Satma sırası ABD’de
Aldatılmış Kürtler, tarih boyunca ne zaman kendi başlarına hareket etseler, sürekli olarak inandıkları ve güvendikleri kesimlerce ortada bırakıldılar.
Kürtleri aldatmayan tek millet, Türklerdir.
Çünkü biz kardeşiz. Aynı dinin mensuplarıyız, aynı kültürü birlikte inşa ederek, Anadolu’yu birlikte vatan edindik.
1071’den bu yana birlikteyiz. Aynı dini inanç ve kültürün yanında aynı tarihi paylaştık. Karşılıklı kız alıp verdik, kan bağımız var, yani akrabayız.
Türklerle Kürtler, hiçbir zaman kendilerini birbirlerinden ayrı tutmadılar. Birbirlerini kesintisiz olarak benimsediler.
Bir ve bütün olmayı başardılar.
Bir gerçek var ki yüz yıllardır devletimizi içeriden zayıflatmak isteyenler emperyalist güçler, bizi birbirimize düşürmek için türlü yol ve yöntemlere başvurmuşlardır.
Tarih boyunca emperyalistlerin kışkırtması sonucu ayrılıkçı kalkışmalar olmuş olsa da kardeşliğimiz hep baki kalmıştır.
Birleşik Krallık (İngiltere) ile Fransa arasında Batı emperyalizmi adına Çarlık Rusya’sının da onayı alınarak 16 Mayıs 1916 tarihinde “Sykes-Picot” adıyla imzalanan gizli antlaşma ile Osmanlı parçalandı ve toprakları bölüşüldü.
O anlaşma sonrası, askeri çadır içinde mum ışığında Osmanlı toprakları üzerinde Batılı emperyalistlerin çizdiği sınırlarla yeni ve zorlama devletler oluşturuldu.
İşte o süreçte bizden ayrı kalan topluluklar, bir plan çerçevesinde parça parça edilerek oluşturulan bu yeni devletlere serpilmişlerdir.
Bu plan Batı emperyalizminin, âlemi İslam’a ihaneti oldu.
O süreçte Kürtler, o emperyalist güçler tarafından 4 ayrı parçaya bölünmüştür. Bizden ayrı kalan bir kısım Kürt kardeşlerimiz, diğer Müslüman topluluklar gibi büyük sıkıntılara maruz kalmışlardır.
Kendi başlarına kalan Kürtler, devletleşme süreçlerinde sürekli o emperyalist güçler tarafından hem kışkırtılmış, hem kullanılmış hem de aldatılmışlardır.
Türkiye, İran ve Irak’ta bunun birçok örnekleri vardır.
En son olay, Kuzey Irak’ta Barzani liderliğindeki bağımsızlık referandumudur.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın defalarca uyarmasına rağmen emperyalist güçlerin sözlerine güvenerek tarihi hata tekrarlanmış oldu.
Elde edilen birçok haklar, 4 saat gibi küçük bir zaman diliminde kaybedildi.
Maalesef tarihten hiç ders alınmamış olduğuna şahit olduk. Kuzey Irak’ta yaşanan siyasi facianın benzeri Rusya ve ABD desteğiyle Suriye’nin Kuzeyinde aynen tekrarlandı.
İHANETİN BEDELİ
Şimdi; emperyalist güç odaklarının silahlandırıp kışkırttığı bölücü terör örgütü PKK ve onun Suriye’nin Kuzeyindeki yapılanması PYD/YPG, Türkiye’ye ihanet etmenin bedelini ödüyorlar.
Türkiye’nin tüm uyarılarını hiçe sayan bu terör unsurları, ABD’nin sağladığı silahlarla dost ve kardeş Türk milletine en alçakça saldırıları düzenlemişler ve meydan okuyuşlarını sürdürmüşlerdi.
Sabrın da bir sonu olacağı ve ihanetin bedelinin ağır olacağı hesaba katılmadı.
Türk devleti ve milletine ihanetin karşılığında ödül bekleyen bu taşeron terörist unsurlar, Türk Ordusu’nun taarruzu karşısında güvendikleri güçlerin, onları yalnız bıraktığını bir kere daha yaşayarak gördüler.
YPG terör örgütünün baş sorumlusu Sipan Hemo, Türkiye’nin ‘Afrin operasyonu’ ile ilgili Rusya’ya ağır eleştiriler yöneltti. Hemo, “Rus general Alex Kim ile Afrin’de buluştuk ve bazı anlaşmalarımız vardı. Ama Rusya bu anlaşmaları dikkate almadı bize ihanet etti” şeklinde dert yakınıyor.
Rusya Savunma Bakanlığı ise “Bizim Suriye’de kendi amaçlarımız ve görevlerimiz var” şeklinde bir savunma yaptı.
TEK ÇARE TESLİM OLMAK
ABD kararlı bir şekilde, köşeye sıkışan PKK- PYD/YPG terör unsurlarının yardımına koşacak mı?
Hiç sanmam.
Çünkü; emperyalistler, ilkeler doğrultusunda verdikleri sözlere menfaatleri söz konusu olunca sadık kalmazlar. Silahlandırıp kullanır ve sonra pazarlık yapar ve satarlar.
Unutulmasın, limon sıkıldıkça limondur suyu bitince çöptür.
Sizin anlayacağınız; Rusya’dan sonra PKK ve PYD/YPG, terör örgütlerini, satma sırası ABD’ye geldi.
Rusya gibi ABD de Türkiye’nin siyasi ve stratejik önemi nedeniyle kendi çıkarları uğruna zamanı geldiğinde PKK ve PYD/YPG gibi terörist unsurları yalnız bırakacaktır.
Şimdi bütün terör unsurları; geç kalmadan Türk Ordu’sunun “teslim olun” çağrısına uyarak ihanete son vermelidirler.
Bu, onlar için tek çıkış yoludur aksi halde hepsinin sonu hüsran olacaktır.