• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Dik durmanın grameri

24 Ağustos 2019
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Devlet risk alır, aldığı risk ölçüsünde de inisiyatifini kullanır. Bu durum anayasanın devlete verdiği bir haktır; yoksa devlet devlet olmaktan çıkar herhangi bir gönüllü kuruluşa dönüşür.

Halkın oyuyla belediye başkanı seçilmiş olmak kişiyi sorumsuz değil sorumlu kılar. Kendisine belediye başkanlığı için oy verilmişse o sadece o görevi yapsın diyedir; yoksa başka işler çevirsin ve onları da başkanlık şemsiyesi altında devşirsin, diye değildir.

Bu kişiler ne yapmışlar? Daha ilk günlerinden itibaren, Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerinin imkânlarını kanlı bir terör örgütü olan PKK’nın emrine peşkeş çekmişler. Sanki onlara oy verenler bu işi yapsınlar diye oy vermişler gibi… Utanmadan, arlanmadan CHP gibi bazı muhalefet partileri de onların bu yaptıklarını meşru gören tavırlarla onların yanlarında yer almışlar. Hadi diyelim CHP’nin yaptığı kronik bir illete mebnidir. Ya diğer bazılarının bu haline ne demeli? Bulanık suda balık avlamak isteyenler, yine oltalarının ucundaki yemi de kaybetmiş olarak geri dönecekler?

Keşke beceriksizler için de kanunda müeyyideler bulunsaydı… Şimdi seçilmişlerin pek çoğu o zaman işsiz kalırdı. Özellikle de üç büyük şehrin belediye başkanları…      

Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte siyasi literatürümüze giren ve hem iç hem de dış siyasi maceramızda sıklıkla tatbik gören dik duruş felsefesinin olumlu sonuçlarını görüyoruz. Söz konusu kişilerin görevden alınıp yerlerine kayyım atanması da bu olumlu sonuçlardan biri. İçlerinde aynı dürtüyü taşıyanlar varsa bu icraat onların hevesini kursaklarında bırakmak açısından da önemli. Terörle mücadele hassasiyetimiz içte ve dışta daima zinde, daima dinamik devam etmeli…  

Dik duruş, sadece siyasi bir argüman değildir. O aynı zamanda sağlam bir karakter göstergesidir. Temelinde de cesaret psikolojisini iyi okumuş olmak ve hayata iyi yorumlamış bulunmak vardır.

Kutsal değerlerin korunmasını üstlenebilecek en güvenilir yedi emin hiç kuşkusuz cesarettir. Gaye ve maksada ulaşmayı sabit ideale dönüştüren manyetik merkez de yine odur. Cesaret, kararlarımızı, atılımlarımızı, açılımlarımızı ve her türlü aksiyon ve hamlelerimizi besleyen bengisudur. O, olmazı olduran, imkânsızı mümkün kılan ilahi kudrete perdesiz, gölgesiz ayna olma halidir.

Cesaret, uygarlık ve ümranda karar kılan yükselişlere rehberlik eden, his, duygu ve önsezilerimizin, sökün edip gelen ilhamlarla buluştukları, yarı reel, yarı ideal berzahtır. Ve yine cesaret, düz mantığı aşkın mantık yapan, fevkaladeyi sıradanlaştıran paradoksal gizemli güçtür. O, hissedilen, görülen, sezilen, varlık veya yokluğu bilinen hatta şekil alan, maddeye bürünen, soyuttan çok somuta yakın içsel fenomen, müşahhastan el almış harici vakadır. Sürekli oluşumdur, daim gelişim ve değişimdir.

 Cesaret, insiyaki furyaya aklıselimle gelen itidal… Hakkı ihlal endişesinin dengelediği gözü karalık... Korkuyu bilen, derinlemesine hisseden, lakin ona yenik düşmeyen, aksine onu teslim alan, mağlup eden irade seferberliği… Kahramanlık ahlakının en önemli disiplini… Fedakârlığı çağrıştıran bütün mana ve kavramların soy kütüğü… 

Büyük devrimlerin, inkılapların, reformların, tecdit ve yeniliklerin mimarları, önlerindeki anakronik setleri aşmaya, bütün engelleri geçmeye karar verdiklerinde düşüncelerinin cazibesi yanında karşı koyamayacakları bir başka cazibenin de onlara sürekli eşlik ettiğini itiraf etmek zorundadırlar. Bu cazibe, cesaretten başkası değildir.

Bilgi ve üstün zekâ ürünü bütün icat ve keşiflerin arka planında her halde ve mutlaka hummalı çalışma ve gayretler ölçüsünde onlara destek olan bir cesaretin mevcudiyetinden söz etmek gereklidir. Her başarı, büyük ölçüde, cesaretin eseridir.

Sorumluluk cesaret ister. Aile fertlerinden başlayarak ülke ve milletlerin birbirlerine karşı sorumluluklarına kadar uzayan çizgide yer alan her seviyedeki sorumluluk, caydırıcı negatif uyarıcılar karşısında sürekli kendisini ikna edecek telkine ihtiyaç duyar. Sorumluluğun bahtına bu telkini yaparak onu bahtiyar kılacak ancak cesarettir.

Cömertlik cesaretle şekillenir, kuvveden fiile çıkar. Aklı durdurup hayali donduracak ölçekte nice cömertlik örnekleri vardır ki, onları böylesi başarıya ulaştıran, fakirlik ve gelecek endişesini sıfırlayan, tevekkülle, teslimiyetle yoğrulmuş cesaret olmuştur.

Öncesinde ve sonrasında sabrın eşlik, edebin refakat etmediği anlık feveranların cesaret tanımı içinde yerleri yoktur. Cesareti sıradan gözü peklikten ayıran da bu özelliğidir.

Vicdanın ilahi ve semavi sedası önce cesarette yankılanır. Bu yankıyı dile getirebilen kişi hakkın davetçisi konumuna yükselir. Batıla karşı hakkı, zulme karşı adaleti savunur. Ve bu sayede haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olma talihsizliğinden kurtulur.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

TEMİZLİKÇİ

CİDDENMİ HACI.. DEME YAW.. NOT: YAZINI OKUMADIM BİLE.. DEĞMEZ.. ARAPSINIZ ÇÜNKÜ..

Abdullah

Ülke de bir ilke olmalı hukuk olmalı, gücü eline geçir ,dik duruyorum bu mu.Esad dik duruyor kaç bin insan öldü. Bu ülke de 50 yıldır kaç asker polis şehit oldu, hiç yakınınız şehit oldu mu, bölge halkı % 60 bir partiye oy veriyor ve ben sizi yok sayıyorum siz teröre destek verdiniz soruşturma açmadan görevden al .bunun ülkeye getirisi götürüsü nedir acaba ....düşündük mü? O partiye oy veren insanlar nasıl ruh hali ile hareket ederler acaba...yıllardır yara olan kürt sorunu bitmez ...Dik durmak olayları çözmek insanları mutlu etmektir...Gramer bu işlerin bilgisini öğrenmektir latif bey
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23