• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

NATO, ‘Müttefik Haçlılar Ordusu’

22 Kasım 2017
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

Kuzey Atlantik Paktı olarak da adlandırılan NATO’nun kuruluşu üzerinden 68 yıl geçti. Türkiye ise üyelikte 65’inci yılını doldurdu.

SSCB’nin Ardahan, Kars ve Boğazlar üzerinde hak iddia etmesi ve bu konuda talepte bulunması, Türkiye’yi somut bir adım atmaya zorladı. 

Atılan bu somut adım ise şüphesiz NATO’ya başvurmaktı. 

Çünkü Türk siyasileri biliyorlardı ki, SSCB tehdidini bertaraf etmenin tek yolu NATO’nun 5. Maddesinden geçiyordu.

NATO ortaklık antlaşmanın en önemli maddesi olan 5. Maddeye göre; “NATO ülkelerine yönelik herhangi bir saldırıya karşı üye ülkeler beraber hareket edecek ve beraber mücadele edecekler” şeklinde düzenlenmişti.

Yani, Türkiye’nin NATO’ya katılmasının en önemli sebeplerinden biri 5. Maddedir. 

NATO’ya üye tek Müslüman ülke Türkiye’dir. 

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti ve dolayısıyla Türk Ordusu, NATO’ya katıldığı günden itibaren, bu askeri birliğe gerek lojistik, gerek stratejik, gerek de asker gücü olarak pek çok fonksiyonel destekte bulunmuştur.

Türkiye’nin 65 yılda NATO’ya katkıları ve NATO’dan aldıklarından çok daha fazladır. 

Türkiye sorumluluklarının bilincinde hareket ederek üstlendiği görevleri hakkıyken yerine getirmiş bir üye ülkedir. 

Osmanlı’yı bir plan dahilinde parçalayıp topraklarını paylaşan emperyalist devletler, Türkiye’yi NATO’ya Sovyetler Birliği (SSCB)’nin yayılmacı politikalarından kaynaklanan korkuları sebebiyle almışlardı. 

Çünkü bölgede Sovyetler Birliği’nin sıcak denizlere ulaşmasını ve bölgede etkin bir şekilde yayılmasını önleyebilecek güçlü ordusu olan bir başka ülke yoktu.

Ancak bu kabul o kadar kolay olmadı. 

Türkiye, NATO’ya girmek için Kore Savaşı’nda ağır bir bedel ödemişti. 

721 şehit, 175 kayıp, 2147 yaralı, 234 esir, 346 hasta ile sonuçlanmıştır.

NATO’ya yaptığımız ilk başvuru reddedildi. Türk Ordusu gücünü NATO üyesi olmadığı halde katıldığı Kore Savaşı’nda göstermiş ve kendini bu büyük başarıları sonucu kabul ettirmişti.

Yani ihtiyaç duyulduğu için ve de kendi güvenlikleri için bir mecburiyet hasıl olduğundan Türkiye, NATO’ya kabul edilmiştir. 

TÜRKİYE KARŞITLIĞI NATO’YA TAŞINDI

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve NATO’ya karşı kurulan Varşova Paktı’nın çöküşü dengeleri sarstı.

ABD ve AB öncülüğündeki Batı emperyalizmi ve onun askeri gücü kabul edilen NATO yeni bir konsept değişikliğine gitti. 

Bu yeni konseptte, NATO’nun düşmanı değişti ve yeni hedefler ve yeni ilişkilere yöneldi. 

ABD ve AB’ye üye devletler nezdinde Türkiye karşıtlığı bir tavır kendini gösterdi.

İlerleyen süreç içinde bu tavır düşmanca bir tutuma dönüşecek kadar ileriye taşınmıştır.

Türkiye karşıtlığı politikalar ve Türkiye’yi güçsüz bırakma adına yapılan karalama kampanyaları maalesef NATO’ya da taşınmıştır. 

Bunun en bariz örneği NATO’da yaşanan skandaldır. 

İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk ile hâlihazırdaki Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın ‘düşman liderler’ listesinde gösterilip hedefe konması Türk milleti ve devletine yapılabilecek en büyük hakarettir. 

Bu açık ve net olarak bir düşmanlıktır. 

Bu alçakça saldırı karşısında NATO acilen toplanıp tüm üye devletleri bu skandalı ortak bir açıklamayla kınamalıydı, ama bilinçli olarak yapılmadı.

Ayrıca, bir araştırma komisyonu oluşturulmalı ve yapanlar ile yaptıranlar en ağır cezalara çarptırılmalıdır.

Bunlar yapılmadan NATO Genel Sekreterinin özür dilemesiyle bu iş geçiştirilmeye çalışılıyor.

NATO, disiplin çerçevesinde emir komuta içinde hareket eder. 

Yaşananlar iki memurun işi değildir ve olamaz. 

Bu skandal, siyasi ve askeri alanlarda derin bir hesaplaşmanın dışa vuruşudur. 

Türkiye’nin 65 yıllık NATO tarihi geçmişinde böyle bir olay yaşanmamıştır. 

Çünkü o zaman, Türk Ordusuna ihtiyaç vardı. 

Bugün ise şartlar değişti ve Sovyetler Birliği gibi bir tehdit de artık yok. 

Bana göre NATO’da yaşanan bu skandal ABD ve AB içindeki ciddi boyutlara ulaşan Türkiye karşıtlığının bir devamıdır. 

AB içinde olduğu gibi NATO’da da Müslüman bir ülkenin varlığı hazmedilemiyor.

Ayrıca, Türkiye karşıtı bu güçler, “Biz kovmayalım, rahatsız edelim kendileri çekilip gitsinler” ortak görüşü doğrultusunda bu skandal bir plan içinde gerçekleştirilmiştir. 

Bütün bunlar gösteriyor ki:

NATO, sadece Batı emperyalizmine hizmet eden Müttefik Haçlılar Ordusu’na dönüşüyor. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23