• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Bir FETÖ dosyası

09 Mayıs 2020
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Hepimiz şu anda başımızın üstünde uçuşup duran bir beladan kurtuluşa kilitlenmiş durumdayız. Ya kendimiz, ya bir yakınımız, ya bir dostumuz bu belanın getirdiği illetle boğuşurken başka türlü olmamız da mümkün değil. Fakat en az bu bela kadar tehlikeli bir başka belayı da bu arada ilgisizliğe terk etmememiz gerekir. Bu bela asrın belki asırların en büyük ihanet belasıdır. Bu bela, fırsat kollayan, ilk bulduğu fırsatta her türlü ihanetini yeniden yapacak olan FETÖ belasıdır. Çaresizliklerin insanların ellerini kollarını bağladıkları şu demler, şu zaman dilimleri hain emelliler için yeni bir fırsat arayışı vakti olabilir, biz de dikkatli ve uyanık olmalıyız.

İşte bu gayeye matuf olmak üzere Gerçek Hayat dergisi bir FETÖ dosyası hazırlamış ve neşretmiş bulunuyor. FETÖ elebaşı Rabin oğlu Fetul’ün bütün karanlık ilişkileri, kirli irtibatları, kimlerle ne işler tuttuğu belgelere dayandırılarak bu dosyada deşifre ediliyor. FETÖ’nün günah defterinin ne kadar kabarık olduğunu bir kez daha görmüş, anlamış oluyorsunuz.

Dosyanın hazırlık safhasında derginin yayın yönetmeni aynı zamanda Gülen Şeytanlar Tarihi gibi konusunda önemli kaynak bir kitabın da yazarı olan Kemal Özer beyle uzun uzun fikir teatisinde bulunduk. Böyle bir çalışmanın FETÖ ile mücadelede ne kadar önemli olduğu hususunu kendisine sözlü olarak ifade ettim. Hatta ahirette önümüze çıkacak en hayırlı amelimizin belki de bu mücadele olacağını söyledim. Bütün FETÖ ile samimi mücadele edenler için de aynı sözümün arkasındayım.

FETÖ, hedefine İslam’ı yok etmeyi ve Türk’ü siyasi coğrafyadan silmeyi koymuş kanlı bir terör örgütüdür. Bu menhus hedefe ulaşmak için de yapamayacağı hiçbir melanet yoktur. Nitekim her türlü İslami hareketi bitirmek, tüketmek, bölmek, parçalamak üst aklın FETÖ’ye tevdi ettiği sorumluk alanıdır. O da bu alanın en başarılı taşeronu olmanın cehdi ve gayreti içindedir.

Kale içten fethedilir. Bu gerçeğin günümüzdeki İslam aleyhine en kötü, en talihsiz uygulaması FETÖ’dür. Sadece Türkiye’de değil bütün dünyadaki İslami hareketler adına bu böyledir. Gerçi üst aklın kullandığı tek taşeron FETÖ değildir. Fakat en güçlüsü ve en tahripkârıdır.

FETÖ denen bu hain ve kanlı örgütün kuruluşunda, gelişmesinde ve yaygınlaşmasında birinci elden aktif görev alan bazı kişi ve kuruluşların asıl kimliklerini oluşturan İslam düşmanlığı, FETÖ de bir sempatiye dönüşmüşse bunun sebebini çok iyi tespit etmemiz gerekir.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının başkanlığını yaptığım dönemde, beni o gün en çok rahatsız eden ifade, muhataplarımız olan gazeteci, yazar, sanatkâr kimlikli çok sayıda din düşmanı kişinin, Refah geleceğine hiç olmazsa siz gelin, demeleri olmuştur. Bu ifadenin yanlışlığını hem onlara hem de o günkü çevreme açık açık anlattım. Bizim, birbirimizin rakibi veya alternatifi olmadığımızı, ayrı ayrı alanlarda çalışan ve birbirinin tamamlayıcısı olan bir bütünün parçaları olduğumuzu ve öyle de olmamız gerektirdiğini hep dillendirdim. Meğer başımızdaki hainin niyeti de din düşmanı muhataplarımızın dedikleriyle örtüşüyormuş. Ancak bu gerçeği biz de çok sonra görebildik…

Kur’an nurunu çekerse mabetler de kendilerini geri çekerler; cemaatlerini tanımaz olurlar. İşte öyle de oldu. Kur’an’a karşı lakayt toplum şimdilerde mabetsiz kaldı. Camiler bomboş, mescitler bomboş, Kâbe bomboş, Mescid-i Nebi bomboş, Mescid-i Aksa bomboş…

Aslında bu boşluk, bizim Kur’an nurundan bomboş hale getirdiğimiz kalplerimizin, gönüllerimizin, ferdi, ailevi içtimai hayatımızın zahir bir görüntü olarak mabetlere aksedişi… Korona bahane. Zaten mabetleri kendi iradelerimizle böylesi bomboş hale getirmiş olsaydık, dünyanın varlık hikmetine bir hatime çekilir ve büyük kıyametle yüzleşmiş bulunurduk. Rahmet-i ilahi bize böylesi iradi bir günah işletmedi de irademiz dışında gelişen olaylarla işi perdeledi. Kur’an nuruyla geri döndüğünde bu belanın da bitmesi, tükenmesi kuvvetle muhtemel. 

Kur’an nurunun geri dönüşünü temin edecek bir kutsi cazibe gerekli. Bu kutsi cazibe toplu bir yönelişle mümkün. Kur’an’a yönelişle mümkün, onu hayata hâkim kılacak hamleleri art arda yaşanır kılmakla mümkün. Kur’an’ın değerini, kıymetini idrak ve ikrarla mümkün. Bizde böylesi bir şuur mayası yapacak ve bizi bu idrak ve ikrara zorlayacak eserleri, özellikle Mucizat-ı Kur’an Risalesi gibi eserleri okumakla mümkün…

Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadelerindeki hikmetli işaretlere düşünen bir akılla, ürperen bir kalple bakmanın tam zamanıdır. Şöyle buyuruyor: “Evet, evet, evet! Eğer kâinattan risalet-i Muhammediyenin (a.s.m) nuru çıksa kâinat vefat edecek. Eğer Kur’an gitse, kâinat divane olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.” (Otuzuncu Lema/ Beşinci Nükte)  

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Altaylı

Atı alan üsķüdarı gecti.Feto yapacağını yaptı.Türk milletine İslam dinine vuracağı darbeyi vurdu.Şimdi huzur içinde ölsemde gam yememdiye malikanesinde gününu gün ediyor.Onun tuzağına düşen anadolunun saf temiz dindar gariban çocukları ceza evlerinde yada dışarda aç sersefil oldular.Üzerlerinden silindi gecti. Ne din kaldı neiman artık kimse ne dine nedindara güven miyor, feto denen ermeni dölü iblis bizi kendi inancımızla kendi silahımızla vurdu. Kimse uyanmadı kimse ses çıkarmadı hetkes menfaatini düşündü olan garibana oldu.

MEHMET ŞEVKET

İçimizde hala fetönün kökeninin pakraduni olduğunu bilmeyenler var! ERMENİLEŞMİŞ YAHUDİ! ANASI SABATAYİST BABASI ERMENİ! Hala fetö piçine bağlı olanlar da 2.5-3 milyon civarındaki pakraduni ile 2 milyon civarındaki sabatayistlerdendir!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23