• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Hulusi Kentmen, FETÖ için ne dedi?

02 Ocak 2021
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Gözyaşını illüzyon malzemesi gibi kullanan, ete kemiğe bürünmüş riyakarlığın tecessüm etmiş hali FETÖ elebaşı yaptığı konuşmaların videoya kaydedilmesini de ister. Bunun üzerine Sema Video kurulur. Fakat cemaat içinde dedikoduya mahal vermemek için Sema Video işe onun konuşmalarıyla başlamaz. Ön hazırlıklar göstermelik başka birkaç çekimle başlar sonunda onun konuşmalarında karar kılar. 

Sema Video’nun başına İlhan İşbilen getirilince işin göstermelik manevi boyutuna gerçek niyet olan ticari boyut da eklenir ve bu bantlardan nasıl rant elde edileceğinin derdine düşülür. Söz konusu bantların korsan veya kaçak olmadığını tescillemek için bandrol şartı vardır. Bandrol alabilmek de denetleme kurulunun oluruna bağlıdır.   

İstanbul’daki denetleme kurulu, bandı baştan sona izler. Bantta FETÖ elebaşı bir camide vaaz vermektedir. Cami hıncahınç doludur. FETÖ elebaşı her zaman yaptığı gibi kürsüde hop oturup hop kalkmakta, bazen gülüp bazen ağlamaktadır. Cemaat de onun davranışlarına göre vaziyet almakta, onlar da bazen gülüp bazen de ağlamakta ve bazen de kendilerini yerden yere çalmaktadır.

Bandın bitiminde kurul üyeleri görüşlerini belirtirler. Kurulda yılların sinema ve tiyatro oyuncusu Hulusi Kentmen de vardır. O da söz alır ve İlhan İşbilen’e hitaben şunları söyler: Başaktörünüz oldukça başarılı. Figüranlar da öyle. Fakat hayret ettiğim bir husus var. Siz bu kadar figüranı nasıl buldunuz, nasıl topladınız?

İlhan İşbilen bu anekdotu gülerek anlatmış, adamın camiden, cemaatten haberi yok, demişti. O günlerde belki ben de aynı yoruma katılmışımdır, bilmiyorum. Ne ki bu gün artık bu sözdeki isabeti ve anlatımdaki alegorik derinliği çok iyi anlamış bulunuyoruz. Bir farkla ki, başaktör dediği de aslında sıradan bir figüranmış. Sadece sıradan değil aynı zamanda vatanına ihanet edecek, Müslüman kardeşine silah doğrultacak kadar hain, sefih ve sefil bir figüran…

FETÖ elebaşının çıkar dışında hiçbir ilkesi, hiçbir ilkeli duruşu yoktur. Dostluklarında da bu böyledir, düşmanlıklarında da. Onun için esas olan menfaattir; gerisi inandığını söylediği bütün mukaddesatı dahil hepsi teferruattır.

1975 yılında beraberce Ankara’ya gittik. Çeşitli ziyaretlerde bulunduk. O günlerde Vakıflar Genel Müdürü olan Pr. Dr. Osman Nuri Çıtaklı merhumu da ziyaret etmek istedi, makamına gittik. Kendisinin ikindi namazını kılmak üzere mescitte olduğu söylenildi. Hemen mescide koştuk. Namazı merhum Osman Nuri Çıtaklı kıldırıyordu. Biz de namaza durduk.       

Osman Nuri Çıtaklı merhumun acil bir toplantısı varmış. Tesbihatı beklemeden yanındakilere toplantıya geç kalmayalım, dedi ve ayağa kalktı. Onlar grup halinde kalktılar, biz de onlarla birlikte kalktık ve mescitten çıktık. Onlar koşar adım ilerlerken biz de koşarak kendilerine yetiştik. Şimdi kim olduğunu hatırlamıyorum, fakat aramızdan Osman Nuri Çıtaklı ile tanış olan biri merhuma yetişerek bir şeyler söyledi.  “Kim, tanıyamadım” diye cevap verdi. O kişi dediklerini tekrarladı. Merhum yine tanıyamadım, diyerek yoluna devam etti.  FETÖ elebaşı bu arada ileriye atladı, Osman Nuri Çıtaklı’nın elline sarıldı ve öptü. Sanırım o, elini öpenin aynı dergâha bağlı müritlerden biri sandı, elini öptürdü, fakat yine bir şey söylemeden yoluna devam etti.

Olanlara o anda hiçbir anlam veremedim. Bildiğim, tanıdığım FETÖ elebaşının içi, rahmetli Necmettin Erbakan’a kinle, nefretle doluydu. Her fırsatta bunu dillendirmekten de çekinmiyordu. Şimdi ne oldu da Necmettin Erbakan’ın en yakın dava arkadaşlarından biri ve aynı zamanda eniştesi olduğunu bildiğimiz bu şahsın, istiskal de görmesine rağmen elini öpmüştü. Yoksa önceki düşüncelerinden vazgeçmiş ve Erbakan’la dostluk kurmanın çarelerini mi aramaya başlamıştı.

Fakat arabaya bindiğimizde hiç de öyle olmadığı anlaşıldı. Gördüğü muamele onu çileden çıkarmıştı. Eski söylediklerinden daha ağır, daha galiz ifadelerle rahmetli Erbakan’ı eleştirdi. Şimdi eleştiri oklarına Osman Nuri Çıtaklı merhumu da eklemişti. Kendisine, bu el öpme işi nerden çıktı, dedim. Hiç istifini bozmadı. O dedi, Osman Kara’nın bölge müdürlüğüne tayinini yapsın ben değil elini ayağını bile öperim…

Rahmetli Osman Kara, İzmir Karşıyaka müftüsüydü. Meğer bütün bu tabasbuslar onun Vakıflar Bölge Müdürlüğüne tayini içinmiş. Osman Kara’ya o mefluç halindeyken bile kan kusturan (Osman Kara bana nice defalar onun kendisine çektirdiklerinden dert yandığı için olanları birinci elden biliyorum) bu çıkar düşkünü narsistin Osman Kara’yı da sevdiğini sanmıyorum. Bütün derdi, onu kullanarak, kiralama adı altında ve sembolik rakamlarla vakıf mallarının üzerine konmaktı.

Osman Kara hakperestti. Kul hakkına çok hassastı. FETÖ elebaşı bu sebeple onu kullanamadı. Araları açıldı. Zaten bir müddet sonra da vücudunun yarısına inme indi ve emekliye ayrıldı. İlhan İşbilen Vakıflar Bölge Müdürü olunca FETÖ elebaşı için gün doğdu. İlhan İşbilen onu, o da İlhan İşbilen’i kazan kazan döngüsü içinde kullandı durdu.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Bu kalemden Allah CC razı olsun

Yazılan vakıalar fitnenin kafasına balyoz gibi iniyor. Örgütbaşının ipliğini pazara çıkarıyor.

Mustafa

Yine FETÖ haini ile ilgili nefis yazınız için çok teşekkürler :) Yiine yazın lütfen. Bu ihanet bilinsin
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23