• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Putin’e bir bilge uyarısı

05 Aralık 2015
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

İvan Vasiliyeviç’in (Korkunç İvan) siyasi çocukları tarafından idare edilen ve edilmekte olan Rusya devlet yapısının nasıl bir kolektif paranoya temeline oturduğunu anlamadan, Rusya’nın hiç kimseye güvenmeyen ve hiç kimseye güven vermeyen iç- dış politik zikzaklarını izah imkansızdır.

17 yaşında taç giyen, bu ilk Rus Çarı, büyük hırsları olan, intikam duygusu oldukça kabarık bir liderdi. Caniydi. Öldürttükleri arasında kendi öz oğlu da vardı. Herkesin kendisine ihanet ettiği kuşkusunu ömrünün sonuna kadar gün güne artan bir çılgınlıkla yaşadı. Bu sebeple de her türlü kaba kuvvete baş vurdu. Ne ki, paradoksal bir terslikle onun zulmü, gaddarlığı aynı zamanda başarısını da besledi. 1584 yılında, 54 yaşlarında, satranç oynarken öldüğünde, geride güçlü bir devlet; fakat alınan vergilerle iyice yoksullaşmış sefil bir halk yığını bıraktı. Yine de, Korkunç İvan, kendisinden sonraki yöneticiler için örnek alınması gereken bir model oldu. Günümüzde bile Rusların büyük çoğunluğu, Korkunç İvan’dan kaynaklanan ilhamla, ancak güçlü ve acımasız bir liderin Rusya’yı istenen ihtişamda sevk ve idare edebileceği düşüncesindedir.

Büyük Petro (Deli Petro), Rusya’yı zorla modernleştirmede önemli başarılar elde etti. Batı’yı aynen kopya etmeye dayanan bu modernleşme sürecinde modernleşmenin bedelini de yine halk ödedi. İş, batılılar gibi sakalını kestirmeye direnenlerden alınan sakal vergisine kadar uzadı. Büyük Petro da öldüğünde geriye, sıcak denizlere inme hayali dışında, Korkunç İvan’a benzer bir miras bıraktı.

Bolşevik devrim, bu kötü mirasa tüy dikmekten öte bir fayda vermedi. Komünizmin Rusya’ya hakimiyeti milyonlarca insanın canına mal oldu. Lenin ve Stalin tam bir diktatör, tam bir zalimdi. Bu sebeple de Rusya’yı yeniden inşada en başarılı iki Rus lideri onlar oldu ve yine ters bir paradoksla halk tarafından en çok sevilen iki lider onlardı. Kruşçev, Brejnev, Andropov, Çemenko benzeri, onlar gibi kendi halkına karşı gaddar ve zalim olmayanlar, başarılı da kabul edilmediler, halk tarafından da kahir bir çoğunlukla sevilmediler. Gorbaçov ve Yeltsin gibi son halefler de söz konusu olumsuz kaderi paylaşanlardandı.

Gerçi, 1979- 1989 yıllarında idareyi elinde tutan Rus liderleri Afganistan’da her türlü zalimliğin serbest oyunlarını oynayarak kendi halklarını milliyetçi heyecanlarla bir süre oyalayarak kısmen prestij kazandılar; fakat savaş sonu yaşanılan hüsranla o güne kadar kazandıkları ne varsa hepsini kaybederek tarih sahnesinden silindiler; Gorbaçov’un bilmeden işlediği bir hayırla da komünizmi sonlandırdılar. Yeltsin’li yıllar ise, tam anlamıyla toplumsal sefaletin seyir defteriydi. Komünizmin mirası ahlaki boşluklar; bu ahlaki boşlukların içtimai hayatta hasıl ettiği tahripler Rusya’yı baştan sona bir enkaz yığını haline getirdi.

Yaşanan ahlaki boşluğa, hukuki, ekonomik ve felsefi boşluklar da ilave edilince, bireylerde zaten var olan güvensizlik kültürü daha da arttı; toplum kolektif bir paranoyaya teslim oldu. Putin böylesi bir karanlık ortamda zuhur etti. Bu sebeple de, toplumun onda gördüğü istidat kıvılcımı, kalplere, gönüllere, hevesli beklentilere bir ışık tayfı gibi yansıdı. Putin’in iç siyasete yönelik diktatör icraatı, halk kitleleri nezdinde coşkuyla kabul gördü. Putin de bu kabullenişi hem siyasi bağlamda güzel kullandı; hem de beceriksiz ellerden geri teslim aldığı petrol ve doğalgaz gücünü ciddi bir ekonomik getiriye dönüştürdü. Bir süreliğine de olsa, sosyal hayatın dışa yansıyan sefaletini, ekonominin imkanlarıyla gidermeye çalıştı.

Nihilizmin temellendirdiği, her türlü manevi değeri ret eden bir hayat anlayışının hasıl ettiği toplumsal dejenerasyonu kısa süreli ekonomik pansumanlarla tedaviye çalışmak, imkansızı mümkünle ispata çalışmak kadar lüzumsuz gayret ve boşa giden emektir. Nitekim, Putin’in ekonomik hamleleri de Rusya’yı bir anlığına ümitlendirmiş; fakat pek çok dünya ülkesi tarafından uygulanan doğrudan ve dolaylı ekonomik ambargoların tazyiki ile kısa süre yaşanan bu psikolojik rahatlama yerini yine karamsarlığa, bedbinliğe terk etmiştir. Putin içine girdiği çıkmazdan kurtulmak ve içeride kaybettiği prestijini yeniden kazanmak uğruna, Rusya’da hâlâ sosyolojik bir karşılığı bulunan diktatörlük imajını tekrar devreye sokmak istemiş ve Türkiye ile arasında gerilimi artıracak atraksiyonlara yol vermiştir. Derdinin, milli bir heyecan uyandırmak ve böylece ekonomik sıkıntıların hasıl ettiği darbelerin algılanma şiddetini geçici bir süre hafifleterek zaman kazanmak olduğu açıktır. Halbuki, bu tür oyunlarda, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma gibi riskler vardır. Özellikle Türkmenlere yönelik hava saldırılarının sonucunun şimdiden, Rusya ve Putin adına çok yönlü kayıp olacağında hiç kuşku yoktur.

Rusya’nın demografik gerileyişinin sürekliliği de işaret ediyor ki, Rusya’nın tükenişine gerekçe olan meselelerini çok çok derinlerde aramak gerekiyor. Rusların, baştan sona yeni bir uygarlık tasavvuruna, yeni bir sistem inşasına ihtiyaçları var. Aslında, senelerce evvel Gorbaçov, komünizm iflas etti, fakat kapitalizm de insanlığın mutluluğu için yeterli değildir, mutlaka dini tecrübelerden istifade edilmelidir, diyerek söz konusu ihtiyacın adresini kısmen işaretlemişti. Putin, bilgece yapılan bu uyarıdan mutlaka yararlanmalı..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23