• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

FETÖ elebaşının kötü niyet turları

06 Haziran 2020
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Kendisini senelerce hem anne hem de baba tarafından seyit olarak tanıttı, pazarladı; fakat sonunda foyası meydana çıktı. Babasının Ermeni kökenli; annesinin Yahudi dönmesi olduğu belgelere dayanılarak deşifre edildi.

Son gittiği haccında Ladin ailesi tarafından misafir edildi. Hacca gelen önemli simalarla buluşturuldu; onlara İslam âleminin manevi lideri olarak takdim edildi; seyitliği dillendirildi. Yapılmak istenen belliydi.  Sahte mehdiliği seyitliği üzerine temellendirilmek isteniyordu. Ama şansı yaver gitmedi…   

Alvarlı Efe Hazretlerine mensubiyeti yalanını da o böylesi bir istismara malzeme olsun diye kullandı durdu. Alvarlı Efe Hazretlerinin torundan damadı Hattat Hüseyin Kutlu ile yaptığımız söyleşiyle bu yalanı da yüzüne vuruldu. Alvarlı Efe Hazretlerine ve ailesine düşmanlık ve iğbirardan öte hiçbir ilgi ve alaka duymadığı gün yüzüne çıktı.

Nur talebelerinin arasına sızdı. Orada kendisine yer edinmeye çalıştı. Fakat şahsı manevinin kolektif feraset ve basiretini asla kandıramadı; onlar arasında iken bile yaban muamelesi gördü; bünye bu pisliği kabul etmedi, gün gelince de savurdu attı. Abilerden bazıları defi şer kabilinden onunla münasebetini devam ettirseler de asla umumi manada bir kabullenme olmadı. Zaten o da bu sebepten dolayı ayrı bir cemaat kurmanın derdine düştü.

Bazen şansını diğer tarikat büyüklerinin yanında yer edinmeyle de denemeye kalktı. Aklınca onları kandıracak ve müntesiplerini onların ellerinden alarak şahsında vehmettiği cazibe-i kutsiye ile kendisine bağlayacaktı. Vaizlik işte bu bağlamda onun için çok önemliydi; çünkü seçtiği hedef kitlenin sabit adresi camilerdi. Hele onların şeyhlerine ve kanaat önderlerine şirin görünebilir ve onlar da bağlılarını onun vaazlarını dinlemeye teşvik ederlerse böylece Rabin oğlu Fetul bir taşla nice kuşlar vurmuş olacaktı.

1976 yılı Ramazan ayında gerçekleştirdiği İstanbul çıkartması böylesi sinsi bir emel taşıyordu. Nitekim Sultan Ahmet Camiinde Cuma günü vereceği vaazdan bir gün önce İstanbul’da mukim bazı meşayihi ziyaret etmiş, sinsi emeline alet etmek uğruna onların sempatisini kazanmak için çırpınıp durmuştu. Fakat bu muhterem zevatın feraset ve basireti onu beslediği müfsit emeliyle baş başa bırakmaya yetmişti.     

Mehmet Zahit Kotku Hazretleri onu haşlamış, paylamış, bu bekârlık senin manevi hayatını mahvediyor, niçin evlenmiyorsun diyerek de sözlerini noktalamıştı. Fetul böyle bir paylanmayı beklemiyordu. O sanıyordu ki, Mehmet Efendi bu ziyaretten çok memnun olacak, ertesi günkü vaazını öğrenince de müntesiplerini Sultan Ahmet Camiine yönlendirecekti. Fetul de böylece hazır bir cemaat bulmuş olacaktı. Ama işte öyle olmadı, yediği bu zılgıtın tazyikinden kurtulmak için kendini dışarıya zor attı.

Soluğu Mahmut Efendinin huzurunda aldı. Nasıl olsa daha önce Mahmut Efendi onu İzmir’de ziyaret etmişti. O da iade-i ziyarette bulunmuş sayılırdı. Mahmut Efendi de ona uzun uzun nasihatte bulundu. Sonunda sakalsızlığına işaretle niçin sakal bırakmadığını sordu. Fetul, bu sorgulama karşısında verecek cevap bulamadı, müsaade isteyerek huzurdan ayrıldı. İşte Mahmut Efendiyi de kandıramamış, sinsi emeline alet edememişti.

İftara artık çok az bir zaman kalmıştı. Son çaldığı kapı Sami Efendi’nin kapısı oldu. Nasıl olsa Sami Efendi onu iftara alıkoyar o da bu fırsatı değerlendirerek Sami Efendi’nin yakınında bulunmayı kendi hesabına değerlendirebilirdi. Ama yine yanılmıştı.

Sami Efendi, itikafta olduğunu söyleyerek ziyareti geri çevirmişti. O sırada da evradını okumakla meşguldü.  Bu haber Fetul’ün yıkılmasına yetti. Kaldığı yere geri döndü.

Olanları bana Cuma günü Sultan Ahmet Camiinden ayrılıp yolda giderken anlattı. Gönenli Mehmet Efendinin onu el işaretiyle minberden indirmesine çok içerlemişti. Ben, dedi, Demirel’in belki acelesi vardır da o söylettirmiştir diye indim, öyle olmadığını bilseydim onun sözüyle minberden inmezdim…

O gün sanki bütün mana âlemi ittifak ederek Fetul’ü reddetmişti. Bunca kerameti zahir bu dört veli kulun bu müşterek tavrı elbette hikmetsiz değildi. Hikmetsiz olmadığını da olaylar en körlere bile gösterdi…

Binlerce hafız yetiştiren, yüz binlerce insanın irşadına vesile olan büyük veli Gönenli Mehmet Efendiye Fetul’un bu olaydan sonraki kini, nefreti hep artarak devam etti. En hafif tezviratı, böylesi Reisülkurra bir zatı muhtereme “ilmi yoktu” yaftasını yakıştırmasıydı…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

pek dehşetli bir münafıktır

Ben Feto' yu daima,... bir b.. öbeğine benzetmişimdir.

peşinden gidenler: cehenneme de hoş gidiniz!

Konuşurken istediği yerde durup ağlama efekti yaptıktan sonra kaldığı yerden devam ettiği videolarına bir bakın, yuu tüpte hâlâ dolu. 'Süper sahtekarlık eğitimi almış' demeyeceğim; anadan doğma öyle! Bu kadar aşağılık, bu kadar yalancı ve bu kadar çirkef bir insan görülmemiştir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23