• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

İşte size Gülen’in hayat panoraması

21 Ocak 2017
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Söze, 15 Temmuz gecesi, hainlere karşı göğsünü kahramanca siper eden ve Ortaköy saldırısını gerçekleştiren katilin yakalanmasında devlet adamlığı yetkinliğini bir kez daha gösteren İstanbul Emniyet İl Müdürü Mustafa Çalışkan’ı ve bütün mesai arkadaşlarını tebrikle başlıyorum. Elbette katilin ve ona ortaklık edenlerin yakalanmaları adaletin tahakkuku için çok önemliydi; 39 masum insanın ölümünün, yüze yakın insanın yaralanmasının bu canilere bedeli ödetilmeliydi; fakat meselenin psikolojik yönü de çok önemliydi; Allah’a şükür, her iki cephesiyle bu operasyon başarıyla sonuçlanmış oldu. Şimdi diğer hain firarilerin yakalanacağına daha bir ümitle bakar olduk; hainlerin elebaşlarına da aynı akıbetin geleceğine olan kanaatimiz daha bir kuvvetlendi.

FETÖ elebaşı gündem değiştirme peşinde. CHP’den veya MHP’den önemli bir ismin öldürülerek, cinayetin cemaate yıkılacağı bilgisinden bahsediyor. Hayır, artık biliyoruz ki o böylesi üslup kullandığında bilgi değil kendi elemanlarına emir vermiş oluyor. Şimdilerde ayağa düşmüş bir taktikle de, yaptıracağı işi aklınca deşifre adı altında kamufleye çalışıyor. Zamanında bize de aynı taktikleri öğretir, çevrenize, “Bizim için şöyle şöyle diyebilirler deyin. Hasımlarınız sizin için olumsuz şeyler söylediklerinde onlar önceden uyarılmış olmanın avantajıyla ‘zaten bunların diyeceklerini bu arkadaşlar bize önceden haber vermişlerdi’ der, onlara inanmadıkları gibi size de güvenleri artar” derdi. Şimdi de hâlâ bu bayatlamış, kokuşmuş taktiklerle çevresindeki son kalıntı bönleri kandırmaya, oyalamaya çalışıyor. Yazık ki muhatap da buluyor.

Sözün gerisini de Önder’e söyletmiş. Güya devlet beni öldürtecek ve sonra da bu işi cemaatin üstüne yıkacakmış.

Önder Aytaç, Gülen’in elinde heder olmuş bir istidat. Devletçi gelenekten gelen asil bir ailenin çocuğu. Talebelik yıllarında yüzüne bakmaya kıyamadığım ışıl ışıl bir sima; vatan ve millet adına ümit vadeden bir zekâ. Ya şimdi.. Duyduğuma göre, alkolik denecek ölçüde bir içki müptelası; tanassura meyyal bir zihin yapısı.. Onunla ilgili bir haber duyduğumda hâlâ içimin bir yanının yandığını hissediyorum. O benim için bir simge, onun şahsında yüzlerce, binlerce zayi olmuş Önderleri görüyorum.. Diyecek bir şey yok, zarara razı olana merhamet olunmaz. İlahi şefkatten öte şefkat izharı Cenab-ı Hakk’a karşı işlenmiş bir küstahlık. Ne ona, ne benzerlerine ne de onları bu hale getiren sefillere, artık hidayetleri için bile dua edemiyoruz. Bu durum, müstahak oldukları toplu helakin habercisi gibi görünüyor. Bilmem ki tövbeye mecalleri olacak mı? Bir insan olarak isterim, fakat sanmıyorum.

Yaptıkları ihanetin büyüklüğü, sebep oldukları tahribatın genişliği onların son anda dahi olsa ilahi affa liyakatlerini selp etmiş olduğu kanaatini uyandırıyor. Gaybı bilemeyiz, fakat uyanık vicdan ve kalplerin müşahedeleri, bu ihanetin en büyük vebalini taşıyan kişinin kabre imanla gidebilmesinin çok zor olduğu yönünde. Onun, hatalarıyla yüzleşebilecek cesareti gösterebileceğini sanmıyorum; fakat hiç olmazsa içlerinden bazıları bu cesareti gösterebilseler. Heyhat ki, ufukta öyle bir umut belirtisi de yok.

Benim öldürülmem meselesine gelince; bir mümin olarak, ecelin bir mübrem, bir değişmez kader olduğuna mutlak imanla iman edenlerdenim. Her mümin gibi ben de ölümü vuslat anı olarak görüyor, geleceği anı aşkla, iştiyakla, özlemle bekliyor, intizar ediyorum. Onu, berzahta bulunan binlerce, yüzbinlerce dosta kavuşma vesilesi olarak telakki ediyorum. Bu sebeple de, hakkımdaki açık veya örtülü yapılan ölüm tehditleri imanımı artırıyor ve bana “Allah bana yeter, O ne güzel vekildir” dedirtiyor. İman tezkeresini alarak ahirete intikal etmeyi zaten hayatın en büyük gayesi telakki edenlerdeniz.

Gülen, sanki hiçbir şey olmamış gibi, dini öğütlerini teferruatın en teferruatında bilinçli olarak dolandırıyor. Bununla da dini hassasiyetinde hiçbir şeyin değişmediği imajını vermeye çalışıyor. Tabii ki inanan olursa. Onun bu hali bana Mevlana’nın bir temsili anlatımını hatırlatıyor: Adam, zina ettiği kadının saçı açılınca, saçını ört, bana haram, demiş.

1973 yılının yaz aylarındaydı. Edremit’in Avcılar köyüne ait dere kenarı bir yerde kamp yapıyoruz. Kullandığımız tuvaletler derme çatma. Üç-dört tuvalet yan yana ve kapıları da bezden perdeyle örtülü.. Özellikle rüzgârlı günlerde, tuvalete girenlerin yaptıkları öncelikli iş bir elleriyle perdeyi tutup açılmasını önlemek. Öyle günlerden birinde, öğle vakti tuvalet bekliyorum. Hepsi dolu olduğu için, içlerinden birinin önünde sıra beklemem gerekiyor. Rüzgârın etkisiyle perde havalandı. İçerideki kişi, olandan habersiz, her tarafı ortada ihtiyacını görüyor. Habersiz, çünkü gömleği ile başını, yüzünü örtmüş vaziyette. Hani anlatılır ya, eskiden bazı Allah dostları, tuvalete girdiklerinde avret yerleri açıldığından dolayı, utanır, haya eder ve utançlarından dolayı başlarını, yüzlerini örterlermiş.. İçerideki şahıs da büyük ihtimalle onları taklit ediyor. Fakat dediğim farkla..

Evet, anladığınız öznesiyle bu bir vaka; işte size Gülen’in hayat panoraması..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23