• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Berzaha Mektup

02 Ocak 2016
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Aziz Kardeşim Hasan Karakaya,

Seninle tanışmamız geç oldu; fakat tanıştıktan sonra fıtri seyrinde pekişen dostluğumuz bu gecikmeyi fazlasıyla telafi etti; bizleri geçmiş ve geleceği kuşatan keyfiyette birer arkadaş, birer yoldaş yaptı.

Ölüm haberini alınca çok üzüldüm, ırgalandım, sarsıldım. Lakin bu üzüntü, bu ırgalanma, bu sarsıntı, hepimiz için mukadder ölümden çok, yüz yüze görüşmemizin ertelenmesinden, yani ayrılık denen kısa süreli fasıladan kaynaklanıyordu. Neyse ki, bizim ahirete iman gibi çok güçlü, yeri başka şeyle doldurulmaz bir tesellimiz var. Senin, şimdi şuhud ile yaşadıklarına bizler de yakini imanla ve tam bir teslimiyetle iman etmiş bulunuyoruz; ve bu imanın verdiği itikatla, ölümün bir tebdili mekan, kabrin ebedi aleme giden yolda bir ara istasyon, bir toplanma yeri olduğunu, aksine zerre kadar ihtimal vermeyecek şekilde biliyor, kabulleniyoruz.

Aziz kardeşim, gurbette vefat eden mümin manevi şehittir. Sen de gurbette, gurbetlerin en güzel, en hayırlı yeri olan nurlu beldede, Medine-i Münevvere’de, yani Peygamber köyünde, O’na madde ve manada en yakın yerde vefat ettin; O’nun huzuruna giderken de, Kâbe ile halleştin, Hacer’ül Esved ile selamlaştın, umre ile arındın öyle gittin. Neye itiraf etmeyeyim kardeşim, kazandıklarına gıpta ettim. Seni gönülden kutluyor, şehadetine şahitlikte bulunuyorum..

Biliyorum, vefatın, dostlarını ne derece üzdü ise düşmanlarını da o derece sevindirdi. Dostların seni Allah için seviyorlardı firak sebebiyle, ayrılık yüzünden üzüldüler; düşmanlarının sana düşmanlığı ise şahsına değil, savunucusu olduğun davanaydı; surda gedik açıldı sandılar, onun için sevindiler.

Sen, zulmün, haksızlığın, hainliğin en amansız, en tavizsiz düşmanıydın bir de; onun için de zalimlerle, haksızlarla, hainlerle beraber onlara dost olanlar da sana düşman oldular. Susturmak istediler seni ama susturamadılar; tehditler ettiler, fakat onların tehditleri senin azmini, kararlığını bilemekten başka bir işe yaramadı; yalanlardan, iftiralardan medet umdular; fakat onların her iftira ve yalanı sadece senin onur, izzet ve itibarını artırdı. 

Bir iman adamıydın sen, ilan ediyorum, bir ümmet sevdalısıydın. Bu imanla konuştun daim, bu sevdayla yazdın. Sustuğun zaman da yine bunlar uğruna sustun, yazmadıklarını bunlar uğruna yazmadın. Korku semtine uğramadı hiç, sen asla dilsiz şeytan olmadın.

 Allah Resulü, her nebinin bir havarisi vardır; benim havarim ise Zübeyir b. Avvam’dır, buyurur. Havari, hakkın hatırını başka hiçbir hatıra değişmeyen insan, demektir. Havari, hırkayı kaftanın altına giyen derviş, demektir. Havari, vakkaftır; yani yanlışını anladığında başkaca hiçbir mazerete sığınma zaafına düşmeden yanlışından dönen fazilet abidesidir. Havari, sevgisini de öfkesini de Allah rızasına kilitlemiş dava adamı, demektir. Zaten havari olarak doğmayanların dava adamı olarak ölmeleri de mümkün değildir.

Hayatın ve vefatın bizlere senin de ey dost, havari doğup dava adamı olarak öldüğünün işaretini, beşaretini veriyor. Bu hal de bedeninden ayrılan ruhunun öylesi ruhanilere dehalet ettiğini ilham ediyor.

Doğrudur, vefatınla ailen şefkatli bir büyüğünü, Akit camiası çok önemli bir rüknünü, basınımız yiğit bir evladını, millet güçlü bir sesini, ümmet velut bir kalemini kaybetti. Bazıları ise, bütün bunların yanında bir de tesellisini.. Beni de onlardan sayabilirsin. Mevcudiyetinde teselli buluyordum. Hepimizin başı sağ olsun..

Gönlümüz ebedi mahbesindir, aziz kardeşim, huzurun da ebedi olsun..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23