• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Zirve ve iç siyaset

28 Mayıs 2016
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

On dört asrı geçen bir süredir insanlığa insanlık öğreten bir dinin müntesipleri olarak, BM tarafından ilk defa organize edilen Dünya İnsanlık Zirvesi’ne ev sahipliği yapmak elbette hakkımızdı; gerçekleşti.

İnsanlığın infak veçhesini, kendi çıkarından başka değer tanımayan bir küflü zihniyete anlatmak ne kadar mümkünse ancak o kadar anlatılabilirdi, öyle de oldu.

Hüsnü hal ile ders vermenin her türlü kıvama erdirici yolları seferber edilerek yapılan telkinlerin tesiri, muhataplarımızda ne seviyede karşılık buldu? Bunu da zaman gösterecek. Umut edilir ki, konuşulanlar, verilen sözler lafta kalmaz da ameli bağlamda bir derde şifa olur. Fakat tarihi tecrübelerimiz umudumuzun tahakkukunun zor olduğunu söylüyor. Biz bize düşeni yaptık; gerisini de bizim dışımızdaki katılımcılar düşünsün.

Gün gelir, devran döner; herkes mutlaka yaptığının karşılığını görür. Amerika da, Avrupa da bir gün çöker, bir gün onlar da şu anda üçüncü dünya dedikleri ülkelerin halleriyle hallenir. İhtişamımızın göz kamaştırdığı o dönemlerde de bizim gözlerimiz kamaşmaz; yani onların yaptıklarını yapmaz, muhtaç oldukları şeylerde onlara yine yardım elimizi uzatırız. İhtişamı sıradanlaştırdığımız, görkemli günlerimizde olduğu gibi..

Irak’taki, Suriye’deki, Arakan’daki, Doğu Türkistan’daki, Mısır’daki, Bangladeş’teki Müslümanların yaşadığı dram da bir gün biter; Balkanlar’daki Müslümanların dramı kısmen bittiği gibi.. Zalimler, yaptıkları zulmün bedelini bir bir öderler geçmişte hep ödedikleri gibi..

Bugün mazlumların, mağdurların yanında yer alanlar, o gün, onların yüzlerinde açılan tebessüm goncasıyla vicdanlarında baharlar yaşarlar; zalimler vicdanlarında nedamet ateşinin kavurucu sıcaklığında kıvranırken. Vicdanına vereceği utandırıcı bir cevabı olmamak ne büyük saadettir Allah’ım.. Bizleri dünya ve ahirette bu saadetten mahrum eyleme Allah’ım..

¥

AK Parti hükümetinin sessiz sedasız yaşadığı değişim ve ardından sürdürdüğü olgun davranış; kaostan beslenen gürültünün çocuklarını oldukça rahatsız etmiş görünüyor. Mademki onlar istediğimiz, beklediğimiz şekilde bir kavga, gürültü çıkarmadılar; öyleyse biz ortamı gerelim, bize hücum etsinler ve böylece bir kaos oluşsun modundaki süfliliklere başvurmaları hep bundan. Önce “kan” dediler, iğne ucu kadarını bile elde edemediler; sonra da kendi nesep sorunsallığını ele veren üslupla bazı kelimeler kullanarak AK Partilileri tahrike yeltendiler; ondan da elleri boş döndü.

Cahiller kendilerine dalaştığında “selam” deyip geçecek aşkın kıvama ulaşmış bir topluluktan onların alacakları karşılık hep böylesine beklemedikleri çapta ahlaki yankılanma oldu ve olmaya devam edecektir. Ve onlar her defasında kendi edepsizliklerinin ufunetinde debelenmeye mahkûm kalacaklardır.

CHP’yi negatif olumsuzluklara kilitleyen, pozitif söylemlerinin ve bu söyleme bağlı olumlu eylemlerinin iflas etmiş bulunmasıdır. Artık sol düşünce ve bu düşünceye dayalı kurumsallaşmaların toplumsal hayatın hiçbir alanında ciddi bir karşılığı yoktur. CHP’lilerin, akla ziyan hırçınlaşmalarını biraz da bu iflas, bu bitmişlik, bu tükenmişlik bağlamında yorumlamalıdır.
Bu reel durumdur ki bizi, iç siyasette ciddi bir muhalefet boşluğu ile yüzleştirmektedir. Bu boşluğu doldurmanın tek kalıcı ve sağlam alternatifi, sağda, MHP önderliğinde bir siyasi tekevvünün hayata geçirilmesidir. (Saadet Partisi’nin, HAS Parti örneğinde olduğu gibi, bütünüyle AK Parti’ye iltihak etmesi gerektiğine inandığımdan adını bu meyanda zikretmiyorum.) MHP, temel düşüncelerinin önemi yanında, böylesi bir misyonu eda adına da önemli bir konumdadır. Onun için de bazı mihraklarca kuşatılmak; eğer kuşatılıp ele geçirilemezse devre dışı bırakılmak istenmektedir.

MHP içindeki muhalefet, uyarıcı bazı fonksiyonlar eda etmiş olsa da, muhalefeti temsil edenlerin liderlik keyfiyetleri noktasından düşünüldüğünde siyaseten patolojik bir durumdur. Bu durumun  MHP’ye gönül verenler tarafından görülüp bilinmemesi imkansızdır. Bu sebeple de Devlet Bahçeli’yi zorlayacak bir atraksiyon ihtimalinden söz edilemez.

Daha önce de ifade ettiğim gibi, hukuki süreci sıkıntıya sokacak her türlü müdahaleden kaçınarak olağanüstü kongreye gidilmeli, şu anda muhalefet edenlere gerekli cevap sandıkta verilerek parti tekrar iç istikrarına kavuşturulmalıdır. Daha sonraki süreçte de mutlaka ana muhalefeti hedefleyen açılımlar gerçekleştirilmeli; ve bu millet artık siyasi tercihlerinde, iyi-kötü arasında değil iyi-daha iyi arasında tercih yapacak bir siyasi tercih konumuna yükseltilmelidir.

Başbakan Binali Yıldırım, rahmet yüklü, oldukça bereketli bir günde vazifeyi devraldı; hükümetini hızla kurdu, süratle icraatına başladı. Ümidimiz odur ki, kısa sürede terörle mücadele sonuçlanacak, paralel yapı bir daha dirilmemek üzere tarihin dehlizlerine gömülecek, bu milletin hak ettiği standartta başkanlık sistemine bir an evvel geçilecektir. O, vadettiği bu kutlu yolda ve de istikamet içinde yürüyüşünü sürdürdüğü sürece dua ve desteklerimiz onunladır. Bahtı açık olsun..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23