• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mahmud Sami
Mahmud Sami
TÜM YAZILARI

Sistemin Partisi

21 Ekim 2016
A


Mahmud Sami İletişim:

2002’den bu yana AK Parti’ye toplumu germek ve halk içerisindeki kutuplaşmayı şiddetlendirmek için neler dendi, Amerikan partisinden tutun da şeriatın gelmesine ve ülkeyi böleceğine dair türlü türlü iftiralar atıldı. Zamanla bu söylemlerin ateşi söndü, çünkü AK Parti hükümetlerinin daimi olarak milletin iradesinden şaşmadığı, yaptıkları siyaseti milletin ihtiyacına, devletin beka ve istikbaline göre belirlediklerini insanlar bilfiil görüp şahit oldu.

Ancak AK Parti'ye "Amerikan partisi" diyenler, Amerikan elçileri ile fotoğraf çektirmekten çekinmedi. AK Parti'ye “ülkeyi bölüyor” çamurunu atanlar, ülkemizi bölmeye çalışanlara devleti ve hükümeti şikâyet etti.

Evet, adres CHP!

CHP bugüne kadar Türkiye’nin aydın, okumuş, modern yüzünü yansıttığını iddia ederek "gelişimin, çağdaşlığın tek adresiyim" diyerek, ülkemizde gözü olanların ve devletimizin geleceğine dair yol haritası çizenlerin masasına oturdu. Milletin yanında yer almadı, kendi tabanına dahi kulaklarını tıkadı. İşte her seçim sonrasında yaşadığı mağlubiyetlere rağmen CHP bu tutumundan vazgeçmedi, vazgeçemedi. Peki, CHP’nin tamamı için bunu söyleyebilir miyiz ya da bugüne kadar hükümete karşı yönelttikleri suçlamalardan bir tanesinin bile haklı gerekçelere sahip olmadığını söyleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Ancak CHP’nin yürüdüğü yolun millet yolu, halk yolu olmamasından dolayı ve her fırsatta CHP’nin demokrasiye dahi kast ederek arka asli emellerini gerçekleştirme meylinden dolayıdır ki, iktidar bu partiye karşı sert bir refleks geliştirdi. Böylelikle de AK Parti toplumun bir kesiminden kendini soyutladı.

CHP’den kimi zaman nadir de olsa gelen haklı eleştiriler hükümet tarafından duyulmadı, işaret ettikleri sorunlar görülmedi. Ama bunun suçlusu kim derseniz, CHP kendi hissesinde olan günahlarını görmelidir. Eğer bir parti muhalefette dahi sistemin daha verimli ve adaletli yani daha iyi çalışması için millete hizmet için parlamentoda yer aldığını unutur da tek amacı ve hedefi devleti zayıf düşürmek pahasına hükümeti düşürmek olursa kuruluş amacına ters düşmüş varlık nedeninden sapmış olur.

Böyle bir partiye, dengelerin sürekli değiştiği bu sıcak coğrafyada yer alan Türkiye’nin ihtiyacı var mı?

Yüzde 25 gibi ciddi rey alan CHP’nin yürüdüğü yol, özellikle devletin dış politikalarındaki önemli hamlelerinde ve ülkenin bütünlüğünü, huzurunu, refahını, barışını korumaya yönelik hareketlerinde tek vücut olması gerekirken yalnız kalmasına neden oldu. Nihayetinde derdi millet olmayan, devleti şikâyeti kendine görev bilmiş bir partinin söylemlerinde ülkenin hayrına bir şey aranmaz. İnsan haklarını kendi ülkesinde çiğneyecek kadar gözünü karartmış olan bu parti ile nasıl diyalog içerisinde olunabilirdi ki?

Başkanlık dendiğinde CHP’nin ne dediğine bakın, Cumhurbaşkanı'nı hedef tahtasına koymuşlar başka bir şey görmüyorlar. Neymiş diktatörmüş, “seçim ve demokrasi” ise onlara göre diktatör doğuran bir sistem. Aslında asıl dertleri Türkiye’de koalisyon olsun, sistem kilitli kalsın, ülke bu halde kendi içine dönsün, sınırında komşusunda ne var bakmasın, süper güçlerin insan hakları ihlallerine ses çıkartmasın ve istendiği zaman bölünüversin. Tüm dertleri bu. Var olan sistem de bunu amaçlıyor.

Hadi yeni bir yönetim şekli gelmesin var olanı iyileştirelim, sıkıntılarını giderelim deseniz "AK Parti kendine sistem tasarlıyor" derler. Sanki 14 senedir zaten iktidarda olan AK Parti'nin seçim kazanmak ya da hükümet kurmak için sistem tasarımına ihtiyacı var! Sahip olduğumuz sistem kilitlenme üzerinedir, CHP de sistemin gelişmesi, iyileşmesi için değil, kilitli kalması için elinden geleni yapan eski Türkiye’nin partisidir. Türkiye yerli muhalefeti hak ediyor.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23