NATO Kafa NATO Mermer!
Doğu bölgemizde ki oylar seçimler için kritik öneme sahip. Bağımsız olarak baktığınızda Kürt oylarının siyaset arenasına bir hareket getirmesi pek mümkün değil, ancak sahip oldukları eğilim ile Türkiye’nin kaderini değiştirecek güce sahipler. Geçmişte de, bugünde Kürtlerin sahip çıktığı siyasi akım, Türkiye’yi saracak hale geliyor ve gerçekten Türkiye’nin partisi oluyor.
Her ne kadar 50+1 Türkiye siyasetinde yeni bir dönem olsa da, AK Parti kurulduğu zamandan beri, her sokağı ile her mahallesi ve her ilçesi ile tüm Türkiye’yi sarmaya çalışan ve bu gayesinde başarılı olan siyasi çizgisi ile duruma yıllardır hâkim. Kürt kardeşlerimiz, AK Parti siyasetine ve Türkiye’nin geleceğine sahip çıkıyor.
…
Geçenlerde düzenlenen NATO tatbikatında, ülkemiz alenen düşman olarak belirtildi. Karşı tavır alındığında ise özür gecikmedi ama nasıl bir özür? Kusura bakmayın biz sizleri düşman olarak nitelendirmişiz. Böyle bir hata mümkün mü? Gelen zoraki özür NATO’nun samimiyetsizliğini pekiştiren ve yarında bu tutumun değişmeyeceğini göstermiş oldu.
NATO dünya barışının temini ve korunması için kurulmuş olsa da kurulduğundan beri Amerika ve İsrail’in uluslararası jandarmalığını yapmaktan öteye gidemedi. Yeri geldi barış gücü görünümüyle ülkelere müdahale edildi, darbeler tezgâhlanarak yönetimler devrildi. NATO’nun etkisi Türkiye içinde çok farklı olmadı. Geçtiğimiz 15 Temmuz darbesinin arkasında oldukları artık açıkça görülen bir gerçek.
Peki, akıllara gelen soru şu;
“Madem bu NATO ve ülkeleri, gizliden değil açıkça Türkiye’ye düşman gözüyle bakıyor ve milletin yıllardır arkasında durduğu iradeyi tehlike olarak görüyor da, neden açıkça müdahale etmiyorlar, neden açıkça saldırmıyorlar da dolaylı yollara başvuruyorlar”
Coğrafyamızda Türkiye, kesin ve net olarak, karşıya alınabilecek düşmanlık edilebilecek bir ülke değil. Irak, Suriye derken Ortadoğu’da sınırlar ve güçler yeniden dizayn ediliyor. Sahip olduğu güç ve potansiyelle bu coğrafyada Türkiye kimden yana olursa o kazanır. Bugüne kadar açıkça askeri müdahaleyle karşılaşmadıysak en büyük nedeni budur.
Bu durum Türkiye’de ki siyasi tablo ile benzer bir özellik taşıyor. Yani nasıl doğu oyları tek başına belirleyici güç olamıyor ancak bu oylarda olmadan Türkiye’de net bir iradenin ve istikametin verilmesi mümkün olmuyor, coğrafyamızda da aynı şekilde.
Türkiye’siz bir çözüm üretmek mümkün değil.
Aynı zamanda zor kullanarak, askeri yollarla, Türkiye’nin iradesine sahip olma seçeneği ise kimsenin denemek istemeyeceği bir durum. Geçmişten gelen tecrübeler Türkiye’nin açık savaşta tüm tahmin ve simülasyonların ötesinde sonuçlara ulaşabilecek bir güce sahip olduğunu da gösteriyor ki bu da açıkça askeri müdahaleyle karşılaşmıyor olmamızın bir diğer nedeni.
Korkuyor ve çekiniyorlar.
Açık askeri müdahaleyi göze alamayan ama Türkiye’nin desteğine de muhtaç olan güçler, Türkiye ile masaya oturmaktansa her türlü kirli tezgâhın, ahlaksız siyasi oyunların, uluslararası karalamanın hedefine oturtularak kendilerine mecbur kalmamızı istiyorlar. Masaya oturmadan masayı kazanmanın derdindeler.
İşte NATO’nun ülkemizde maşa olarak FETÖ’yü oluşturmasının ve kullanmasının nedeni. Kanıtları Ersoy Dede geçtiğimiz Pazar günü kaleme aldığı “Kontrollü darbe söylemi ve NATO” başlıklı yazısında net şekilde göstermiş. Kendileri beceremediğinden, elebaşı Gülen vampiri, eli kalemli zombileri, her yerde NATO’nun Türkiye baskı kurması gerektiğini yazıp çiziyor. Ancak bu ülkenin her karışının temelinde, genlerinde şehit kanları var, samimiyet, inanç ve ihlas var. NATO’nun bulduğu 3, 5 vatan haini, şeref yoksunu onursuz FETÖ’cünün ele geçirebileceği bir yer değil burası!
Biz milletçe bir oldukça bu tezgâhlar Allah’ın izniyle sökmeyecek. Türkiye omuz omuza oldukça ahlaksız tezgâhları kuranlar bu aziz milletin önünde diz çökecek.