin siyasi yaklaşımları yanlış anlaşıldı ve içişlerine bir müdahale anlamında değerlendirildiği için Özbekistan’ın “güvenlik sendromu” yaşamasına ve mevcut yarı otoriter rejimin daha da baskıcı bir kimliğe evirilmesine yol açtı. 

1999’da Taşkent’te Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’a yönelik bombalı saldırının arkasında Türkiye’nin olduğu suçlamaları dile getirildi.

Muhalefet liderlerinden Muhammed Salih’in Türkiye’de bulunmasına göz yumulması, ilişkileri iyiden iyiye gerdi.

2003 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Özbekistan seyahatinden sonra, uzun süredir düşük profille devam eden ilişkilerin düzeltilmesi yönündeki girişimler maalesef sonuçsuz kalmıştı.

TÜRKİYE NE YAPMALI?

Türkiye - Özbekistan ile geçmişte yaşadığı hataları tekrar etmemeli. 

Sabırlı ve tutarlı politika ve diploması girişimleriyle kaybolan karşılıklı güven sağlanması Özbekistan’daki yeni siyasi yapılanmaya dışarıdan asla müdahale etmemeli.

Özbekistan, yeni yönetimini kendi belirlemeli ve Türkiye o yönetimle çalışmalarına başlamalıdır. 

Türkiye veya Türkiye dışındaki bazı siyasilerin yönetime katılımı konusundaki zorlama, hem Özbekistan’ın karışmasına hem de ilişkilerimizin yok düzeyine düşmesine sebep olur. 

Bu sonuç her iki kardeş ülke için bir hezimet olur.

Şimdi kardeşçe birbirine saygı ve karşılıklı güvenle yeni bağlar ve karşılıklı menfaatler doğrultusunda ilişkiler kurma fırsatı doğdu, bu fırsat heba edilmemeli. 

Unutulmasın ki:

Kardeş Özbekistan, Orta Asya’nın en önemli cumhuriyetidir. Türkiye’nin Özbekistan’sız bir Orta Asya siyaseti yürütmesi mümkün değildir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23